Derya Yazgıç yazdı: Ezen ve Ezilenlerin Öyküsü: GEÇİT

Oyun; bir ağa ve bir marabanın çıktıkları uzun yolda, dağ başında mola vermeleriyle başlar. İkisi de mola verdikleri bu yerden, kontrol noktasını yani geçidi izlerler. İkisinin de kontrol noktasından geçmesini bekledikleri birileri ve bir şeyler vardır. Bekleme, çok zorlu geçer. Fakat ağanın tabiriyle onlar artık “yoldaş” olmuşlardır ve bir türlü geçmek bilmeyen bu dakikaları, ikisi birlikte atlatacaklardır. Konuşmalar ilerledikçe işin aslının hiç de öyle olmadığı anlaşılır. Bu ikili arasında geçen diyaloglar, oyunun itici gücünü oluşturur. Oyun ilerledikçe ağanın marabadan, marabanın ağadan birtakım beklentileri olduğunu öğreniriz. İkisi arasında, çıkar ilişkisiyle oluşan çatışma, ne yazık ki marabanın aleyhine sonuçlanacaktır.

Oyunu ezen ve ezilen çatışması merkezinde incelediğimizde hiyerarşinin en üstünde bir otorite figürü olarak ağayı görürüz. Ağa, bir ezen olarak sadece kendisini bir insan olarak görür. Köydeki diğer insanlar, onun için gerekli olan eşyalardır. Ağanın sadece kendi yaşam hakkı vardır ve diğerlerinin varlığı, kendi varoluşu gerektirdiği için mevcuttur. Ezen ezilen ilişkisini mizahi bir dille ele alan oyun, ağalık düzenin biçim değiştirerek hâlâ var olduğunu bizlere hatırlatır. Akıcı bir hikâye, temposu bir an bile aksamayan bir oyun izlemek isterseniz Cem Düzova’nın yazdığı Nihat Alpteki’nin yönettiği Geçit adlı oyunu, İBB Şehir Tiyatroları’nda izleyebilirsiniz. Dramaturgisini Dilek Tekintaş’ın, müziğini Barış Manisa’nın, sahne-kostüm tasarımını Mehmet Emin Kaplan’ın, ışık tasarımını Mustafa Türkoğlu’nun, efekt tasarımını Özgür Yaşar İşler’in yaptığı oyunda Gürol Güngör, Emre Narcı, Hasip Tuz, Müslüm Tamer rol alıyor.

Oyundan Aklımda Kalanlar

-Oyunun ana düşüncesini ortaya çıkaran sade bir dekor kullanılmış. Dekorda izleyicinin dikkatini dağıtacak, oyunda verilmek istenen ana düşüncenin önüne geçecek her türlü ayrıntıdan kaçınılmış. Bu sade dekorun üstündeki gökyüzü ise oyuna katkı sağlayan âdeta kendi monologları olan bir oyuncu gibiydi. Oyun ilerledikçe ağa ve maraba arasında artan gerilimle birlikte, gökyüzü de kendi gerilimini oluşturup diğer oyuncularla uyum sağlamış. Artan şimşekler ve gök gürültüsü ise oyundaki gerilimi daha üst düzeye çıkartıyor.

-Oyun, Covid-19 tedbirleri kapsamında iki ayrı ekiple dönüşümlü sahneye konuluyor. İlk ekipte Gürol Güngör ve Hasip Tuz, ikinci ekipte Emre Narcı ve Müslüm Tamer rol alıyor. Ben oyunu, Emre Narcı ve Müslüm Tamer’den izledim. İki oyuncuyu da çok başarılı buldum. Oyunculuktaki, dildeki ve dekordaki sadelik hikâyenin inandırıcılığını arttırdığı gibi iki oyuncunun başarılı performansları da seyircinin karakterlere duyduğu empatiyi arttırmış.

-Oyunun sonunda bu sene Nihat Alpteki’nin yönettiği oyunlara doyamadık daha da çok izlemek isteriz derseniz yine İBB Şehir Tiyatroları’nda “Can Yeleği” oyununu da izleyebilirsiniz.

Kendinize bir iyilik yapın ve bu oyunu mutlaka görün derim. Oyunun biletlerini https://sehirtiyatrolari.ibb.istanbul/ adresinden veya Şehir Tiyatroları’nın mobil uygulamasından alabilirsiniz.

İyi seyirler…

Yazan: CEM DÜZOVA