Adnan Binyazar’ın usta kaleminden Dede Korkut öyküleri…
”Anlatılışı çok öncelere dayanan, 15 ve 16. yüzyıllarda yazıya geçirildiği düşünülen Dede Korkut Kitabı’nda, Oğuz Türklerinin kültürel varlığı, yaşadıkları toprakları savunma dirençleri, kahramanlıkları, ahlak değerleri konu edilmiştir. Halkın görgüsü, ahlak arayışı, kültürel birikimini oluşturan töreleşmiş insanlık değerleri kurumsallaştığı dönem içinde eriyip gitmemiş, insanın zaman içinde değişen algı gücü ve kavrayış yeteneğiyle değişime uğrayarak sonraki çağlarda da izini sürdürmüştür.”
Oğuz zamanında, oğlanlara ancak savaşta yiğitlik gösterirlerse ad verilirdi.
Doğada her şey büyüyüp gelişir. Bay Büre Bey’in oğlu da büyüdü, atını uçururcasına koşturan yiğitlerden oldu. Av avladı kuş kuşladı. Avlanırken, babasının atlarının bulunduğu yere geldi. Tavlacıbaşı onu karşılayıp öve öve bitiremedi, önüne en besleyici yiyecekleri serdi.
Yediler, içtiler, eğlendiler…
Onlar eğlenedursun, Bay Büre Bey’in oğluna satın aldıkları malları getiren bezirgânlar, Oğuz’a yakın bir yere gelip konakladılar.
Yıkanıp arınacak, geceyi orada geçirdikten sonra sabah evlerinin yolunu tutacaklardı. Kurt dumanlı günü, düşman karanlığı severmiş. Avnik Kalesi’nin casusları kervanın konakladığı yeri öğrenmiş, Oğuz’u düşman bilenlere haber uçurmuşlardı. Aylardır gece gündüz yol tepen bezirgânlar o sırada derin uykudaydı.”