Ayvalık’ı yaşam merkezi olarak kabullenen 1977, Çatalca doğumlu Esme Aras; baba tarafından Selanikli, anne tarafından üçüncü kuşak Giritli bir mübadil kızıdır. Öykücü kimliğinin yanı sıra dur durak bilmez öykü odaklı yazı, söyleşi ve röportajlarından tanırız kendisini. Bir bakıma sanat yapıtına içeriden ve dışarıdan bakmayı/baktırmayı amaçlayan çift yönlü bir sorumluluk aşkıdır bu. Doğrudan yapıta ve yazara bağlı sorularla geliştirdiği söyleşi ve değerlendirmeler ışığında, paylaşmanın erdemiyle edebiyatın nabzını tutmayı amaçlar. Ortak çalışmalara da ciddi katkılar sunan Aras, bugüne kadar yayımladığı Neptün Mavisi Düşler (öykü, 2015), Ankara’da Edebiyat-Emsal/siz (söyleşi, 2016), Kumrunun Saklısından (öykü, 2017) ve Yaz’Ankara (röportaj, 2022) kitaplarından sonra Kâbil/Ötesi Boşluk* adıyla bir ilk romana imza atmış durumda.
“Can sıkıntısı yalnızlıkla el ele tutuşup bu koca kıtanın orta yerinde karşısında dikilmiş, ona bakıyordu şimdi.” (s:14)
Görünen odur ki, son derece mutsuz ve yoksul yüzlerden yükselen ölüm karasından ibaret sessizliğin ayak sesleri oldukça buruktur. Geçmişte bağımsızlığını elde etmiş bir halkın geleceği yavaş yavaş sislere bürünmüş, dış güçlerce neredeyse deneme tahtasına dönen ‘rejim’ sorununa ilişkin uygulamalar, din kisveli bir direncin tozlu duvarından geri dönmüştür. Yakın zaman öncesi Taliban’ın insafına terk edilmişliğin utancını da buna eklersek, sanırım Afganistan’ı ‘ışık sızdırmaz’ bir ülke olarak tanımlayabiliriz. Tıpkı Mert’in düşündüğü gibi:
“Buralarda söz konusu olan, coğrafyanın zorlayıcılığı ya da yalnızlık falan değildi. Dünyanın neresinde olursa olsun, insanlığın çaresizliğine kayıtsız kalınmasıydı.” (s:35)
Mert’in bir de özel yarası vardır: Kanser hastası olan eşi İpek!.. İpek de bir öğretmendir. Okuluna Milli Güvenlik dersi için gelen Mert’le tanışması rastlantı sayılsa da eş seçimi, sevdiği adamın karakteriyle son derece uyumludur. Ancak bu uyum kısa sürede Mert’in anne-babası tarafından yok edilir. Aslı Tahtacı bir göçer olan gelinlerini her fırsatta aşağılarlar. Askeri yaşam içindeki yalnızlığı da mutsuzluğun bir başka eğrisidir İpek’in. Stres altındaki kadın ne yazık ki tedaviye yanıt veremez, eşi Afganistan’dayken yaşama gözlerini yumar. Üç aylık hizmetten sonra iki haftalık izinle ülkesine dönen Mert’i karşılayan sadece anılardır artık. Kendisini çok sevdiğini bilen eşi, ölmeden önce ona bir mektup bırakmış, her şeye karşın acısını bastırarak yaşama tutunmasını istemiştir. “Sevgiyle Hep” başlığı altında romanın ikinci bölümünü oluşturan mektup, üslup açısından kutlanmaya değer yaşam dersi niteliğinde, incelik dolu soylu bir felsefenin ürünüdür. Mektubun bir yerinde şöyle seslenir sevgilisine İpek:
“Seni sıkan insanlardan ve boğan ortamlardan uzak dur. Yalnız kaldığında bir film seyret, müzik dinle, eline en sevdiğin kitabı al. Hiçbir şey yapmasan bile sırtüstü uzan. Kalk, bir fincan bitki çayı hazırla. Ihlamur çiçeklerinin kokusunu anımsa ve mutlu ol. Sadece senin sığabileceğin kadar, gönlünün metrekaresi genişliğinde masmavi bir dünya çiz. Orada küçük oyunlar kur, mümkünse eğlenceli şeylere yönel. Gülümsemeyi başardığında, yüreğine çöken karamsarlık çabucak dağılacaktır.” (s:111)
İzin dönüşünden sonra Mert, kalan üç aylık süreyi rutin işlerle tamamlamaya çalışır. Yalnızlığın her yanıyla üzerine çöktüğü umarsız, kararsız ve kasvetli bir ortamla debelenir durur. Nereye baksa İpek’i görür, İpek’i duyumsar, Biricik eşinin genç yaşta ölümü onu derinden sarsmıştır. “Yok böyle bir acı! Haftalardır kaçmaya, aklıma geldikçe hemen kovalamaya çalıştığım o düşünce, pat diye karşıma dikilivermişti. İşte bu gerçeğin içimde kopardığı fırtınada ilk kez kimsesizdim.” (s:146) diyecek kadar içsel bir yıkım içindedir.
Yaşam Yolunda adını taşıyan üçüncü bölüm nedense akla ziyan bir sonla biter! Kent dışına sarkan bir yolculuk sırasında, Mert’in aracını şerit değiştirmeye zorlayan bir tırın bariyerlere çarpıp devrilmesinin ardından, o da hızını alamayarak aynı akıbeti paylaşır.
Sanki Kâbil’le birlikte o yalçın ve mahzun coğrafyanın koluna giren “ötesi boşluk”ta yitip gitmiştir!
Kâbil / Ötesi Boşluk – Esme Aras, Telgrafhane Yayınları, 1.basım, Ağustos 2023