Edebiyatta farklılık yaratan bu kült eser, koku kavramı üzerinden giderek hayatı ve gerçekleri kavrama biçimimizin aslında ne kadar duyularla ilgili olduğunu gösteriyor.
Farklı duyarlılıkta koku alan bir burun, tüm hayatın nesnel gerçekliğinin, bu duygu üzerinden algılanmasını sağlayabiliyor.
Bu çarpıcı konu sinema, tiyatro ve dizi sektörüne de ilham vermiş ve birçok eserin çıkmasına neden olmuştur.
16 Şubat 2007 (2s 27dk) yılında vizyona giren Tom Tykwer’ ın yönettiği, Ben Whishaw, Dustin Hoffman ve Alan Rickman’ın başrolleri paylaştığı Fransa, İspanya, Almanya ortak yapımı film uyarlaması en az roman kadar başarılı, yer yer görsel anlatımın gücü ile romanın üzerinde etkiler bırakabiliyor.
1992 yapımı, yönetmenliğini Martin Brest’in üstlendiği ve baş rolünü Al Pacino’nun oynadığı bir diğer film ise görme engelli bir emekli askerin koku duyarlılığı ve filme de adını veren “Kadın Kokusu” üzerinden ilerliyor. Oldukça etkileyici ” filmin ana teması yine bu sarsıcı romandan alınmış.
Son olarak bugünlerde Netflix’te 1.Sezon’nu yayınlanan ve romanla aynı adı taşıyan Perfum dizisinin de farklı bir konusu olmasına rağmen romanı seks hikayeleri merkeze aldığını söyleyebiliriz.
Yazının son bölümünü romandan birkaç alıntı ile tamamlayalım.
“Doğrusu şu ki ben kendimi doğduğum günden beri günbegün koklaya koklaya burnum kendi kokuma karşı köreldiği için koktuğumu anlayamıyorum” s.159 Can Yayınları 5.Basım.
“Görünüşü ilgilendirmiyordu onu. Vücut olarak yoktu artık onun için, sadece vücutsuz koku olarak varlığı söz konusuydu. Onu da kolunun altına almış götürüyordu.” s. 255
Künye:
Koku- Bir Katilin Öyküsü (Das Parfum)
Patrick Süskind
Türkçesi Tevfik Turan
Can Yayınları