İnsana dair her şey kalıcı, anlatmaya ve konuşmaya değer, bu yüzden bin yıllardır konuşulan, yazılan, çizilen insan hikâyeleri ile hemhaliz ve bundan sonra da olmaya devam edeceğiz. Açık hikâyelerle, kapalı hikâyelerle, sırlarla, gizemlerle ve şüpheyle yazılan, sevgiye ve mutluluğa dair anlatılan hikâyeler olacak hep hayatımızda. Tüm bu tür hikâyelerin anlatılmadığını düşünelim, insan nasıl olur da yaşayabilir bu hikâyeler olmadan. Muhtemelen Gizemli Kız romanındaki Hüseyin de kendi hayatını ve ailesinin hayatını idame ettirmede yardımcı o küçük kulübede bir hikâyeye tutunmasaydı yaşayamazdı. Ya da yaşardı belki, ama nasıl? Birbirinin aynı akan günlerin tekdüzeliği ile. Gün içinde vardiyayı devraldığı mesai arkadaşı Halil’in davranışlarına kafayı takarak ve çoğu şeye akıl erdiremeyerek elbet yaşayıp giderdi Hüseyin. Ama öyle olmadı, Gizemli bir kız çıkıverdi karşısına.
“Kulübede ellerini yıkadı, abdestini aldı, namazını kıldı. Aynadaki sureti dingin görünüyor, çabuk kabarıp çabuk sönen yüreği usulca çarpıyor, kaba işe bilenmiş tehditkar eller ve ayaklar itaatle işlerini yapıyorlardı. Ama aklı o kadar sakin durmuyordu. Bir aya yakın tek başına nöbet tuttuğu küçük kulübede kendini ilk kez bu kadar yalnız hissediyordu.”
Anadolu’nun ücra bir kasabasında karısı ve çocuklarıyla ortalama denebilecek bir hayat yaşayan Hüseyin bir gün başına bir kaza gelene kadar ailesinin geçimini inşaat işçisi olarak sağlamaktadır. Bu kaza sonrası kırıkçı çıkıkçıların elinde kolu bir türlü düzelmeyen Hüseyin inşaat işçiliğini bırakmak zorunda kalır. Zaten kıt kanaat geçiniyorlardır fakat tamamen işsiz kalmak Hüseyin’i geçirdiği kazadan sonra iyice çökertir. Sadece inşaat işçiliği yapmayı bildiği için ne yapacağını bilemez, evine kapanır ve tabii ki karısı ile çocuklarına takmaya, onlarla tartışmaya başlar. Ta ki belediyede çalışan Abdülkadir Amiri kendisine kasabanın mezarlığında gece bekçiliği yapma işini verene kadar. Hüseyin’in kaderi işte bu mezarlık bekçiliği işiyle, o küçük kulübede yaşayıp gördüğü, şahit olduğu şeylerle değişecektir.
“Söylenerek kafasını kaldırdığında önünde duran ekranda gözüne belli belirsiz bir hareket takıldı. Beklemediği böyle bir şey karşısında dona kaldı. Kameranın sol üst köşesinde birinin duvardan dışarı atladığını mı görmüştü? Duvardan dışarı atladıysa demek bir şekilde içeri de girmişti. “Yok canım,” dedi, “olamaz!” Kaç kere baktım içeride kimse yoktu.”
“Bilinmezi beklemenin merak uyandıran eğlencesi, belirlenen saatte bilineni beklemenin stresine dönüştü. Her geçen dakika üst üste yığılarak insanların üzerindeki baskıyı arttırdı. Gerilim dev bir piramidin aşılmaz görünen basamaklarını, vadedilen zirvenin tatlı hayaliyle yavaş yavaş tırmandı. Esrimiş, hafif bir yürek çarpıntısıyla başlayan heyecan, saatler ilerledikçe tüm bedeni etkisine alarak hızlandı ve zaman yaklaştıkça gümbür gümbür bir kalp atışı oldu.”
Gizemli Kız Anadolu’nun ücra bir kasabasında bireyin nasıl sıkışıp kaldığını, bu sıkışmışlığın toplum bilincini kontrolsüz biçimde nasıl harekete geçirdiğini, kasabadaki mezarlıkların tek düze yaşayan kasaba insanlarının yaşamla ölüm arasındaki köprüleri nasıl muğlak, nasıl belirsiz bir alana hapsettiğini anlatıyor bizlere. Aslında dışarıdan sakinmiş gibi görülen kasaba hayatının tüm gerilimleri noktalarına büyüteç tutuluyor. Gizemler, belirsizlikler, olması istenenler ama olmayanlar, kayıtsız şartsız inançların boşa çıkması, hayal kırıklıkları kasaba hayatı söz konusu olunca kontrolden çıkabiliyor ve Behiye Işın tüm bu öğeleri Gizemli Kız romanında bir nakış gibi işliyor.
Aslında sadece Hüseyin’in değil gizemlerle ve gerilimlerle dolu böyle bir hikâyede herkes payına düşen kefareti günü gelince ödüyor. Tüm ilişkilere ve olayların tüm akışına yansıyor bu durum. Hüseyin ile karısı Ümme’nin ilişkilerine ve ayrı ayrı beklentilerine de. Daha iyi bir yerde oturmak isteyen -bir nevi modernleşmek isteyen Ümme’nin- girmek istediği toplu konut kuraları ile roman farklı bir meseleyi gündeme getiriyormuş gibi gözükse de her karakterin hayatlarının çıkışsızlığına başka bir yoldan çare aradığını görüyoruz böylelikle. Hüseyin gizemli bir kızın, Ümme yeni bir evin, Halil yeni makamlarda yükselmenin, kasaba halkı çıkışsız hayatlarında anlatmaktan usanmayacakları rivayetlerin.
Gizemli Kız kim? Böyle biri mezarlığa neden dadanmış olabilir? Hüseyin bu Gizemli Kız’ın sırrını çözebilecek, kasabalılar rahat nefes alabilecekler midir? Aslında durağan bir hayat içerisinde insana dair birçok ince ayrıntının anlatıldığı, küçük bir kasabayı saran gizemin insanların hayatını nasıl değiştirdiğine dair, inanç, kültür, politika ve insani değerlerin sorgulandığı bir roman Gizemli Kız. Okumanız dileğiyle.