Iron Karı’nın Maceraları Güney Amerika’nın güneyinde yer alan Arjantin topraklarından yükselen bir ağıt, yolda ve yol alınarak kazanılan bir özgürlük hikâyesi ve toplumsal düzenin yeniden inşası düşüncesi ile toplumsal cinsiyet normlarını altüst ederek kişinin kendini yeniden keşfine imkan sağlayan queer bir ilişkinin dünya çağdaş edebiyatı adına güçlü bir örneği olarak yayımlandı. Arjantin Edebiyatı’nın çağdaş dünya edebiyatına kazandırdığı önemli isimlerden biri olan, feminist aktivist olarak kadın cinayetlerine karşı kurulan NiUnaMenos’un öncüleri arasında yerini alan Gabrıela Cabezon Camara’nın şimdiye kadar yayımlanmış dört romanından biri olan Iron Karı’nın Maceraları yazarın feminist aktivist olmasından ileri gelen hayata bakış açısını bütünüyle yansıtan en önemli romanı. Roman ayrıca geçmişte Arjantin topraklarında meydana gelen kültürel mücadelenin şimdiki zamana ve Arjantin halkının şimdiki zamana doğru yol alışına etkisini karşılaştırmalı bir şekilde anlatması adına da önemli. Bir de romanın şiirin romana katkı sağlayan kaynaklarından faydalanışı ve edebiyatta disiplinler arası bu etkinin hikâyenin bütününe kattığı anlam var ki 2017 yılında Arjantin’de yayımlanan romanın şimdiden akademik düzeyde tez konusu olarak belirlenmesinin başlıca sebebi. Roman ile ilgili bu kısa ama yoğun girizgahtan sonra yukarıda yazdıklarımı daha iyi anlatmak adına Iron Karı’nın Mecaraları’nı tüm yönleriyle detaylandırmaya başlayabiliriz.
Kim Bu Iron Karı?
Liz ile beraber at arabasıyla ilerledikleri yolda Kızılderililerin cesetlerinin yanından geçip giderken Liz, Josephine yeni bir dil öğretmeye başlıyor. Londra’yı anlatıyor. Frankenstein ve Oliver Twist’in romanlarını okuyor. Ve Josephine’in saçlarını kesip, onu dudaklarından öpüyor. Sadece yeni bir kimlikle değil, yeni bir dil ile de tanışan Josephine duygu olarak aşkı ilk defa tadıyor ve bunu kendisi gibi kadın olan biriyle yaşamak onun sadece Liz vasıtasıyla öğrendiği yeni dil aracılığıyla olaylar karşısındaki düşünce dilini ve anlatımlarının değişimini değil bedenini de fark etmesini ve yeniden keşfetmesini sağlayan en önemli unsur oluyor. Camara’nın Arjanti’nde önemli bir feminist aktvist olduğu bilgisiyle köklü bir destan aracılığıyla dil, düşünce ve queer cinsellik üzerinden beden değişimine yapılan vurgunun muazzam yeni inşası Iron Karı’nın Maceraları’nın her bir detayına ustalık işi olarak yansıyor.
Muhalif Bir Duruş
Iron Karı’nın Maceraları sadece bir kadının yolculuğa çıkışı, kendini yeni dil, yeni ifadeler, cinsellik ve yeni beden tanımlarıyla keşfi değil, aynı zamanda sonuna kadar muhalif bir duruşun romanı. Roman ilerledikçe destanı bizlere çağrıştırır şekilde bir çiftlik ve görkemli bir ev sahibi olan Hernandez karakteriyle tanışıyoruz. Fakat romandaki karakter destanı yazan Jose Hernandez kadar önemli bir yere sahip değil. Gabriela Cabezon Camara feminist bir yazar olarak her şeyden önce bir muhalif. Bu romanla başta toplum nezdinde değersizleştirilen kadınlara onları özgürleştirmek için kendi isimlerini, kimliklerini ve bedenlerini vermek istiyor. Kadınlar ön planda fakat tüm toplumu bu anlamda uyandırmak istiyor. Liz karakteri yıllarca Arjantin’i her anlamda sömürmüş İngiliz kolonilerinin anlatmak adına tesadüf değil. İngiltere kaynaklı her tür meseleye sonuna kadar muhalif olan Camara, Arjantin halkının özellikle dil ve kültür anlamında nasıl sistematik bir şekilde asimile edilmek istendiğine vurgu yapıyor.
Roman işte bu tutkulu muhalif görüş üzerinden yükseliyor ve Bizi Bir Görseniz adı verilen çarpıcı bölümle sona eriyor. Josephine’in bu son bölümde attığı tirat çok önemli zira bir coğrafyanın değerini tek tek bireylerin özgürleşmesi adına yollara döşenen her bir taş önemli kılıyor. Fakat bu duruma ancak biz duygusu eşlik edebilip zaman zaman da muhalefetini gösterebilirse olabileceği gayet aşikar.
“Bizi bir görseniz, ama göremeyeceksiniz. Biz sanki hiçliğe gömülüyormuş gibi ilerlemeyi biliyoruz; silinip giden, yok olan bir köy hayal edin, renklerini, evlerini, köpeklerini, giysilerini, ineklerini, atlarını görebildiğiniz, hayalet gibi adeta buharlaşan bir köy; konturları keskinliğini, renkleri parlaklığını kaybediyor, her şey beyaz sise karışıyor. İşte böyle yol alıyoruz.”
İthaki Modern serisiniden yayımlanan Iron Karı’nın Maceraları Roza Hakmen’in nitelikli çevirisi ile buluşuyor bizlerle.