Anahtarlarımı koyduğum deri anahtarlık öyle eskimişti ki, bir gün metal çengellerine asılı tarafı bir elimde, koruyucu tarafı diğer elimde kaldı. Bir zaman öyle kapaksız korunaksız tutundukları yerde sallanıp durdular. Çantamın içinde günlük alışlardan verişlerden oluşan dağınıklığın üstüne bir de derinlere gömülenleri toparlamamı söyleyen bir fısıltıda o zaman ortaya çıkmıştı. “Hadi hadi el at!” diyordu durmadan bu ses. “Toparla bizi bir an önce…” Emir kipiyle konuşan, bir zaman sonra gitgide yalvarır hale gelen ses iyiden iyiye yorgun düşmüştü benim dalgın hallerimden. Bu dağınıklığa, dalgınlığa ara ara çare bulsam da gitgide bu karışıklıkta duyulmuyordu yorgun sesleri artık.
Sımsıkı sarılıp öperken arkadaşımı, bir yandan askıda duran çantamdaki kapağı kopmuş, sadece çengelleri kalmış anahtarlığımı bulmaya çalışıyordum. Hep aynı çabuklukla, kilit açıldıktan sonra çantanın içine atılan eski anahtarlığı bulmam kolay olmuyordu tabii. Bir iki karıştırmadan sonra elime gelen anahtarı, yeni anahtarlığın çengellerine yerleştirmeye başladığımda masada… Hiçbir yere oturtamadığım, aklımın kilidini bile açamadığım bir anahtarın varlığıyla karşı karşıya geldiğim tam o zamandı. Tek tek nereye ait olduklarını söyleyerek her bir anahtarı takmıştım yeni yerlerine. Ama masada öylece ortada kalmış bir anahtar bana bakıyordu. Bir yandan da kendimden, aklımdan şüphe duymaya başlamıştım. Eski bir kilide ait, şimdi boşa düşmüş bu anahtarı, anahtarlıktan çıkartıp atmayı mı unutmuştum acaba?
Başka nasıl bir açıklaması olabilir ki dediğim anda içimde bir zaman önce susan ses yine konuşmaya başladı. “Başka bir hayatı yaşıyor olabilir misin? Anahtar elinin altında uzun zamandır nasıl durmuş böyle peki?
-Şakanın sırası değil!
Diyordum ki elime aldığım anahtarla birlikte gözlerimin önünden şimşek gibi bir görüntü karanlığa doğru aktı gitti. Sadece bir saniye mi desem, saliseyle karar veremediğim bir an sonrasında garip bir hisle kalakaldım. Arkadaşıma döndüm! Şaşkınlığıma karşı;
–Dursun o, dursun o, önemli bir anahtardır belki atma! Diyordu bana.
-Hiçbir yere oturtamadığım bir şeyi niye saklayayım. Diyordum ben de. Ama biraz ürpermeyle karışık bir korku yaşamıyorum da değil. Birden bire uyanacağım, olmadık bir yerde gözlerimi açacağım korkusunu…
İstemsizce yeni çengeline astım anahtarı.