YAZARLARA YAZMADIKLARI YERDEN SORULAR
Gök kubbenin altında söylenmemiş söz yoktur.” Cicero’ya atfedilen bu sözü edebiyat
Söyleşilerine uyarladığımızda yazarların yazı yolculuğu, kitapları ve edebiyat dünyasına dair
“Sorulmamış soru yoktur” diyebiliriz. Bu söyleşi dizisinde yer alan sorular da elbette ilk kez
sorulmuyor ama eserlerini beğeniyle takip ettiğimiz yazarlarımızla bu kez özellikle
Yazmadıkları üzerinden, hayaller üzerinden sohbet edelim istedik.
Hatice Günday Şahman: Yazar olmanın yanı sıra ya da ön koşulu olarak iyi bir okur olan yazarın hayran olduğu bir yazar, hatta kimi zaman ona “Keşke ben yazmış olsaydım,” dedirten bir eser mutlaka vardır. Sizde de böyle bir duygu yaratan öykü/roman var mı? Varsa hangi yönleriyle sizi bu kadar etkiledi?
Ayşe Övür: Kitapları okul sıralarında sevenlerden değilim. Hatta okulda verilen eğitimin öğrencileri edebiyattan soğuttuğunu düşünüyorum. Edebiyatı iyi yazarlar sayesinde sevdim. Hiç tanışmasak da dünyanın her yerinden “öğretmenim kabul ettiğim” pek çok farklı yazar var. Bu iyi yazarların başında Dostoyevski gelir. Erken yaşlarda Raskolnikov ve ustanın öteki kahramanlarıyla tanışmamış olsaydım belki de yazar olmak bu kadar çekici gelmezdi. Bir başka isim ise Kafka. Onun Dönüşüm ve Şato’sunu birkaç defa hayranlık ve kıskançlıkla okuduğumu hatırlıyorum. Daha ortaokul çağlarında sevdiğim kitapların iç sayfalarına onları sanki onları ben yazmışım gibi adımı yazar, imzamı atar sonra birisi görmesin diye utanır saklardım. Dönüşüm ve Şato’yu kendi zihinsel dünyamdaki karmaşa ve arayışın dışa vurumu olarak gördüğüm için olmalı, onları eşsiz eserler olarak kabul ediyorum. Türk Edebiyatından ise Füruzan ve Ayla Kutlu’nun yeri benim için başkadır. Doğrusu Füruzan’ın tüm eserlerini kaleme almış olmak isterdim.
Hatice Günday Şahman: Ursula K. Le Guin Lavinia adlı romanında, Vergilius’un Aeneas destanında küçük bir rolü olan Lavinia karakterini; Ayfer Tunç ise kendi romanı Yeşil Peri Gecesi’nin yan karakteri olan Osman’ı son romanında başkarakter olarak yazdılar. Bu örneklerde olduğu gibi bir eser kaleme almak isteseydiniz hangi eserden ya da eserinizden, hangi yan karakteri seçerdiniz?
Ayşe Övür: Zamanın Kapıları isimli romanım yeni yayınlandı. Henüz onun tanıtım sürecindeyim. Bununla birlikte yazmaya hiç ara vermeden Botter Apartmanı’ndaki bir yan karakterden yola çıkarak dördüncü romanımı zihnimde geliştiriyorum. Bu defa önceki romanlarımın tersine bir kadın karakteri ön plana çıkarmaya çalışacağım. Kısa süre sonra tasarladığım olay ve manzaraları kaleme almaya başlayacağım. Yazdığım bazı karakterlere karşı ötekilerden daha yakın olabiliyorum. Belki de bu nedenle onları ön plana çıkarmak, fotoğrafın arka sıralarında kalmalarına izin vermemek istiyorum.
Ayşe Övür: Çok sevdiğim yazarların zihnimde hayal ettiğim şekilde kalmasını tercih ederdim. Bazen insanın hayran olduğu sanatçılarla tanışması büyük bir hayal kırıklığı yaratabiliyor. Gerçekte bu durum birkaç defa başıma geldi. Masamda sadece roman kahramanlarının olmasını tercih ederim. Raskolnikov (Suç ve Ceza) kesinlikle baş köşede olmalı. Antoine Roquentin (Bulantı) İlyiç Oblomov ve Selim Işık (Tutunamayanlar) ile tanışmak hoş olurdu. Onlara sadece duygularını sorardım. Duyguların insanın gerçeğini daha doğru ele verdiğini düşünüyorum. Zihin olayları karmaşıklaştırıyor ve her zaman hakikati ifade etmeyebiliyor.
Hatice Günday Şahman: Yazarken çok beğendiğiniz, çok bağlandığınız cümleler olsa da bazen bu cümleler farklı nedenlerden dolayı metne dâhil olamaz. Siz bu cümleleri acımasızca ya da eliniz titreyerek siler misiniz? Yoksa farklı bir şekilde değerlendirir misiniz?
Hatice Günday Şahman: Son cümleyi de yazıp bitirdiğiniz halde sonrasında vazgeçip yayımlamadığınız metinler var mı? Ya da tam tersi aylardır, yıllardır zihninizde gezdirip de bir türlü yazıya dökemediğiniz öykü uçları, roman taslakları var mı?
Ayşe Övür: Bir metni yazmaya başlamadan önce taslak hazırlıyor ve karakter tanımları yapıyorum. Hatta metne uygun, anlattığım döneme ait fotoğraflar topluyorum. Hazırladığım taslaklar birkaç defa değişebiliyor, üzerlerinde epey oynama yapıyorum. Ön çalışmaları yaptıktan sonra yazmaya başlıyorum. Üzerinde uzun süre ön çalışma yaptığım için olmalı, başlayıp da bitiremediğim bir metin henüz olmadı.