Turgay Beşyıldız’ın 2020 yılında Kıyı Yayınlarından çıkan “Trabzon’un Dar Sokaklarında İz Bırakanlar 1” kitabını okurken aklımın bir köşesinde hep Zülfü Livaneli’nin Gözlerin şarkısının ezgileri dolaşıyordu.
“Bir kenti böylece bırakıp gitmek
İçinde bin kaygı bin bir soruyla
Bitmemiş bir şarkı dudağında bir yarım ezgi
Sığınmak şarkılara sığınmak bir ömür boyu”
Ana metin, mekan olarak Trabzon sokaklarında geçer. Tarihsel bağlamda Trabzon kentinin geçmişi 4000 yıl öncesine dayandırılsa da son arkeolojik çalışmalarda, kente ilk yerleşimin 7000 yıl öncesine ait bulgulara ulaşılmıştır. Bu bağlamda Trabzon geçmişten günümüze kadar içerisinde barındırdığı heterojen unsurlardan dolayı tarihsel bağlamda insanlar ve toplumların belleği açısından önemli bir şehirdir. Süreç içerisinde insanların yok etme/asimülasyon politikalarına maruz kalan bu kent; önemli ve özel kimliğini yavaş yavaş kaybetmektedir. Bundan ötürü insanlar, günümüz kentine bağlı kalmaktan öte geçmişe dair bir özlem içerisindedirler. Değişen ve gelişen globalleşmenin etkisiyle bireyler bugünün kötü manzaralarından kurtulmak istercesine kentin kadim geçmişine ve kadim insanlarına sığınıyor. Beşyıldız bu durumu şöyle ifade etmiştir: “Her gelen bir şeyini aldı… Sizi, bizi parselleyip çocukluğumuzu, anılarımızı sattılar…”(sayfa 18)
Turgay Beşyıldız’ın bu kitabı, şehir satılıp yok edilirken, yağmalanırken nasıl anısız ve geçmişsiz bırakıldığına isyanın adıdır. Tarihsel süreç gösterir ki; bir kent yok edilecekse öncelik o kentin anılarını bellekten silerek onu anısız bırakmaktır. İnsanlar gibi şehirler de anılarıyla yaşar. Bu anıların silinmesi toplumsal travmaya/çıkmaza neden olur: “Buram buram kültür kokan kimliğinden çıkarılan bu şehir, Hamam Sokaktaki tarihi yazlık Yıldız Sineması’nı üç ayda çok katlı pasaj yaptılar.”(sayfa 17)
Kitabı niçin ve neden yazdığının amacının ne olduğunu Beşyıldız, önsözde şöyle aktarır: “Unutmayın ki; bu hayatta herkesin ama herkesin bir hikâyesi vardır. Öğrenmeden, dinlemeden ve okumadan bunu asla bilemezsiniz!” Kitap tam da bu yazdığının karşılığı gibidir. Bir şehri kent yapan olgu onun kültürel ve insan mirasıdır. “Trabzon’un Dar Sokaklarında İz Bırakanlar 1” adlı kitapta bunların ayak izlerini görebiliriz. Kentlerin de aslında bir hikayesi olduğunu, bu hikayenin içerisinde olay içinde olay/mekan içinde mekanın çerçevesel aktarımını görüp okuyabilirsiniz. İnsan anılarıyla insandır. Anısız bırakılan kenti ve insanı yönetmek kolaydır. Turgay Beşyıldız, anısız ve geleceksiz bırakıldığımız bu zamanlarda, yaşadığımız kente dair bir anı ve insan demeti sunuyor bizlere.
Beşyıldız, kentin yok edilişini yağmalanışını insanlar üzerinden, satır aralarında okura sunar. Kentin dar sokaklarını insanla, insanı da kentin dar sokaklarıyla yazmış: “Hatta Trabzon sahilinde, şimdi doğası talan edilen Uzunkum mevkiindeki parıldayan ve upuzun kumsalda yapılan Brezilya modeli idmanlara yetişen Özyazıcı…”(sayfa 266) Diğer bir açıdan ise lakaplarıyla anılan insanları, lakaplarının (Migonof Avni, Cemse Hayrettin, Yan kafa Selahattin) nereden geldiğini bize anlatıyor kitapta.
Turgay Beşyıldız, kişilerin değil Trabzon’un ve dar sokaklarının biyografisini yazmış, resmini çizmiş.Trabzon’un dar sokakları genişleyip caddeye dönüştükçe anılarda kaybolan dar sokaklarla yok olup gitmektedir. Gazeteci kimliğinin etkisiyle olsa gerek cesur ve cesaretle, yakın zamanın insanlarını ve olaylarını anlatmış. “Gayrimüslüm aileler kentten uzaklaştıkça ya da uzaklaştırıldıkça, kentin kültürel yapılanması da değişti.” (sayfa 185) Söylenmesi ve yazılması gereken neyse onu yazmış ve söylemiş Beşyıldız.
Geçmişe sığınmak bugünü ve geleceği mutlu olmayan şehirlerin sığınağıdır. Son dönemlerde sosyal medya üzerinden Trabzon’a ait eski ve güzel fotoğraflar paylaşıldığında yorumların çoğunda hüznü, acıyı, kederi, sitemi ve vahlanmayı görebiliriz. Turgay Beşyıldız, kente karşı beklentisini ise şu cümlelerle ortaya koyar; “Yıllar sonra yapanlara beddua ederek Trabzon’daki çirkinlikleri, yaşamak için yıkacak olsa da torunlarımız…”(sayfa18)
Turgay Beşyıldız’ın “Trabzon’un Dar Sokaklarında İz Bırakanlar 1” isimli kitabı, bu şehirde yaşayanların bir kente ve insanlarına vefasızlığını anlatır. Vefasızlık bu şehre sinmiş yerleşmiş bir duygu olarak dün de vardı bugün de. Kitap aynı zamanda bu kente ve onun dar sokaklarında yaşayan kadim insanlarına bir vefa örneğidir. Yanından geçtiğimiz, Uzunsokakta rastladığımız ne çok insanı bilmezden, görmezden geldiğimizi anımsatır bizlere. Kitabın son yazısı ‘Sela Okunurken’ Trabzon’u tam ifade eden bir başlık; Evet bu kentin “SELA” sı okunuyor, duymak/uyanmak ve fark etmek isteyenler için.
Bunca vefasızlığın yaşandığı bu kentte ve zamanda Turgay Beşyıldız bir “VEFA” kitabı yazmış. Bizlere düşen bu vefaya karşılık vermek. Bu vesileyle “Trabzon’un Dar Sokaklarında İz Bırakanlar 1 yolunun uzun, geleceğinin aydınlık olmasını temenni ederim.