Kendi müzikal yolculuğumda karşıma çıkan, müzisyen olmasa da müzikle ilgili bilgi ve fikir sahibi olmak isteyen kişiler için birkaç kitabı ele almak istedim.
Ülkemizde kitap okuma alışkanlığının ne denli düşük olduğunuz düşündüğümüzde, herhangi bir meslek ya da hobi ile ilgili olan edebiyat dışı yayınların çok da fazla alıcısı olmadığını en baştan kabul etmek lazım. Bir de donanımlı yazar, iyi editör, konuya hakimiyet ve satış kaygısı gibi durumlar işin içine girince yayınların niteliği ve gerçek kitlesiyle buluşabilmesi daha da sıkıntılı bir hal alabiliyor. İşte tam bu noktada kişisel çabalar ve iyi niyet, kaliteyi direkt olarak etkileyebiliyor, edebiyat ve sanatın diğer tüm dallarında olduğu gibi.
1995 yılında Devlet Opera ve Balesi Çocuk Korosu ile başladığım müzikal yolculuğumda edindiğim birikim ve makale, tez yazımlarım sırasında karşılaştığım kaynak sıkıntısı, bir şeyler karalamaya heves ve yatkınlığımla birleşince kendi alanımda bir kitap yazarak “kitap yazarlığı” kulvarında da yol almaya başladım. Aslında biraz heves biraz çekingenlikle biriktirdiğim öykülerimi bir süre kenara bırakarak. Hayatta bazen planlar yapıldıklarıyla kalıyor işte, hayatın kendisinin ayrı bir gidişatı olabiliyor. Tabi yaklaşık 20 yıllık birikim ve eğitimin sonunda bu adımı attığımda işin gerçek yüzüyle karşılaşmam uzun sürmedi.
Öncelikle bu tür yayınları ikiye ayırmak gerekiyor. İlki ders kitabı niteliğinde, tamamen eğitime yönelik, daha derin ve incelikli hatta terminolojik kitaplar, diğeriyse bu konulara ilgisi olan herkesin alıp da okuyabileceği, daha hafif hobi amaçlı kitaplar. İşte en büyük problem de bu tür kitaplarla ilgili çıkabiliyor zaten, malum devir internet devri, Google’ın başına geçen herkes birden her şeyi bilir her konuda yazar çizer olabiliyor. Dolayısıyla bu gibi alanlarda kitap seçerken biraz daha dikkatli olmakta fayda var diye düşünüyorum. Hani roman alıyor olsanız belki yayınevine, editöre, çevirmene ya da bir şekilde yazarın biyografisine dayanarak seçim yapabiliyor insan da zaten kısıtlı imkanlarla daha az sayıda çıkan müzik ile ilgili kitaplarda ne yapacağını bilemiyor. Ben de bu yüzden kendi müzikal yolculuğumda karşıma çıkan, müzisyen olmasa da müzikle ilgili bilgi ve fikir sahibi olmak isteyen kişiler için birkaç kitabı ele almak istedim.
1-Faruk Yener, 100 Opera, Bateş Yayınları: Her ne kadar ülkemizde opera sanatına mesafeli duruluyor gibi görülse de Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü’ne bağlı 6 şehirde sahnelenen eserlere bilet bulmak hemen hemen imkânsızdır. Yani aslında halk kendisine sunulanı değerlendirir ve takdir eder, iyiyse de seyircisiz bırakmaz. Elbette Devlet desteğinden dolayı bilet fiyatlarının çok düşük olmasını göz ardı etmemek, büyük bir şans olarak görmek lazım. Peki çoğunlukla orijinal dillerinde sahnelenen eserleri izlerken ne kadar bilgi sahibi olunabiliyor? Hani sonunu bilerek bir filmi izlemenin tatsızlığını operada da yaşar muyuz acaba? Eğer sonunu bilmemize rağmen o film hala bizi cezbedecek güçteyse sorun yok demektir, çünkü süreçtir keyif veren tıpkı operadaki gibi. Diğer taraftan bestecilerin kullandıkları librettoların Türkçeye çevrilmesi ve eserin Türkçe seslendirilmesi de bir opera sever olarak bana çok keyif vermiyor. Son yıllarda sıklıkla kullanılan üst yazı sisteminin büyük bir kolaylık olduğunu, ama mutlaka eser öncesinde kısa ve öz bir bilgi sahibi olmanın faydası olacağını düşünüyorum. Faruk Yener’in 100 Opera kitabı da operaya gidecekler için harika bir başucu kitabıdır. Kısa öz ve gerektiği kadar bilgi verir eserler hakkında.
2- Üner Birkan, Dinleyicinin Kitabı, Yakın Kitabevi: Öğrencilerim bilir ki bir eseri çalışmaya başlarken eser ve bestecisi hakkında bilgi sahibi olmak önceliklerim arasındadır. Çünkü içeriği bilinmeyen eser nota yığınından başka bir şey değildir. Elbette eser müzikal olarak kendini anlatabilir ancak neden daha fazla bilgi sahibi olup daha derin bir şekilde eserin bedenimize nüfuz etmesine izin vermeyelim? Eseri çalışmakta olan kişinin doğru stili yakalamasında bir adım öne geçmesini sağlayabileceği gibi bilinçli dinleyici içinde bu dediklerim aynen geçerlidir. Dolayısıyla bir konsere giderken daha detaylı bilgi sahibi olmak büyük konfor sağlar. Üner Birkan’ın kitabı, Türkiye’de çokça seslendirilen eserlerle ilgili bilgi veren derli toplu bir çalışmadır. Birçok orkestra kitapçıklarında bu kitaptan alıntılar kullanmaktadır.
3-Filiz Ali, Müzik ve Müziğimizin Sorunları, YKY: Henüz çocuk korosuna yeni girdiğim dönemde eğitimci bir komşumuzun taşınırken bana verdiği kitaplar arasındaydı. O zamanlar yazarının, sonraları çok seveceğim değerli edebiyatçı Sabahattin Ali’nin kızı olduğunu bile bilmiyordum. Benim okuduğum baskı 1987 yılında Cem yayınlarından çıkmıştı ancak sonra 2018 yılında genişletilerek Yapı Kredi Yayınları’ndan tekrar çıkartıldı. Henüz müzik eğitimiyle yeni tanışmışken böyle değerli bir eleştirmenin kaleminden topluma, müzik dünyasına, müzik eğitimine ve müzik dünyasındaki sorunlara dair yazılar okumak ufkumu açmış, hevesimi arttırmıştı. Bu yeni baskı Filiz Ali’nin 1976 ile 2013 yılları arasındaki yazılarından oluşmakta. Google sağ olsun herkesin müzik eleştirisi yaptığı bir dönemde, piyano ve müzikoloji alanlarında yurtiçi ve yurtdışında önemli eğitimler almış bir ustanın kaleminden yazılar okumak, müzik eleştirisinin nasıl olması gerektiğine dair de bir fikir oluşturacaktır.
4-Küçük Asya’dan Türk Halk Musikisine, Bela Bartok, Pan Yayınları: 20. Yüzyılın en önemli bestecilerinden biridir Bela Bartok. Bartok’tan önce halk müziği denilince şehirli halkın müziği akla gelirken, onun çalışmaları sayesinde köylü halkın müziği ön3m kazanmıştır. Macar besteci yalnızca kendi ülkesinin halk müziği üzerine değil, komşu ülkelerinde halk müzikleri üzerine derin araştırmalar yapmış, eserlerinde kullanmıştır. 1936 yılında Türkiye’ye davet edilir, Anadolu’ yu adeta karış karış dolaşarak belki de o güne kadar kulaktan kulağa varlığını sürdüren halk müziği üzerine çalışmalar yapar, tespitlerde bulunur, kâğıda döker. Bu anlamda üşlemiz için ayrı bir önemi ve değeri vardır Bartok’un. 1976 yılına kadar elyazmalarında kalan, sonrasında da sadece İngilizce olarak basılan bu değerli kaynak nihayet 1991 yılında çevirmen Bülent Aksoy’un, Bartok’un mektup, makale ve konferans metinlerini de eklemesiyle genişletilerek Türkçeye kazandırılmıştır. Sadece müzisyenlerin değil, her müziksever Türk’ün özellikle kütüphanesinde bulunması gerekir.
5-Viyola Kitabı, Barış Kerem Bahar, Gece Kitaplığı: önerilerimi ilk kitabımla sonlandırmak istedim. Bir kitap yazma fikri ortaya çıktığında ilk düşüncem karmaşık bir terminolojiden uzak, sadece müzisyenlerin değil, bu konuda merakı olan herkesin alıp rahatça anlayabileceği bir dil yakalayabilmekti. Tabi ki yaylı çalgı öğrencileri, bu işe yeni başlayanlar, eğitmenler ve araştırmacılar için de kaynak olabilecek niteliği taşıması da önemliydi. Çünkü bir akademisyen olarak biliyorum ki makale ya da tez araştırması yaparken Türkçe kaynak bulabilmek oldukça sıkıntılıdır. Her ne kadar adı “Viyola Kitabı” olsa da tüm yaylı çalgılar ailesinin geçmişten günümüze serüvenini ele aldığım kitapta ayrıca viyolanın yapısal ve müzikal gelişimini de detaylı şekilde bulmak mümkün.
İnternet sitemizden en verimli şekilde faydalanabilmeniz ve kullanıcı deneyiminizi geliştirebilmek için Cookie kullanıyoruz. Cookie kullanılmasını tercih etmezseniz tarayıcınızın ayarlarından Cookie’leri silebilir ya da engelleyebilirsiniz. Gizlilik politikamızı okumak için buraya tıklayabilirsiniz.