Zeynep Yıldırım: Bayram Tayyip Yaslıca’nın ilk şiir kitabı KÖPEK MERAKI 3 Temmuz 2023’de Fabrik Kitap etiketiyle okurla buluştu.
Şiirleri Dergâh, Hece, Buzdokuz, Söğüt, Ecinniler, Ruhsatsız, Kafagöz Sanat, Petroleus, Grunge Poetry gibi dergilerde yayımlanan şair ile söyleştik.
Bize kendinizden bahseder misiniz? Şiirle nasıl ve ne zaman buluştunuz? Sizi şiire doğru iten ve harekete geçiren neydi?
Zeynep Yıldırım: İlk kitabınız Köpek Merakı okuyucuyla buluştu, neler hissettiniz? İlk imzayı kime attınız?
Bayram Tayyip Yaslıca: Kitap çıktığı zaman Şair Abdulhâlik Aker şöyle demişti: ‘’Bayram Tayyip Yaslıca yıllardır omuzunda taşıdığı o ağır yükü nihayet önümüze koydu.’’ Hissettiğim şey gelişigüzel bir heyecan ya da sevinç değil, tam olarak buydu. İlk imzayı ise sevgili editörüm M. Burak Çelik’e attım.
Zeynep Yıldırım: “ben gülersem güldüğümü siz göremezsiniz göstermem/ ben gülersem tırnaklarımdan bu kez asfalt ve kös/ sakallarım büyür demiştim baz istasyonlarına baktıkça/ reklamlar kanal amirleri pezevenkler menecerler” “Avare” şiirinizdeki bu mısralar ve şiirin devamı İsmet Özel etkisini yansıtıyor dersek buna katılır mısınız?
Bayram Tayyip Yaslıca: Aksanlarımız arasındaki benzerlik aynı dili konuştuğumuz anlamına gelmiyor. Eğer benim kullandığım dil, dizeleri kurarken takındığım biçim bir şairi andıracaksa bu Metin Eloğlu olur. Köpek Merakı’na bir bütün halde bakacak olursanız bunu fark edebilirsiniz. Fakat şunu da söylemeliyim; neredeyse her çağdaşım gibi ben de İsmet Özel’in işaret ettiği istikameti kullandım. Bundan kaçınmadım. Şiirimi daima hareketli bir zemine oturtmam için sesimin ağır ve yüklü çıkması gerekliydi. Size İsmet Özel’i andıran şey bu olmalı.
Zeynep Yıldırım: Şiir yazma sürecinizden bahseder misiniz? Şiiri bir disiplin içinde yazanlardan mısınız?
Bayram Tayyip Yaslıca: Şiiri tamamladıktan sonra disiplinize edenlerdenim. Kurduğum şiirlerin her biri için ortalama altı-sekiz hafta kadar zamana ihtiyacım oluyor diyebilirim. Birdenbire oluşan, kendiliğinden gelen şiirlerin cazibesi beni daima korkutmuştur. Bu yüzden üzerinde çalışmadığım hiçbir şiirimin yakasını bırakmıyorum. Önce şiiri kuruyorum. Sonra o şiirde anlatmak istediğim meseleye en uygun biçimi bulmak için günler süren bir mühendisliğe başlıyorum. Eklemeler, çıkarmalar, ses ve ritim için harf yansıları, kakofonik eklemlerin imhası derken son halini verene kadar sürdürüyorum bunu. İtiraz demiştik şiir için. Daha evvel de eylem planı demiştim. İnce bir suikast gibi kuruyorum çoğu şiirimi. Bu da haliyle ciddi bir mesai gerektiriyor.
Bayram Tayyip Yaslıca: Görsel şiir alanında çok başarılı işler var. Yusuf Koşal’ın video şiirine mutlaka bakmak lazım. Buzdokuz’da yayımlanan asimetrik ve buluntu şiir açıları, sembollerle anlam arayışına girmeden kurulan çizgi şiirler. Çağın gerektirdiği bir iletişim biçimi olarak görüyorum bunları. ‘’Şiir geldi mısraya dayandı’’ etiketi böylece yırtılmaya başladı. Anlamı kelime kuşamından çıkarmadan onu dâhice işaret etmek şiirin mutlaka uğraması gereken bir duraktı. Bunu başarıyla yapanlara daima başarılar!
Zeynep Yıldırım: Bayram Tayyip Yaslıca Türk ve Dünya Edebiyatını düşünecek olursak hangi şairlerden etkilenmiştir?
Bayram Tayyip Yaslıca: Şiiri dünyaya getiren Metin Eloğlu’dur.
Zeynep Yıldırım: Söyleşilerimde çarpıcı, vurucu, ironik gelen kitap isimlerinin hikâyesini mutlaka sorarım; çünkü kitap isimleri en az içindekiler kadar önem taşıyor. Kitaptaki “Köpek Merakı” şiirinizden mülhem kitabın ismi nasıl doğdu?
Bayram Tayyip Yaslıca: Dosyayı toplamaya başladığım ilk andan itibaren aklımdaki tek isim buydu. Değiştirmeyi hiç düşünmedim. Ve nihayetinde istediğim gibi de oldu. Kitaptaki örüntüye dair bazı ipuçları vermiştim geçenlerde. İlk şiirde Oradaydık diyerek şahitliğimi, bu şahitliğe rağmen süren savrukluğumuza karşılık ikinci şiirde Avare diyerek itirazımı ve sonrasında buna bir sebep arayanlara üçüncü şiirde Senden Sonra diyerek işaretimi gösterdim. Bu merak temposuyla ilerleyen şiirlerin seyrinde okuyucunun aklında belirecek olan her şeyin adı köpek merakı olacaktır. Sorunuzun en kısa cevabı bu. Uzunu başka bir sohbetimizin konusu olsun.
Zeynep Yıldırım: Roman ya da öykü anlatmanın, şiir ise söylemenin yolunu arar. “Söyleyebilmek” zor mudur?
Bayram Tayyip Yaslıca: Şiir bir söyleyiştir evet. Bu söyleyişin zorluğu şuradan geliyor: Nişan almayı bilebilmekten. Yaşamayı bilememekle nişan almayı bilememek arasındaki benzerlikten doğuyor şiir. Anlattığınız bir şeyi birçok açıdan ele alarak, hatta imâ ederek de ortaya koyma imkânınız var. Fakat bir şeyi söylemek istiyorsanız iyi nişan almak zorundasınız. Şair ıskalamayandır. Şair nişan alır, vurur, vurduğu yeri unutmaz; bir daha aynı yerden vurmak için. Şairin kastı var demiştik, unutmayın.
Zeynep Yıldırım: Metin yazılıp yayımlandıktan sonra yazar/şair ölür, okur doğar. Eser artık okurundur. Okur acımasız davranabilir, yerden yere vurabilir. Bunun hakkında ne düşünüyorsunuz? Yazdıklarımızın, bizi temsil eden eserlerimizin okuyucu nezdinde ilgi ve değer görmesi yazar/şair için ne ifade eder.
Bayram Tayyip Yaslıca: Bu meselede son derece hissizim. Şiirimi yerden yere vurabilecek kadar yetkin ve şiiri tanıyan-bilen biriyse eğer karşımdaki, yerle bir olmaktan çekinmem. Mısraları nasıl dizdiğimden tutun da kullandığım ses olanaklarına kadar denediğim/yaptığım her şeyi herhangi bir alıntıya ihtiyaç duymadan, kendi iradesiyle çatlatacaksa eğer; bundan ancak memnun olur, zevk duyarım. Diğer türlü yergilere de, övgülere de kapalıyım. Umursamıyorum.
Zeynep Yıldırım: Turgut Uyar şiirin çıkmazda olduğunu bildirdikten bu yana Türkiye’de birileri “neler yazsam da yazdıklarıma şiir dense” anlayışı içinde ortalığı kapladı. Oysa bize gerekli olan “Şiiri kim yazacak?” sorusuydu. Peki, şiiri kim yazacak?
Bayram Tayyip Yaslıca: Bütün teknik detaylardan, şairlikten, şairanelikten sıyrılarak konuşalım bunu: İktidarın gücünü bacaklarının arasında bir sızıntı gibi hissedenler, araziler sayesinde kamulaşan insanlar, kalın yüzükler takarak kadınlara tanrıyı pazarlayan adamlar, yüreğini üstünde bir çiçek gibi taşıyanlar, ihale usûllerini insanî usûllerden daha iyi bilenler şiir yazamaz. Onların yazdıkları eli kasıklarında dolaşan bir ergenin iştahlı iç çekişlerinden farklı bir şey değildir. Şairanelik özellikle şiirin olmadığı bir cazibe alanıdır. ‘’içini görmez sarayın/vasfeder duvarını.’’
Zeynep Yıldırım: Kendinizi anlattığınız bir mısranız var mı?
Bayram Tayyip Yaslıca: ‘’bir makasın yankısına karşı zar atıyorum’’
Zeynep Yıldırım: Bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz. Nice kitaplara!