Yazın hayatına tiyatro eserleriyle başlayan yazar Adalet Ağaoğlu, takvim 70’li yılları gösterdiğinde sanatını romanla devam ettirmiştir. İncelediğimiz Yazsonu adlı roman Adalet Ağaoğlu’nun dördüncü romanı olmakla birlikte, “an”ı yakaladığı romandır diyebiliriz. Dönemin toplumsal atmosferinin içinde yaşayan aydınların ve yarı aydınların, kent soyluların toplumdan kaçış ve yalnızlık macerasını konu edinir.
Bununla birlikte eser, diğer bir açıdan tezatlıkların romanıdır. Bir tarafta Çehov’dan söz edilip alıntılar yapılırken diğer yandan Guy De Maupassant söz konusu olabilmektedir. Tezatlıklar bununla bitmez: Geçmiş-gelecek, intikam-çaresizlik, teşhircilik-saklama hatta kara ile deniz arasında bile bir zıtlıklar sunulmuştur. Romanın başkişisi Nevin, bir taraftan arzularını düşünürken diğer taraftan cinsel konularda korkular yaşamaktadır.
Adalet Ağaoğlu çağdaş ve postmodern bir romanda olması gereken iki yazarlı farklı anlatım türlerine sahip, kronolojik anlatının tamamen tersi olan bu romana mitolojiden ve eski çağ uygarlıklarından kesitler koyarak 50’li yıllarda denizle tanışan Anadolu insanının trajedisini anlatmaktadır.
Bu romanda karışık bir olay örgüsü mevcuttur. Yazar Tanzimat dönemi romancıları gibi olaya müdahale etmekte, roman içindeki ilişkisiz geçişler okuru birkaç sayfa öncesini tekrar okumaya yöneltmektedir. Bu yapıt bir iç-romanın macerasıdır aynı zamanda. Yazarın gözlemlerini, düşündüklerini not defterine yazması bize eserin oluşumuna dair bilgiler vermektedir.
Bireyin kent hayatı, ekonomik koşullar ve dönemin siyasi atmosferi arasında sıkışıp kalması ve buna bağlı olarak bir kaçış serüvenin başlaması romanda başarıyla işlenmiştir. Ancak bu kaçış bireyleri küçük bir kumsala kadar sürüklemiştir. Hatta Nevin ölümüne kadar kaçmıştır. Bu bağlamda koy ve kumsal, kayalar ve deniz arasına sıkışmış görünümü ile özgürlüğün simgesidir.
Sonuç itibariyle Adalet Ağaoğlu’nun üzerinde yeterince çalışma yapılmamış olan bu romanı barındırdığı soru işaretleriyle daha yoğun incelenmeye ihtiyacı vardır.
Yazsonu Romanında Postmodernizmin İzleri
Postmodernizmde Yazsonu romanında olduğu gibi geçmiş ve gelecek yoktur. Anı yaşama felsefesi mevcuttur. Zaten Adalet Ağaoğlu da “an”ın romanını yazmak istemektedir. Nitekim bu romanla birlikte yazmıştır da. Bu eserde tek bir anlatı türü yoktur: şiir ve düzyazı karışmış bir biçimdedir. Postmodernizm tekçiliği reddeder. Bununla birlikte tek bir anlatıcı da yoktur: Yazar ve Nevin farklı iki anlatıcıdır. Postmodernizm, topluluk üyesi olmaya karşı kendi bireyselliğini savunur. Toplumdan darbe yemiş insanlar kaçış içerisindedir Ağaoğlu’nda. Postmodernizm geriye dönüşlerle geçmişle hesaplaşır. Romanımızda da birçok geriye dönüş örneği vardır: Belirli, kesin bir son peşinde değilim. Her şey gibi, ortasında bir süre yaşadığım bu doğa parçası için de belirgin bir son arayamazdım.(sayfa-17)
Eserde yer alan karakterler, karakterlerin olay örgüsündeki yeri ve tahlilleri ise şu şekildedir:
YAZAR
Yazsonunda güney kıyılarındaki bir motele dinlenme amacıyla gelmiştir. Her şeyi ardında bırakma çabası içindedir ancak roman taslağı onunla birlikte gelmiştir. Taslağın ismi “Çınar Yaprağı”dır. Fakat orada gördüğü harap kulübe ve zihninde canlanan olaylar bu taslağı işgal etmiştir. Bu taslak kahramanın Nevin olduğu esere dönüşecektir. Kendisinden söz etmemiştir.
NEVİN
Romanın ana karakteridir. Yazar romanın ortalarına kadar Nevin’den “o kadın” olarak söz etmiştir. “Nevin” ismi ilk defa sayfa 73’te geçmiştir. Nevin hakkında fiziksel görünüm açsından fazla söz edilmemiştir. Sadece şu özellikleri söz konusu olmuştur: Sırt çizgisi derin, yaşı belirsiz, ince, kadınlığı çarpıcı değil. Çevirmenlik ve gazetecilik yapmaktadır, ayrıca ders vermektedir. Bu derslerin ayrıntısı yoktur. İki buçuk- üç yıl önce oğlu Güney’i kaybetmiştir. Aynı dönemde eşi Hasan’dan ayrılmıştır. Doğan ile gizli bir ilişkileri vardır. Bunu özellikle Meriç’ten saklama çabası içindedirler. Kendisini diğer insanlardan ayrı tutmaktadır. Kendisinde bir aydın kibirliliği mevcuttur. Hatice’yi ve Yusuf’u kendi hayatından uzak tutma çabası içindedir. En yakın dostları arasında bile kendisini yabancı hissetmekte ve onlara, onların dışından bakma çabası içindedir. Kaçış süreci içinde anılarını bıraktığı kıyı kulübesine dinlenmeye gelmiş ve eski kocasını, kardeşini ve birkaç dostunu da buraya davet etmiştir. Oğlunun ölümü ve toplumsal çalkantılarla yıpranan ruhunu iyileştirme beklentisi vardır. 1961 Anayasasının getirmiş olduğu özgürlükçü ortama büyük bir özlem duymaktadır.
Nevin taşralı halka ve alt tabakadan insanlara aşağılayıcı hatta tiksinen bir bakış açısı ile bakmaktadır. Ancak bazen derinlerinden gelen bir şefkat ve acıma duygusu bu tiksinme duygusunu zorlamakta ama bastıramamaktadır. İnsanlardan saklanma çabası içindedir. Yaz sonunda gelecek ilk yağmurları adeta hayatının sonu gibi anlatmıştır. Ölümü bekleyen bir ruh hali içindedir. Bu geç kalmış tatil Nevin’in yakın çevresi ile vedalaşması niteliğinde olmuştur.
Yazarın, Guy De Maupassant’ın hikâyelerinden Vendetta (Bir Korsika İntikamı) isimli hikâyesindeki Dul Saverini karakteri ile Nevin arasında bir bağlantı kurması Nevin’in oğlunu öldüren kişiden intikam almak istiyor olabileceğini de akıllara getirmektedir. Bu ismi geçen hikâye ve yine diğer bir hikâye olan Çehov’un “Üç Kız Kardeş” isimli yapıtı Nevin’in geçmiş-gelecek, intikam- çaresizlik ikilemleri arasında sıkıştığı düşüncesini güçlendirmektedir. Zaten türleri açısından hikâyelere bakıldığında onların da kendi içinde bir tezat oluşturduğu aşikârdır. Roman da olaylar ve durumlar arasında sıkışmıştır.
sayfa-225
“…Size Nevin’i anlatıyorum. Onun doğurduğuna bile sahip çıkamamış acılı geçmişini, ötekilerin bir türlü mutluluğu bulamamış yaşamlarını, bütün bunların sonunda, küçük bir tekneye sığınırcasına sığındıkları bu kıyıları anlatıyorum…”
YUSUF
Yusuf hem yazarın kaldığı motelde hem de 5-6 yıl önceki motel inşaatı döneminde yer alan bir karakterdir. İki farklı tasviri vardır:
Yusuf: 10-12 yaşlarında bekçinin oğlu. Çiçekleri sulamakla bir de gelip gidenlerin arabalarını yıkamakla yükümlü. Genellikle eski bir yazı makinesiyle haşır neşir. Adeta kendi kendine daktilo dersi vermekte, çevresine ilgisiz.
Yusuf: 5-6 yaşlarındadır. Annesi Hatice’dir ancak Kadir’in oğlu değildir; Hatice’nin eski kocasından olan çocuğudur. Başkarakter Nevin’in gözünde bazen şirinleşirken bazen de onu sürekli gözetleyen bir canavara dönüşmektedir. Nevin’i belirginleştiren tali karakterlerin başında gelmektedir. Meraklı tavrı Nevin’i yanıltıp sonunu getirecektir. Annesi ile bir süre cezaevinde de bulunmuştur. Daktiloya ayrı bir merakı vardır. Sürekli suçlanıyormuşçasına bir şeyleri inkâr etmektedir. Toplumun çocuk üzerinde suçlamalara dayalı bir baskı oluşturduğu düşüncesi de Yusuf karakterinden hareketle savunulabilir.
HASAN
Kendisi Nevin’in eski kocasıdır. Nevin’e göre fazla soğukkanlıdır. Fiziksel özelliklerinden söz edilmemiştir. Kendisi elektrik ile ilgili bir memuriyette çalışmaktadır.
En dikkat çekici özelliği oğlunun ölümünden önce başlayıp, onun ölümü ile daha da şiddetlenen cinsel güçsüzlüğüdür. Ancak Hasan bu eksikliğini çarpıtarak kendisini güçlü ve daha erkeksi gösterme çabası içindedir. Playboy dergileri okumaktadır. Entelektüel kimlik adı altında cinsellik duygusunu tatmin etmektedir.
Hasan işinden atılmıştır ve bunun bunalımını da yaşamaktadır. Fuat ile arasında küçük bir sürtüşme vardır ancak bunu bu kısa tatil sırasında büyük oranda aşarlar. Hasan, Doğan ile Nevin arasındaki ilişkiden pek de rahatsız olmaz.
GÜNEY
Nevin’in oğludur. İki buçuk-üç yıl önce üniversitede eğitim görürken bir sokak arasında öldürülmüştür. Güney hakkında görsel açıdan pek bilgi yoktur ancak sarışın olduğu sezdirilmiştir. Nevin onun acısını hala çekmektedir. Bu tatilin bir sebebi de Güney’dir. Nevin, Güney’i adeta ilahlaştırmaktadır. O masumiyetin simgesi olarak gösterilmiştir.
Kadir’in eşidir. Bu ikinci evliliğidir. Kadir ile resmi nikâhı yoktur. Kadir hala ilk karısından boşanamamıştır. Bu sebeple Kadir ve Hatice bir süre hapis yatmışlardır. Hala nikâhsız oldukları için bir baskın korkusu yaşamaktadırlar.
Hatice, Nevin’in hayatına girme çabası içindedir. Ancak Nevin bu konuda çok katıdır. Hatice bu katılığı söylentilerden ve dedikodulardan faydalanarak oluşturduğu korku unsuru ile kırmaya çalışmakta; bunu bir intikam havası içinde yapmaktadır. Nevin’i ön plana çıkaran tali karakterlerden biri de Hatice’dir.
Hatice’nin öyle büyük hayalleri yoktur. Kısa vadeli düşünür. En büyük hayalleri üzerine yapılacak bir tapu ile takılacak altın dişlerdir. Kadir ile Hatice taşralı insanları temsil etmektedirler. Nevin, onları bu sahile bir türlü yakıştıramamaktadır. Onlara yüksekten bakmaktadır. Büyük olasılıkla kullandıkları kaçak su dolayısıyla kendilerini Nevin’e karşı suçlu hissetmektedirler. Bundan dolayı Nevin’e hizmet etme çabası içindedirler. Ya da başka bir bakış açısı ile gelmiş oldukları sosyal tabaka dolayısıyla kendilerini hizmet etmeye mecbur hissediyor olabilirler.
KADİR
Kadir, geceleri otel inşaatı için bekçilik yapmaktadır. Gündüz ise yine aynı inşaatta çalışmaktadır. Kısacası Kadir adeta uyumamaktadır. Eski karısının baskın yapıp onları tekrar hapse attırması en büyük korkusudur. Koruyucu ve eve bakan bir baba tutumu söz konusudur. Her şeyle mücadele edip, her şeye iyi kötü çare bulmaktadır:
Sayfa-87:
“… Kadir: Yüzü, kızıl toprak rengi, Aydın zeybekleri örneği giyinmiş bir adamdı. Başına tepesi püsküllü bir yün bere, boynunda kocaman çürük vişne rengi bir atkı vardı. Dört köşe, kara kaşlar küt kesilmiş bıyıklar. İnsanı için için güldürürken aynı anda derlenip toparlanmaya çağıran bir görünümdeydi. Biraz da, ömürleri yıllar süren ulu çınarları andırıyordu. Oysa Kadir, iri, uzun, yıllarca yaşamış biri değildir. Giyimi, kuşamıyla üstüne bir heybetlilik sürünmeye çalışmış olsa da, bodura yakın, kısa, zayıfa yakın da tıknaz bir adamdı. Yaşı ise, taş çatlasa otuz beşten yukarı değil…”
MEMET
Memet, Güney’in okuldan arkadaşıdır. Daha çok gençtir. Eğitimine Stockholm’de devam etmektedir. Oysa daha önce Roma’da okumak istemektedir. Fakat kararını değiştirdiği anlaşılmaktadır. Eğitimini sanat sosyolojisi üzerine almaktadır. Nevin, annesi yaşında olmasına rağmen Memet ona ismi ile hitap etmektedir. Bu da aydın kimliğin bir getirisidir.
Memet, Nevin’e bazen ismi ile hitap etmekte; bazen de “efendim” şeklinde hitap etmektedir. Ancak bir gün nasıl hitap edeceğini şaşırarak “Nevim” şeklinde seslenmiştir. Bu olaydan sonra herkes Nevin’e, “Nevim” şeklinde hitap etmiştir.
Ayrıca “ailen nasıl?” diye sorulan bir soruya “bilmiyorum” diyerek verdiği cevap onun ailesi yaşadığı problemi yansıtmaktadır.
FUAT
Nevin’in kardeşidir.35 yaşındadır. Şakalardan pek hoşlanmaz. Bu durum onun hassas olduğu bir yöndür. Entelektüel açıdan Nevin ve Hasan’dan daha düşük seviyede olduğunu düşünmekte ve bu durumu onlara da ifade etmektedir. Ankara’da yaşadığı anlaşılmaktadır.
Çalıştığı işlerde hep başarısız olmuştur. Çevirmenlik, memuriyet ve gazetecilik yapmıştır. Son olarak dişçi koltuğu imal etmeye çalışmış ancak bu işte de başarısız olmuştur. Fuat, Hasan ile Nevin’in evlilikleri döneminde, Nevin’i Hasan’dan kıskanmaktadır. Ancak bu kıskançlık evliliğin sona ermesi ile son bulmuştur. Fuat kendini işe yaramaz hissetmektedir. Her işte başarısız olmuştur. Onun da bu kısa tatile ve Nevin’e çok ihtiyacı vardır.Telefonda Nevin’e “Yaşamaktan bıktım Nevin.”(S.77) demiştir.Tutmuş olduğu dev bir balık onda bir şeyleri başarma duygusu uyandırmak için bile büyük etki yaratmıştır. Bu bir şeyleri başarmaya çalışma açısından yazarın diğer bir kitabı olan “Fikrimin İnce Gülü” romanındaki “Bayram” karakteri ile arasındaki benzerlik dikkat çekmektedir.
DOĞAN
Nevin’in sevgilisi ve dostudur. Bu ilişkiden Doğan’ın nişanlısı Meriç’in haberi yoktur. Doğan’ın felçli bir babası vardır ve ona bakmak zorundadır. Ayrıca kendisinin gazetecilik yaptığı bilinmektedir. Kendisinin ekonomik olarak pek de iyi bir durumda olmadığı sezdirilmiştir. Bu kısa tatile bile gelmekte zorluk çekmiştir.
Doğan, şair ruhlu bir kişidir. Romanda sıklıkla Doğan’ın şiirlerine yer verilmiştir. Kendisinin görsel bir tasviri bulunmamaktadır. Doğan’ın dikkat çeken bir diğer yönü Nevin ile yaşadıkları ilişkinin dostluk boyutudur. Doğan, Nevin’in yaşadığı sıkıntı ve zorlukları atlatmaya çalıştığı zamanlarda hep yanında olmuştur. Nevin’in anlattıklarına kulak veren bir kişidir.
MERİÇ
Kendisi hakkındaki en net bilgi Doğan’ın nişanlısı olmasıdır. Görsel bir tasviri yoktur. Doğan’la ilişkiye girmekten çekinmektedir. Bunun sebebi dişlerinden bir tanesinin takma olması ve olmadık bir zamanda bu takma dişin yerinden çıkacağı korkusu yaşamasıdır. Bu problemi konusunda Nevin ile aralarında bazı konuşmalar geçmiştir. Doğan gazetede mesaiye kaldığı zamanlarda Doğan’ın babası ile ilgilenmektedir.
OSMAN VE ŞADIMAN
Hatice ve Kadir’in küçük çocuklarıdır. Hatice onları bazen Nevin’in evine getirmektedir ama bu çocuklar Nevin’in evini kirletmektedirler. Nevin’in verdiği bisküvileri yerlere atmaktadırlar.
Şadıman, toprak yemektedir ancak annesi Hatice bu durumu umursamamaktadır.
SAYHA
Sıfır numara tıraş edilmiş başı, boğazından gırtlaklanıyormuşçasına çıkan bir sesi vardır. Ürkütücü bir görünüme sahiptir. Kitabın neredeyse sonuna kadar kendisinden aksak genç olarak bahsedilmiştir. Deniz kenarındayken, yukarıdaki kayalardan atılan bir dinamit sonucu bacağı kopmuştur. Bu içine kapanık durumu, farklı görünümü, Nevin’in ölümüne sebep olması ve cinsellik psikolojisi Yusuf Atılgan’ın Anayurt Oteli isimli eserindeki “Zebercet” karakterini akıllara getirmektedir.
AYLA VE SAFFET
Geçmişte bir süre kulübede Hasan ve Nevin’in konuğu olarak tatil yapmışlardır. Daha çok birbirlerine karşı tavırlarından söz edilmiştir. Ayla, Saffet’e çok kaba davranmaktadır.
NURAN
Sahilde cesedi bulunmuş bir genç kızdır. Kendisine tecavüz edildiği söylenmektedir. Nuran’a tecavüz eden kişiler bir “tip” olarak anlatılmışlardır. Nuran üzerinden de cinsellik ve saldırganlık vurgusu yapılmıştır. Nuran’a tecavüz edenlerin sosyo-kültürel durumları anlatımlarla somutlaştırılmaya çalışılmıştır.
Oğuz Bey: Otel inşaatının sahibidir. Kulübeyi satın almak için Nevin ile konuşmuş ancak Nevin evi satmak istememiştir.
Kumsal ve Koy
Nevin’in kendisini özgür hissettiği tek mekândır. Bu sebeple özgürlüğü simgelemektedir. Bu kumsal, deniz ve kayalar arasında sıkışmıştır. Nevin ve misafirleri de hayatta bir sıkışmışlık hissi içindedirler. Nevin, önce şehirden kulübeye kaçmıştır. Ancak kulübede de aradığı huzuru bulamamıştır. Çünkü sürekli izlenmektedir. Ama bu daracık koyda ona kimse ulaşamamaktadır. Sadece burada özgürdür.
Playboy dergisi ve lekeli elbiseler:
Bu söz konusu eşyalar cinselliği yansıtmak için kullanılmış figürlerdir. Nevin bir taraftan Hasan’ın yaşamış olduğu problemler sebebiyle ondan ayrılmışken diğer taraftan bu eşyalara yapılanlar onu ürkütmüştür. Nevin bir taraftan kendisini teşhir ederken diğer taraftan dergiye ve elbiselere yapılanlar onu düşündürmektedir. Nevin’in bu ikilemi de kitabın tezatlıklar üzerine ne kadar yoğunlaşmış olduğunun bir kanıtıdır.
Çınar ağacı ve zakkum:
Kulübenin çevresindeki çınar ağaçları otel inşaatı sebebiyle kesilmiş ve yerini zakkumlar almıştır. Bu durum kıyıları işgal eden zengin otel sahiplerine ve kapitalist anlayışa bir eleştiri olarak ele alınabilir. Bunun dışında, çınar ağacı derin kökleri olan ve aileyi simgeleyen bir ağaç olarak da düşünülür. Bu sebeple çınar ağacının yerini zakkumların alması Nevin’in dağılan ailesini akıllara getirmektedir.
“Öcü, intikamı, kötülüğü ve çirkini temsil eder zakkum. Zakkum ağacı ateşte, terörde, anarşide açar. (Sezai Karakoç)” Nitekim Ağaoğlu romanda “Zakkumlardan uzak durun” der.
Çeşme
Çeşme antik yapıları anımsatmaktadır. Bu sebeple geçmişe duyulan özlemleri simgeleyen bir figür olarak kullanılmış olabilir. Ancak çeşme etrafındaki bataklıklar da ironik olarak dikkat çekicidir.
Tüm bunların yanında eserde birçok mitolojik unsur da kullanılmış; bu mitolojik unsurlara da yazar tarafından tematik misyonlar yüklenmiştir.