“Fazla Uzaklaşmış Olamam” adlandırması kök ve yabancılık kavramlarını düşündüren kavramlar… İnsanın ne gittiği yere benzeyebildiği ne de köklerinde sapasağlam durabildiği bir dünya artık yok. Aidiyet duygusunu yitiren bireyin asıl çürümeye başladığı noktayı imgeliyor kitabında. Köklerinde kalmanın çaresizliğiyle yabancı olmanın sitemi arasında ruhunu şiire törpülüyor Eşref Yener:
“(…)eğimli bir gül ile yanlış bozkırlar arasında
insan
rahatsız bir taşın ensesi değilse nedir ki(…)(s.11)”
“(…)ucuz yollu geliyorsun ya borçlarımız için
daha daha karanfil”(s.34)
1992 doğumlu şairimiz terk edilen yaşantıları bir süre sonra kabullenmeyi deniyor. Bu sefer yeni tanımlamalara girişiyor kapalı çevreye dair. Yerleşik hayata geçen insanoğlunun serüvenini hatırlatsa da onun penceresi bambaşka bir yalnızlığa açılıyor. Bu yeni hayatı benimseyemediği gibi insanın “dünya”ya sunî kalan mizacını da sindiremiyor. Gerek yaşanılırlığını yitiren hayat gerek gaddarlığını görmezden gelen günümüzün ikiyüzlü dünyası daha yıkıcı dizelere taşıyor Eşref Yener şiirini:
“(…)çürük diye adımı fırlatıyorum
Kendimi ben, çekincesizce üremeye yok etmek istiyorum(…)(s.37)
“Doğru”nun tarifini yitirmekten geçip üst üste delilikler denemeye başlıyor dizelerinde. Mekân tasavvurunu yokluktan yana kullanarak yoksulluk majlarını ince bir perdenin; kör, sarı bir ışığın ardından şiire fısıldıyor. Bu perdenin ardında yolunu kaybetmenin şiirini nefes almadan kapımıza yığıyor Eşref Yener. Var olamamanın yorgunluğunu duyumsuyoruz dizelerde. Birden ünlemlerle kırıyoruz bu kuşatılmışlık duygusunu şiirde:
“(…)kaçınılmaz ve yavaş
doğmaya sendeleyerek çukurunu bulan ağrıda
bam bam bam
ya da çıtt(…)”(s.58)
Ve ardından yine ikinci yeni üslûbunda dizeler yetişiyor şiirin naif gemisini yelkenlemeye:
“(…)belkisi yok kimse konuşmadı o gün
tamamlanmış bir uçurumun başında(…)”(s.60)
*Yener, Eşref, Fazla Uzaklaşmış Olamam, Hayal Yayınları, İstanbul, Mart 2018
Beytullah Kılıç