Sus Barbatus ile kalemine hayran kaldığım Faruk Duman’ın ismini şu sıralar, ilginç kapağıyla vitrinleri süsleyen Sus Barbatus! 2 ile sıklıkla duymaktayız. Bol ödüllü yazarımız, Av Dönüşleri’yle 2000 Sait Faik Hikâye Armağanı’nı, Keder Atlısı’yla 2004 Haldun Taner Öykü Ödülü’nü, Adasız Deniz’le 2011 Memet Fuat Deneme Ödülü’nü, İncir Tarihi’yle de 2011 Yunus Nadi Roman Ödülü’nü, Sus Barbatus ile 2019 Cevdet Kudret roman ödülünü kazanmıştır.
2014 yılında Dünya Kitap Ödülü ve Necati Cumalı Edebiyat Ödülü alan ve Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan, Köpekler İçin Gece Müziği, belgesel tadında doğayla bütünleştiğimiz bir roman. Köpekler İçin Gece Müziği, masal diyarlarının karanlık, gizemli mekânı bir ormanda geçmekte ve bu romanda orman, adeta başkahraman olarak okuyucunun karşısına çıkmaktadır.
Karanlığın, kasvetin, kol gezdiği bu ormanda, çetin doğa şartlarıyla tabiat ana adeta dile gelmiştir. Hayvanların ve bitkilerin betimlemeleri o kadar muazzam verilmiştir ki Köpekler İçin Gece Müziği’nde yazar anlatımıyla adeta bize pastoral bir senfoni dinletmektedir. Anlatımlarında tabiatın sesi olan Duman, masal ve efsane gibi halk anlatılarını da eserlerinde harmanlamayı seven ve bunu bilinçli tercih eden bir yazarımız. Bu eserde de Anadolu’nun saf insanını temsil eden Deli Fahri’yi Hızır Aleyhisselam’ın bir gün gelip yanına alacağının hikâyesini dinleriz Kara Zühre’den. Kara Zühre de anlattığı bu hikâyelere inanıp Hızır sayesinde kurtulacağını hayal eder durur. Eserde yaralı Tarık’a, AVCIATMAYCA’ya, Murat’a bakarken şaman ana gibidir bu karakterimiz. Kültürümüzde masal anlatılarında kadın anlatıcılarının önemli bir yeri vardır. Kara Zühre, bu yönüyle benim en sevdiğim karakter oldu anlatısı, hikâyesinin etkileyiciliği ve gerçekçiliğiyle.
Sus Barbatus’ta kar betimlemeleriyle bizi mest eden yazar, bu sefer yağmurun sesini dinletir bize ve okuyucuyu o yağmurla iliklerine kadar ıslatır. Öyle sağanak bir yağmurdur ki bu, hayvanların ve bitkilerin masum olduğu ormanda, insanları korkutur ve onları çamura kana bulamak için gökten ölüm gibi yağar, yutar her şeyi. “HAYATTA İNSANDAN DAHA KORKUNÇ BİR ŞEY YOKTUR VE DE OLAMAZ” diyen anlatıcımıza göre yağmur kirli insanı daha da kire bular. Tabiatın bir parçası olan insanoğlunun ondan kopuşu, ona ayak uyduramayışı, ormanda kaza yapan ve mahsur kalan şehir insanını temsil eden Tarık ve Filiz ile verilir. Gerçi Filiz, yaşadığı ortama daha kolay adapte olan iyi niyetli bir kadın olarak verilmiştir. AVCIATMACA dediğimiz karakter de acımasız insanoğlunu temsil etmektedir.
Eserin ismiyle konusunun esin kaynağını Faruk Duman şöyle anlatıyor Gamze Akdemir’le yaptığı bir röportajında:
Gece müziği de öyle acı bir ses! Evet. Avcıatmaca, küçük bir çocuk olan Murat’a işkence eder, çocuk bağırır, sürekli aç bırakılmış ve dayak yemiş köpekler de o sesten beslenir. O ses onlar için et gibidir, yani o sesleri duyduklarında birisi ölecek ve biz de onu yiyeceğiz diye beklerler. O sesler onlara bir süre sonra bir müzik gibi gelmeye başlar. Biraz kaba olabilir ama kitabın adı oradan çıktı.”
Eseri farklı kılan bir yönü de bazı karakterlerin isimlerinin ve özellikle vurgulanılmak istenilen cümlelerin büyük harflerle yazılması. Kötü karakter “AVCIATMACA” kartala verilen “TİMSAH” ismi, Hızır’ın atını simgeleyen renginden mütevellit belli ki bu adı alan “KAHVE”, sadakatiyle AVCIATMACA’ya bağlı sakat bir köpek olan “AKÇATOPAL”- sanki başkarakterler gibi görünür. Ancak her karakter önemli bu eserde, hiç biri arka planda kalmamış. Adı büyük harflerle verilmeyen Murat, kötülüğe yani AVCIATMACA’ya karşı mücadelesiyle; Tarık, doğanın bir parçası olduğunu kabul etmeyip modern hayata kavuşma çabasıyla ve duygusuzluğuyla; Filiz, büyük şehrin keşmekeşliğinden sıyrılıp çevresindekileri fark edişiyle; AVCIATMACA’nın eşi Kara Zühre, anlattığı ve ümit bağladığı Hızır hikâyeleriyle de ön planda karakterler.
Doğanın, değil insanın vahşi oluşu, her şeyi yok edişini, yazar sembol ve imgelerle anlatmış. “KÖPEKLEŞMİŞ KÖPEK İŞKENCE EDENİ SEVER.” Köpeklerin dinlediği müzik de gecenin o acı sesidir. İnsanoğlu da adeta köpekleşmiştir. Kendine zulmedenin kölesi olmuş, acıyı kendine katık ve kader etmiştir. İnsanoğlu, modern dünyanın da kölesi olmuş, bir parçası olduğu doğadan kopmuştur. Balkonundaki bir yeşilliğin süsten öteye gidemediği bir anlayışla büyük şehrin çarkına ayak uydurarak hafta sonu kaçamaklarında soluk aldığı bir mekândan öteye gidememiştir doğa. Faruk Duman, modern zaman insanının doğadan kopuşunu, şiddetli bir yağmur eşliğinde günümüzde de gerçekten bir masal diyarı olan orman içinde vererek kısacık bir eserde aslında ne çok şey anlatmıştır. Kara Zühre gibi oturduğu yerden dinlediği masallarla kendini avutan ve Hızır tarafından kurtarılmayı bekleyen, her şeye boyun eğmiş insanlara bir sesleniş bu eser. Köpekler İçin Gece Müziği’nde Faruk Duman, büyülü anlatımıyla, tüm bu gerçekleri tabiat ananın dile geldiği bir pastoral senfoni ile okuyucusunun kulağına fısıldamakta.
Nesrin Çoruh yazdı: Faruk Duman’ın İncir Tarihi’ni Okuma Notları