Bir yılı daha geride bıraktık. Biraz meşakkatli oldu ama bıraktık. Ve yine her yanımız kitap listeleriyle doldu. Bunların birçoğunu edebiyat konusunda yetkin insanlar oluşturdu. Belki bir kısmı da reklam faaliyeti olarak ya da dostlar alışverişte görsün denilerek yazıldı.
Ben ise, Türkçe yazılmış edebiyat eserlerine diğer kitaplara nazaran daha çok önem veren herhangi bir okur olarak, sadece 2020 yılı içinde yayımlanmış, okumaktan keyif aldığım on kitabı seçerek bu furyaya mütevazı bir katkım olsun istedim.
1- Birgül Oğuz, İstasyon, Metis Yayınları
Evlere sıkıştığımız şu günlerde Birgül Oğuz’un evi; gelip geçici bir istasyon, kendini arayışın, kendine hareketin ve kendince bir yalnızlığın sabit noktası olarak resmettiği bir uzun ada hikâyesi okumak nefisti.
2- Cem Akaş, Zamanın En Kısa Hali, Can Yayınları
Aralarında belli bir zaman akışı olmayan maddeler halinde yazılmış bir roman. Birinde karakterimizin çocukluğundan bir anıyı okurken, diğerinde çocuğu ile bir anısını okuyabiliyoruz. Böyle madde madde bir kadının hayatı; annesiyle, çocuğuyla, sanat dünyasıyla, aşklarıyla ilişkileri üzerinden anlatılmış.
3- Serkan Türk, Ausgang, Yitik Ülke Yayınları
Ausgang, Almanca çıkış demekmiş, Serkan Türk’ün ilk romanı. Dünyanın kan, gözyaşı ve çokça hayret dolu ruhunun içinden çıkış yolu arayan bir metin. Daha önce şiirlerinden ve öykülerinden okumuştum kendisini. Bir roman yazmanın en çekici yanı, bence, farklı türleri bir potada eritebilme fırsatı. Yazar bunu iyi değerlendirmiş. Günlük de okuyoruz, hikâyeler de dinliyoruz, kendimizi şiirin ahengine de bırakıyoruz. Hüzünlü, sahici ve şiirsel bir metin.
Her kitabından Beckett okuyormuşum hazzı aldığım Ebru Ojen’den dünyanın buzuna yapışıp hayallerine uçamayan bir ailenin gerçeklikle hayal arasında dönüp duran ölümlü halleri. Sert, moral bozan ama ısrarla kendini okutan bir kitap.
5- Şükran Yiğit, Burası Radyo Şarampol, İletişim Yayınları
80 darbesinin vuku bulduğu bir dönemde, o yokluk ve siyasi çekişmelerin içinde, Antalya’da yaşamaya çalışan çocukların, gençlerin, yetişkinlerin hallerini gencecik Filiz’in gözünden seyretmeye başladığımız, onun yaşı ilerledikçe gelişen havsalasıyla da yaşananları daha net kavradığımız ama en çok da kendimizi müzikle gelen hayalin akışına bıraktığımız nefis bir roman.
Ayrıca kitabın sonuna bir “soundtrack” de eklenmiş. Okudukça dinlemelik, dinledikçe okumalık.
İki parmağını kaybetmiş bir saksafon virtüözü ile Sultan 2. Mahmut’un soyundan gelen bir felsefe profesörünün hayatı, hayatta kaybettikleri ve kazandıkları vesilesiyle bir araya gelir. Sonrası, Beckett’ın da başköşede yer edindiği, edebiyatın felsefeye, müziğin polisiyeye, Cenevre’nin İstanbul’a, tarihin makûs talihe göz kırptığı nefis bir roman olarak akmaya başlar.
7- Kerem Işık, Dünyanın Güçlü Tarafı, Yapı Kredi Yayınları
İnsanı kazıyıp ruha erişebilir miyiz? Modern ya da tarihi, her eser insanın bir parçasıdır dersek, Arkeolog Aylin İzmir’de tarihi eşelerken, Gazeteci Yunus fotoğraflara hayat veriyor. Kerem Işık’sa birçok karaktere ev sahipliği yapan romanında bu karakterlerin ruhlarındaki yaraları felsefeyle, psikolojiyle yamalıyor. Abartısız, “iyi öykücülerden iyi romancılar çıkıyor”un kanıtı Dünyanın Güçlü Tarafı’dır diyebilirim.
8- Kadir Daniş, Yeryüzü Blues, Ketebe Yayınları
Yeryüzünün bin bir pislikli masallarını dünyanın sıradan bir ailesinde var olan bir çocuğun, Mustafa Cem’in üzerinden anlatan bir acı romanı. Aile içi iktidar, şiddet, kabullenilmiş roller ve tutunamama hali etkileyici bir üslupla anlatılmış.
9- Afşin Kum, Kübra, April Yayıncılık
Bir atölye kalfasından, önder yaratan bir yapay zekânın romanı. İyi fikir, sıkı kurgu. Şimdi kıymeti bilinmese de ileride Türk Edebiyatı’nın en iyi bilimkurgu eserleri arasında gösterilebilir bir roman.
10- Fuat Sevimay, Benden’iz James Joyce, İthaki Yayınları
Dublin’in asi delikanlısı James abimiz, Ulysses’ini okumadan sergileyenlerin havasından mezarında ters dönüp gözünü İstanbul’da açar gibi olur ama tam açamaz. Çünkü zaman Gezi Direnişi zamanıdır, ortalık biber gazı sisine bürünmüştür. Ama yine de Çevirmen ve türlü hayta eşliğinde İstanbul’un altını üstüne getirir. İş bu yolculuk esnasında Ulysses’inden Finnegan’ına, Dublinliler’inden Sanatçı’sına Jeymis abimizin kitaplarını yazarla beraber incelemiş olur, “lan bi daha mı okusam” hevesine kapılırız. Ki, bana göre 2020’nin edebiyatımızdaki en büyük olayı bu roman olabilir.