Ali Smith’in Sonbahar adlı romanından sonra yine Kafka Kitap etiketiyle basılan çeviri romanı Kış’ta da Sonbahar’da olduğu gibi yazarın özgün dilsel kullanımlarını görebilmekteyiz. Dar bir insan çevresinde geçen ve hareketli olaylar bağı yerine düşünsel yönün daha öne çıktığı kitapta kullanılan dil okuyucuya şiirsel bir alımlama sunabilecek düzeyde iyi işlenmiştir.
Kar imgesini etkileyici bir şekilde anlatan yazarın anlatmakta başarılı olduğu şey sadece bu değildir. Yakın dönemdeki Trump yönetimini dahi kurgusuna katan yazarın romanı gerçeklikle sıkı bir ilişki içindedir ve bunu romanın tamamına yaymıştır. Mülteciler, kimyasal silahlar, savaşlar, ölümler, politikalar gibi insana dair tümlükleri kurgusunda başarılı bir şekilde yerleştiren Smith, Sonbahar kitabındaki dilsel ve biçemsel yönü bu kitabına da başarılı bir şekilde yansıtabilmiş ve kendine ait bir yazma kimliği yaratabilmiştir.
Romanın bir toplumsal ve bireysel eleştiri ekseninde ele alabiliriz.
Smith, özellikle muktedirlerin ve politikacıların kirliliğini yansıtır, kurguya yansıyan kısmıyla bunu tarihsel olay ve olgulara gönderme yaparak yaratmaktadır. Yoksul ülkeler açlıkla mücadele ederken güçlü ülkelerin insanlığa katkı olmayan ve salt kibirden kaynaklı olan harcamaları yazarın dert edindiği konular ve bunlar kurguya yansıtılmış yazar tarafndan açıkça tavır konulmuştur.
Gezegenin karşıya karşıya olduğu –özellikle plastik sorununu- tüm kitap boyunca sürdüren yazar bunu sert bir manifesto alımlaması yaratacak şekilde dile getirmiştir. Bu manifestonun farkı ise kurgu dilinin esnekliği ve dilsel bağlamın derinliğinden ötürü bildiri tarzı bir metinden ayrışmıştır. Dünya’ya dönük iklimsel, kültürel, toplumsal ve insan hakları yönünden dayatılan yıpratıcı ve dayatmacılığa karşı okura derin fikirler sunacak romanın tarihsel arka plana dayanması ve bu dayanmanın salt Avrupa kıtası ya da Batı toplumları değil Ortadoğu ile benzer sorunları yaşayan coğrafyaları da işlemesi, okur açısından olumlu karşılanacak ve okur yelpazesini genişletecek bir yön barındırmaktadır.
Romanın Türkçede dilsel olarak bu kadar başarılı olmasını sağlayan en önemli yönlerden biri de çevirinin okurun metnin diline olan beğenisini arttıracak şekilde başarılı olmuş olmasıdır.
Sonbahar’ı olduğu gibi Kış’ı da çeviren Seda Çıngay Mellor’un Türkçe dilsel bağlam, kültürel kodlar ve anlamsal etkiyi nasıl uyandırmayı bilen yönü dilin kurguyu olabilecek en üst noktada yapılmasına sağlamıştır.
Roman, kent dokusunu, silinip giden kentsel yapıları, bu yapılarla özdeşleşen sanatsal kimlikleri –özellikle müziği- içine alan bir yapıyı, barındırdığı diğer yapıların yanına yerleştirerek romanın derin, katmanlı ve geniş bir düzleme yayılmasını sağlamıştır. Bu yönüyle Smith’in Kış romanı için sanatsal da denilebilir.
İngiliz toplumunun yapısını derinlikli bir şekilde okuyan okuyucu, bunları okuma sürecinin kendisine olan katkısı olarak algılayabilir çünkü her romanda bunu görme olanağına sahip değildir. Kurgusal metinleri kimi kez sadece birbiriyle ilintili olaylar dizisi olarak okuyup zihninde kalıcı bir yapı tutmadan o romanı geride bırakır ama Kış’ta bunun tersini görmekteyiz ve roman salt yazının merak edilen olaylar serisini değil bu seri anlatılırken kurguya eşlik eden diğer yönleri de okuyabilmektedir.