Öyküler, belki de kısa oluşlarına tezat şekilde yoğun bir içerikle karşımıza çıkarlar. Yalın karakter, mekân ve zaman birleşimleri bazen karşımıza o kadar vurucu etkilerle çıkar ki bizim edebiyata olan ilgimizin diri kalmasında payları –öykülerin- küçümsenemez. Meltem Dağcı’nın İthaki Yayınlarından çıkan Dünyanın Öteki Yüzü, bu minvalde bir öykü kitabı. On iki öyküden oluşan kitap birbirinden farklı ve alışılmadık kurgulamalara sahip.
Öykülerin birkaçında ağır basan yön kadın mücadelesi ve bunun metaforik anlatımı. Bu yönü baskın olarak en çok Damızlık Birliği öyküsünde görürüz. Öyküdeki anakarakter Wo, aile içinde başlattığı –baba figürüne- başkaldırıyı yeni gittiği yerde de devam eder ve kadının doğurganlığının bir zorunluluk olmadığını ve bunun erkeklerce de yapılması için mücadele eder. Sindirilmeye çalışmasına rağmen bu amacına ulaşır. Öykünün ana akışı ise ütopik bir içerikte: laboratuvarlar, cerrahi operasyonlar ve sancılı süreçler.
Damızlık Birliği öyküsünün temel yönlerden biri olan hayalî yaratım Kimlik Avcısı öyküsünde de kendini belli eder. Burada da kişilere salt yeni kimlik kartı verilmekle kalmaz, tüm kişilik de bununla değişir. Bu iki öyküde işlenilen yönler bilimkurgusal bir yön taşır ve bilindik öykü kalıplarının dışına çıkarak özgünlüğünü var eder.
Zehir öyküsü diğer öykülerden farklı olarak fantastik bir yöne sahip. İnce planlanmış olaylar silsilesi ile yaratılan içerikte içilen kirli su ardından korkutucu sahnelere gebedir ve öykü tarihin derinliklerden çıkmış bir destan rengine bürünür.
Şapeldeki Gölge, halk anlatısı tadında. Karabüyü veya buna eşdeğer inançların dokusuyla yazılan öykü de diğer öykülerin çoğunda olduğu gibi ana karakter yine kadındır ve başına gelenler yüzünde toplum dışına itilmeye çalışılır. Kadın –yine diğer öykülerde olduğu gibi- kendisine karşı gelenlere tek başına mücadele verir ve bu mücadele öykünün içerik olarak diri kalmasına katkı sunmuş.
Öyküdeki karakter ve mekanların bilindik olmayışları ve bunlara eklemlenen farklı kurgular, kitabın farklı bir yere konumlanmasını gerektiriyor. Tüm öykülerde kullanılan farklı isimler, gerçeklikten uzaklaştırılmış olaylar ve olayların gelişmesinde işe katılan yönler Meltem Dağcı’nın öyküleri yazarken ki esinlendiği arka plan için de ipucu niteliğinde: Toplumsal sorunlar, küresel kaoslar, bireysel ve toplumsal hak ihlalleri ve bunlara karşı verilen mücadeleler. Ve tüm bunlar yapılırken yazar, kurgunun gereği olan merak öğesini ve başarılı dili bir an olsun ikinci plana itmez.