Hovardanın tekiydi Seyfettin. Allah için söylüyorum, yaşamadığı hiçbir şey kalmadı bu dünyada. Nitekim, komşumuz Feriye ile evliliği boyunca çok kadın girdi hayatına. Çocuk yaşta evlendirildiğinden mi, aldatıldığından mı bilemiyorum kafa ilaçları alırdı her gece Feriye..
Seyfo ile Feriye zorlukla büyüttükleri üç oğlanı da kahrolası geçim derdinden gurbete göndermişlerdi. Malum, çiftçilikten başka yapacak bir şey yoktu bizim oralarda.
Kuraklık vurunca göçler aldı başını gitti..
Bizim Seyfo hovarda olsa da camiden çıkmadığından adı takunyalıya çıkmıştı. Hocanın dediğini dinler bildiğinden şaşmazdı. Elinde tespih, dilinde yağmur duasıyla. Bu arada çapkınlıklarıyla konu komşunun dilinden düşmezdi.
Bir keresinde evli bir kadınla basıldığını söyleyenler bile vardı aralarında.
Değer yargıları her şey gibi kuraktı.
Takunyalı barınamazdı başka türlü…
Memurdum, postanede… Gönderdiği mektupların hepsinden haberim vardı elbette ben Feriye’ye üzülürdüm.
Kuraktı Feriye’nin içi, toprak gibi… Kurutmuştu hergele…