Genelde bir kurmaca metin yazdığınızda etrafınızda sizi tanıyan, edebiyatla ortalama bir okur olarak haşır neşir olan insanlar, kurmacanızdaki karakterlerin gerçek olup olmadığını sorarlar. Bizzat hayatımın 9 yılını akademisyen olarak geçirdiğim Trabzon’da, üniversiteliler (özellikle üniversite öğrencileri, gençler) üzerine yazdığım “Gençlik Güzel Şey” adlı öykü kitabımla ilgili ben de buna benzer çok soru aldım. Zira öyküler bizzat yaşadığım yerde, bulunduğum çevrede, gittiğim mekanlarda geçiyor.
Elbette yarattığım her karakterde “gerçek hayattan” da esinlenme var. Ama bir karakteri yaratırken gerçek hayatta gördüğüm pek çok farklı kişinin özelliklerinden yararlanabiliyorum. Fakat ne olursa olsun bu “gerçek hayat.” Oysa edebiyatın gerçekliği daha başka. Necip Tosun’un belirttiği gibi “gerçek hayat” edebiyat için sadece malzemedir, onu edebiyatın gerçekliğine çevirecek olan yazarın dili, imgelemi, kurgusu ve üslubudur. Tabii arkadaşlarıma böyle ayrıntılı, “teorik” açıklama yapmıyorum genelde, gerçek hayattan esinlendiğimi ama hepsinin kurgu olduğunu söylüyorum. Hani dizilerin, filmlerin başında bazen yazar ya: Bu hikâyede geçen karakterlerin ve olayların gerçek hayatla bir ilgisi yoktur diye. Böylece risklerden de korurlar kendilerini. Ben de belki böylece Trabzon’da akademisyenlik yaptığım yıllardaki akademisyen arkadaşlarımın, öğrencilerimin tepkisinden böyle koruyorumdur kendimi, kim bilir.
Bu uzun girişten sonra, ilk öykümün, Sadık Abi ve Rektörün Tüneli, adlı öykümün hikâyesine geçeyim. Bu öykü fakültedeki bir güvenlik görevlisiyle, kadın bir öğrenci arasındaki tesadüflerle başlayan dostluğu ele alıyor. Okulun “saygın”, otoriter hocasının zorbalığıyla hem aralarındaki iletişim kesiliyor hem de bu olay feci bir sonun yaşanmasına neden oluyor.
Aslında öyküdeki Sadık abi adlı güvenlik görevlisi gibi bir karakter yazmaya daha üniversite öğrencisiyken karar vermiştim. Okulumuzdaki bir güvenlik görevlisini bir gün fakültenin arkasındaki kapıda, yalnız başına, bezgin bir halde gördüğümde canım çok sıkılmıştı ve bu konuda bir şey yazmak istemiştim. Güvenlik görevlisini hiç tanımıyordum, hiçbir zaman da tanımadım. Öyküdeki yarattığım Sadık abi karakteri bu anlamda tamamen kurgudur. Fakat o manzaraya şahit olmasaydım böyle bir öykü yazmak aklıma gelmezdi belki de. Öyküde Sadık abiyle arkadaş olan öğrenci ilk yazdığımda kadın değildi. (Kitaptaki pek çok öykümü defalarca değiştirdim, yeniden kurguladım, yeni karakterler yarattım, bazı karakterleri çıkardım) Daha sonra bir kadın öğrenciyle orta yaşın ilerisinde bir güvenlik görevlisi arasındaki dostluğu yazmak daha ilgi çekici geldi bana. Böyle bir dostluğun hem öyküdeki diğer karakterlerden, dışarıdan tepki alma ihtimali vardı, hem yazarken daha derine inmeyi gerektirecekti. Bu yüzden hem öykümün kurgusuna, hikâyesine artı katkı yapacak, hem de yazar olarak benim işimi zorlaştıracak ve dolayısıyla daha zevkli hale getirecekti. Son olarak bu dostluğu yaralayacak otoriter, zorba bir hoca figürü gerekiyordu. Böyle bir figürü hayal etmek benim için hiç zor olmadı, çünkü öğrenciyken de hocayken de böyle karakterlerle defalarca karşılaştım, karşılaşıyorum. (Gerçek hayatın yazar için yalnızca malzeme olduğu tespitini akıda tutarak)
Sadık abi ve Rektörün Tüneli öyküm aslında kitaptaki bütün derdimi bir öyküde anlatabilen bir öykü bence. Hiyerarşik kalıpların, zorbalığın, baskının değil, özgür düşüncenin ve karşılıklı iletişimin, diyaloğun yeri olduğunu düşünüyorum üniversitenin. Öğrenci olarak da, hoca olarak da buna tanık olduğum anlar da oldu üniversitede, aksini gördüklerim de. Öykülerim esas olarak bu temalara odaklanmaya çalışıyor. Fakat farklı karakterler, farklı deneyimler üzerinden. Neticede edebiyat toplumsal bir meseleyi anlatırken de bireyin iç dünyasını ıskalamamak, o toplumsal süreçlerin bireyler üzerinde ve onların ruhlarındaki yansımalarını görmek ve göstermek zorunda değil midir? Bir edebiyat yazarını bir toplum bilimciden ayıran temel noktalardan biri bu değil midir? Öykülerimi yazarken toplumbilimci kimliğimden faydalansam da o kimlikten sıyrılmak ve bir edebiyat yazarı gözüyle meseleleri değerlendirmek için elimden geleni yaptığımı rahatlıkla söyleyebilirim sanırım.
İnternet sitemizden en verimli şekilde faydalanabilmeniz ve kullanıcı deneyiminizi geliştirebilmek için Cookie kullanıyoruz. Cookie kullanılmasını tercih etmezseniz tarayıcınızın ayarlarından Cookie’leri silebilir ya da engelleyebilirsiniz. Gizlilik politikamızı okumak için buraya tıklayabilirsiniz.