“Ne kimseye kötü bir şey yap, ne de kötü bir söz söyle”
Homeros, Odysseia
M.S. 121. yılında yaşamış olan Stoacı Roma İmparatoru Marcus Aurelius’un eski Yunanca Koine diyalektiyle yazılmış olarak kaleme almış olduğu antik çağın en önemli eserlerinden biridir. İmparator Aurelius’un gösterişten uzak sade bir hayat düzenini kabul etmesiyle bir Stoacı olarak yaşadığı söyleniyor. Geçirdiği bir hastalık nedeniyle MS 17 Mart 180’de Sirmimum yakınlarında hayatını kaybetti.
Filozof imparatorun evren, doğa, akıl, ölüm, yaşam ve insan üzerine tuttuğu notlarıdır. On iki kitaptan oluşuyor. Bu kitapların her birinde İmparator Aurelius, kendine özgü Stoacı görüşlerini, felsefesini ve kendi kişisel gelişimini destekleyen düşüncelerini aktarıyor. Roma Stoası’nın en ünlü temsilcileri Romalı Genç Seneca, Epiktetos ve İmparator Marcus Aurelius’tur. Stoacılar felsefeyi yaşayan bir canlı olarak görürler. Mantık, bu canlıların kemiklerini ve sinirlerini, Fizik etli bölgelerini, ahlaksa ruhunu oluşturduğunu düşünürler. Bunlardan birisi olmadan diğerleri görevlerini yerine getiremez olduğunu belirtirler. İmparator Marcus’un dediği gibi, “ Sürekli felsefeye dön, onda huzur bulursun, onun sayesinde her yer sana katlanılır gelir.”
Bu notlar yazarının hem kendi kendine verdiği öğütleri içermekte hem de insanlığa bir ders niteliği taşımaktadır. Kitap aslında Aurelius’un kendiyle ilgili düşüncelerini unutmamak için aldığı notlardan ibarettir. Marcus Aurelius, mutluluğun ve gerçek bir yönetim kaynağının maddesel şeyler değil ‘erdemli olmak’ olduğunu savunan Stoacı filozof Epiktetos’un ahlak felsefesinin izinden giden, imparator vasfını yalnızca toplum yönetiminde değil, yaşamını ruhunu, bedenini yönetmekte kullanmış bir filozof hükümdardır. Roma’ya altın çağını yaşatan, bir imparatordur. Marcus Aurelius’un yaşadığı o dönemde, eserinin yazılmasından sonra Romalı hatiplerin pek çoğu ona “ philosophus” lakabını üzerine çok uygun olduğunu düşünmüşlerdir.
“…hayatın amacına giden, kendi yönettiği yoldan sapmaz, bu yolda lekesiz, barışçıl, gerektiğinde kolaylıkla her şeyinden feragat ederek, kimsenin zorlaması olmadan ilerler” demiştir.
İyilik, doğruluk, erdemlik, doğayla uyumlu yaşamak, öfkelenmemek, kontrollü olmak, vakti doğru kullanabilmek, kendine ve doğaya yararlı olabilmek, bulunduğu konumdan şikâyetçi olmamak, yaşamın önceliğini belirlemek, insanlığın varoluşu ile ilgili sorular ve daha birçok konu üzerinde durmuştur.
“Mesela hekimler ansızın ortaya çıkabilecek durumlar için daima çalışma alet ve donanımlarının yanlarında bulundurur; bu yüzden sen de tanrıları ve insanları anlayabilmek için bilgilerini hazır tut” diyerek okumanın, öğrenmenin önemini vurguluyor.
Epiktetos’ un dediği gibi, ” Bir cesedi sırtlanmış ufacık bir ruhsun sen” Nedir bu telaşın, koşturman, unutuşun ve kendinden kaçışın?
“Şimdiki zaman herkes için aynıdır, bu yüzden geçmiş zamanda aynıdır ve yitip giden sadece bir andır. Herhangi biri ne geçmişi ne de geleceği yitirmemiştir. Birinin sahip olmadığı şeyi, herhangi birisi nasıl söküp alabilir ondan? Bu yüzden şu iki şeyin unutulmaması gerekir: İlki, ezelden beri her şey aynıdır, hep aynı döngülerdir tekrarlanan ve hiçbiri farklı değildir; herhangi biri, yüz ya da iki yüzyılda, ya da sonsuzlukta hep aynı şeyleri görür. İkincisi, bir kişi çok uzun yaşasa da çok kısa yaşasa da aynı şeyi yitirir. Bu da şimdiki zamandır ve insan sadece bundan mahrum olabilir; nihayetinde insan yalnızca buna sahiptir ve hiç kimse sahip olmadığı şeyi yitiremez.” Yüzyıllar önce yaşamış olan Aurelius’un yazdıklarının hala geçerliliğini koruması dünyanın hala aynı yer olduğunun kanıtı değil mi? Zamanın kendini eskitmeden öylece durabilmesi, her şeyin bir tekrardan ibaret olduğunu göstermiyor mu?
İnsan yaşamı sınırlı, varlığı akışkandır, eğilimi belirsizdir, tüm bedeni çürümeye yatkındır, ruhu girdap gibidir, kaderi anlaşılmaz ve ünü muallaktır. Kısacası tüm beden bir nehir gibidir, ruh ise rüya ya da hülya gibidir: Hayat, Marcus’un dediği gibi, “savaşa ve bir yolcunun geçici konaklamasına benzer.”
Eskiçağ tarihine ait olan ama bu çağın ve gelecek çağlar içinde en önemli felsefi metinlerinden birisi olduğunu düşünüyorum. Epiktetos, Epikuros, Herakleitos, Hesiodos, Heredotos gibi filozofların etkilerinin de görüldüğü ve sık sık Yunan mitolojisinden örneklerinde olduğu eşsiz bir eser.
Kitapta, zihninizi meşgul eden tüm sorulara cevaplar bulamayabilirsiniz ama en azından içinize bir mum yakmasına izin vermeyi deneyin! Herhangi bir şey yapmak sana zor geldiğinde, bunu yetersizliğine verme; insanoğlunun yapabileceği bir şeyse sen de yapabilirsin.
Ufacık bir parçası olduğun evrenin, sana sadece kısacık bir anı bahşedilmiş zamanın bütünlüğünü ve payına düşen yazgıdaki küçücük rolünü hiç unutma. Aklını meşgul eden gereksiz şeylerden kurtul. Herkesin şimdide, sadece bir anlığına yaşadığını hatırla. Kalan günlerimiz ya geçip gitmiştir ya da bir bilinmezdedir. Unutma, yaşam çok kısa…
Hayat seni bazen uçurumun kenarına getirir ve bırakır; işte orası kendinle hesaplaşma vaktidir. Yaşamın senin için amacını sorgularsın. İşte böyle anlarda İmparator Aurelius şu cümlelerine tutunabilirsin.
✓ “Mutlu bir yaşam sürmek için çok şeye ihtiyacın yok, diyalektikte ve doğa biliminde hünerli olma umudunu kaybetmiş olsan bile özgür, alçakgönüllü, toplumsal ve tanrıya boyun eğen birisi olman yeterlidir.
✓Yaşama sanatı, bir dansçınınkinden çok bir güreşçinin sanatına benzer. Savunmaya dikkat etmeli, öngörülemeyen saldırılar karşısında bile sağlam durup devrilmemeli.
✓Ufacık bir parçası olduğun evrenin, sana sadece kısacık bir anı bahşedilmiş zamanın bütünlüğünü ve payına düşen yazgıdaki küçücük rolünü hiç unutma.
✓Başka birini ruhundakileri izleyip anlamadığı için bedbaht olana pek sıkı rastlanmaz; fakat kendi ruhunu yakından takip etmeyenlerin bedbaht olması kaçınılmazdır”
✓Nasıl iyi bir insan olunacağı hakkında daha fazla konuşma, öyle biri ol.
✓İçini kaz. İyinin kaynağı içindedir ve sen kazdıkça fışkırmaya hazırdır.
✓Akıl gözünü kapatmış kişi kördür.
Neyi sık sık düşünüyorsanız, aklınızda da ona benzer bir şey olacaktır. Çünkü ruhunuzu dolduran düşüncelerdir. Ruhunuzu iyi düşüncelerle doldurun.
Yüzyıllar öncesinden yazılmış bir başucu kitabıdır “Kendime Düşünceler”
Kütüphanenizde mutlaka olması gereken kitaplardan birisi…