Onur Köybaşı: Suyun ateşe değdiği sesten, sözcüklerin çürümeyi yavaşlatıp hızlandırmasından, yeşil olmaktan, insanlıktan çıkıp hayvanlaşmanın kıymetinden, rezidans yüreklerden, kendi kafasında birkaç kez ölebilenlerden, yer yer çıngıraklı zehir zemberek bir pervaneden, ilkelliğin coşkusuyla bir ormanı dolaştım dün. Bu ormanın adı: Pençe.
Everest yayınlarından yeni çıkan kitabın yakın zamanda raflarda yerini aldı, hayırlı olsun ve hoş geldin Elif Sofya. Başlamadan önce arkada çalacak bir şarkı istesem senden ve sonra nasıl başladı Pençe’nin yolculuğu diye sorsam?
Elif Sofya: Sanırım Pençe için en uygun şarkı Mari Boine’den Gulan Du olacaktır. Hayhuy’u tamamladığımda çok yoğun bir yazma sürecine girmiştim. Aslında genellikle bir dosyayı bitirdiğimde, yazma hızım ağırlaşır, ancak bu kez tam tersi oldu, pandeminin de etkisiyle epey şiir çıktı ortaya. Onların arasından da kurguladığım sesi ve düşünce akrabalığını taşıyanlar Pençe’yi oluşturdu.
Onur Köybaşı: Kendini biraz daha örtmek mi yoksa daha da soymak için mi yazıyorsun?
Onur Köybaşı: Ezilebilen üzümlerden olmayı isterken “Üzüm” şiirinde “Hayat bir akışın kırılması artık makinelerde” diye devam ediyorsun. Sence nerde başladı bu durum ve hiç olmamış gibi devam edebilir miyiz hayatımıza?
Elif Sofya: İnsan’ın kendisini doğadan koparması diğer canlıları tahakküm altına almasıyla başladı; evcilleştirme ve ardından tarım yokoluşa doğru atılan ilk adımlardı. Sonra adına ilerleme denenen bir akıl tutulmasıyla bu günlere gelindi. Tekno-endüstriyel uygarlığın dişlileri arasında yaşam parçalanıyor, dünya üzerindeki tüm canlılar da bu yokoluştan payını alıyor. Ama en adaletli yokoluş, bu uygarlığı yaratan insan’ın payına düşendir elbette. Devam etmemiz pek mümkün görünmüyor, neyse ki.
Onur Köybaşı: Unutmaya ya da unutmamaya özen gösterdiklerin neler, aslında tam olarak hatırlamakla ilgili derdin var mıdır?
Elif Sofya: İnsan olmayan canlılarla kurduğum iletişimde, insan olduğumu unutmaya özen gösteriyorum ve onların da buna aldırmamalarını diliyorum. Hatırlamakla ilgili değil de unutmamakla ilgili bir derdim var. Bellek, sürekli büyüyen bir çöplüğe dönüşüyor yaş ilerledikçe.
Onur Köybaşı: “Bütünlük” şiirinde “Çok istiyorum insanlıktan çıkmayı” diyorsun. Eğer böyle bir şansın olsaydı bu evrende ne olmak isterdin? Ha bir de insan olmayı bıraktık mı sence?
Onur Köybaşı: Şiir olmasa neyle anlatmak isterdin meseleni?
Elif Sofya: Şiir olmasaydı, resim benim için iyi bir seçenek olurdu, oldu da zamanında. Uzun bir süre resim yaptım, sergilerim oldu, artık yapmıyorum.
Onur Köybaşı: Ölümü öpmeyi isteyecek kadar bıktırdılar mı bizi yaşamaktan?
Elif Sofya: İntihar sayılarındaki artış böyle söylüyor.
Onur Köybaşı: En çok neyden sıkılıyorsun bugünlerde ve en son okuduğun şiir kitabı?
Elif Sofya: Günlük ülke siyasetinden çok sıkılıyorum bir de ders çalışmaktan. Selcan Peksan’ın yeni kitabı “bitki kökleri, insan avı”nı okudum.
Onur Köybaşı: Ve son olarak: Hadi dünyayı kapatıyoruz hanımlar beyler diye anons geçiyor durum çok ciddi. Çantanı hazırlıyorsun bir yandan gidiyoruz artık. En son ne bırakmak isterdin dünyaya?
Elif Sofya: Kendimi bırakırdım, herkes gidiyorsa insan’dan temizlenmiş bir dünyada kalmak ve ona veda etmek muhteşem olurdu.