Çukurova Kitap Fuarı’na katılmak için hafta sonu Adana’daydık. Benim gibi henüz yirmi aylık bir çocuğu olan birinin çocuğunu bırakıp etkinliğe katılımın zor olacağını bildiği için Çukurova Belediyesi benle birlikte eşim ve oğlumu da davet etti. Yazının henüz başındayken Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin’e, Çukurova Belediyesi Kültür Müdürü Tolga Solmaz ve etkinlikleri koordine eden sevgili yazar dostum Süreyya Köle’ye teşekkür ederim.
Ödülün birincisi Sofya Kurban, kendisinin de göçmen olduğunu belirterek başladığı konuşmasında “Yurda Dönüş” adlı öyküsüne ilhan olan Kazan Tatar menşeli ezgiyi dinletti. Salondakilerin boğazında göçün yası düğümlendi. “Karpuzlu Sakız” öyküsüyle ödülde ikinci olan İ. Usame Yördem’se sınırda “tacize uğrayan kadınlara” adadı ödülünü. Üçüncü olan öykünün yazarı Erkan Damar, ismi bilinmeyen hastaların dramından hareketle yazdığını söyledi “Bilinmeyen Bilinmeyen” adlı öyküsünü. Bu öykülerle beraber on üç öykünün yer aldığı Göçün Çukurovası adlı kitap Çukurova Öykü Ödülü Seçkisi alt başlığıyla H2O Kitap yayınlarından çıktı. Süreyya Köle’nin derlediği seçkide, ödülde dereceye giren isimlerle Başak Arslan, Nural Sümbültepe, Uğraş Abanoz, Mustafa Öztürk, Pelin Ergül, Mustafa Seyfi, Menekşe Okyay, Zuhal Bilal, Ali Söyler ve Mustafa Göçer’in öyküleri yer alıyor.
Ödül töreninde, 2023’ün ödül teması “Umut” olarak belirlendi. Ödülün ilki “Emek” temasıyla verilmiş, ikincisiyle “Göç” konusunda olmuştu. Üçüncüsünün “Umut” olarak açıklanması beni salondan alıp çocukluğuma götürdü. Define peşindeki babamın bize yansıyan umudu… Her gece başka bir hayalin umuduyla girdiğimiz yatak… Yılmaz Güney’in Umut filmine de gitti aklım. Adana’dayız. Emek, göç, umut… Şimdiden “umut” seçkisini okumak için sabırsızlanıyorum.
Özcan Karabulut’tan bir öykü okumayalı çok olmuştu. “Babamı Öyküler Yazarak Kaç Kez Öldürebilirim?” adlı otobiyografik öyküsü okuyanlara tanış gelecek türden. Kitapta Süreyya Karacabey’in “Çocukluğun Çağrıldığı Saatler” adlı öyküsü de var. Öykü yazdığını bilmiyordum dedim. Meğer ilk defa bu seçki için yazmış. “Gizli melekler zamanında şehirdeki saat beş kez çalardı.” cümlesiyle başladığı öyküyü okurken keşke daha çok öykü yazsa dedim.
Bu iki seçkinin kapağında Lutfi Hasoğlu’na ait resimler var. Birçok yönüyle bu seçkilere ikiz kitap da diyebiliriz.
Teşekkürler Ercan y Yılmaz. Gidemediğim Adana Kitap Fuarı’nı, oturduğum yerde bana yaşattınız.
Süreyya Köle ile birlikte Çukurova Belediyesi, çok güzel bir işe imza attı.
Devamının gelmesini yürekten diliyorum…
Emeği olan tüm arkadaşlara, çalışanlara teşekkür ediyorum…