Sina Akyol’un düzyazılarını bir araya topladığı “Zamana Bırakılmış Yazılar” isimli seçkisi, Pikaresk Yayınevi’nin ilk kitabı olarak yayımlandı. Yeni kurulmuş bir yayınevi için gıcır gıcır, tertemiz bir başlangıç.
Vakur, dervişan bir sesle şen bir sesin birbirinden doğduğu, birbirine karıştığı, vaatlerini sonuna kadar yerine getiren, “Kâh ağırbaşlı kâh şırılşenlik yetmiş sekiz mürekkep” altbaşlığıyla, Akyol’un kendisinin kurguladığı, seçtiği, sıraladığı, önemsediği bir içeriğe sahip, niyetini, dilini, imlasını başından sonuna açık eden, özünde bir deneme kitabı söz konusu olan. Yazarken, konuşurken, yanıtlarken, söyleşirken deneme türünün özünden hiç uzaklaşmadan dillendirmiş meramını şair.
***
***
Kitaptaki ikinci bölüm “Konuştum”u, anma etkinliklerinde, öykü ve şiir günlerinde/buluşmalarında, sempozyumlarda, festivallerde, ödül törenlerinde yaptığı konuşmaların metinlerinden oluşturmuş Sina Akyol. Bu bölümdeki konuşma metinleri, “düzyazıda da şair ol”mak düsturunu fazlasıyla yerine getiren, şiire meyleden bir dili barındırıyorlar. Bunun nedenini -bölümün ilk yazısını ayrı tutarsak- yazıların hepsinin şairler, şiirler üzerine olmalarına bağlıyorum daha çok; tabii bir de yitirilmiş canlardan fazlasıyla bahsetmelerine. Yanı sıra, teori üreten cümlelere rast gelmek de şaşırtıcı değil Akyol’un konuşma metinlerinde:
“İnsan, meramını, coşku ve duygu dolu satırlarla kâğıda dökebilir. Ancak bu, kâğıda dökülenin şiir olması için yeterli değildir. Çünkü öncelikle, bir yapı ve dil kurma işidir şiir.”
(s. 164).
***
Kitaptaki üçüncü bölüme, “Yanıtladım” başlıklığını vermiş şair. İlgili bölüm, şairin çeşitli dergi ve antolojilerde yer alan dosya konularına ya da soruşturmalara verdiği yanıtları içeren metinlerden oluşuyor. Şair, “2000’lerde aşk” başlıklı metinde, “aşk”a bakışını özetliyor:
“…elini tutamadığım, kendisiyle uzun uzadıya konuşup dertleşemediğim, birlikte gülüp ağlayamadığım birine âşık olmam mümkün değil. Bunun böyle olması çok doğal, ne de olsa 1950 model bir âdemim ben.”
(s. 207)
Şairin şiir üzerine en doğrudan görüşlerine, hayata ve sanata yaklaşımına dair en damıtılmış tümcelerine, bu bölümde rast gelmek mümkün. “Neden şiir?” (s. 208) başlıklı denemesinde “Var olan gerçekliği ‘değiştirip dönüştürmek’i dil ile başlattığından” dem vuran Akyol, “Geçmişten günümüze toplumun yarattığı muhalif tutumlar” (s. 211),“Şair ve siyaset” (s. 214) ve “Gezi Direnişi üzerine” (s. 217) başlıklı denemelerinde, şairlerin aktif siyasetle ilişkileri üzerine düşünüp düşündürüyor.
***
Dördüncü ve son bölüm olan “Söyleştim”, şairin iki söyleşi metnini içeriyor. Birinci metin, Akyol’un yirmi farklı söyleşiden seçtiği soruları ve bu sorulara verdiği yanıtları bir araya getirdiği, bir tür kolaj. Bu ilk kolaj-söyleşi, Sina Akyol’un, okurun karşısına, en beğendiği sorulara verdiği en önemsediği yanıtları, kendi eliyle seçip çıkarması açısından çok kıymetli. Metin, şairin 70’li yıllardaki, 90’ların ortasındaki, 2000’lerin başlarındaki ve ortalarındaki tanıklıklarına yer verip düşüncelerini göstermesi, eleştiriye, şiire, siyasete, hayata dair farklı dönemlerdeki görüşlerinin bir panoramasını sunması açısından oldukça ilginç bir toplam. Kitabın ve dördüncü bölümün son metni, şairin Hayâl dergisi için Nazmi Cihan Beken’in kısa fakat kışkırtıcı sorularına verdiği yanıtlarını içeren söyleşi. Beken’in “Şiirin dini olur mu? Allah’ı olur mu? Ahmet Güntan’ın sorusunu size sorarsam: ‘Allah’ı olan modern şiir yazılabilir mi?’” sorusuna şöyle yanıt veriyor Sina Akyol:
“Bir inançsız olarak söylüyorum, şiirin dini olmaz. Ama Allah’ı olur. ‘Allah’ı olan modern şiir yazılabilir mi?’ye gelince: Tabii ki yazılabilir. Örneğin Cahit Zarifoğlu, Ebubekir Eroğlu, Cahit Koytak ve diğerleri, bu ‘tabii ki yazılabilir’in kanıtları değil midir?
(s. 263)
***
Uzun yıllar, yaşı genç, şiiri genç şairlerin yazdıklarına kendi şiir anlayışını öteleyerek bakmayı ilke edinip canlı, dinamik, yazılmakta olan şiiri takip etmiş bir şairin, Sina Akyol’un, “düzyazılarına” dikkat kesilmekte fayda var. Okuyunuz.
_____
Sina Akyol, “Zamana Bırakılmış Yazılar”, Pikaresk Yaynevi, Birinci Baskı: İzmir, Ekim 2020, deneme, 264 sayfa.