Bayram Zıvalı: Merhaba Fatih, nasılsın? Bir şair olarak hayat nasıl, nasıl gidiyor?
Fatih Memiş: Bu soruya “İyiyim” diye cevap vermek benim için hiç de zor değil. Hatta bu cevabı vermenin insanlar için çoğu zaman kolaycılık olduğunu düşünürüm. Geri kalanlar ise gerçekten iyi olan ve hâlinden razı olanlardır. Bu sıralar yoğun bir dönemden geçiyorum. Aslında uzun bir süredir bu böyle ve ne kadar devam eder bilmiyorum. Hayatımda aile, iş, okul ve yazı hayatını bir yerlere koyabilmeye çalışmanın ne kadar zor olduğunu fark ettim ve bunu aşmaya çalışıyorum. Yani demem o ki bir insan olarak her şeye rağmen iyiyim fakat sorunu bir şair olarak cevaplayacaksam burada işlerin pek de yolunda gittiğini söyleyemem. Şiir, uzun ve zahmetli bir yolculuk ve ben en azından bu yolculuğun bilincine sahip olduğumu düşünüyorum.
Bayram Zıvalı: İlk şiir kitabın olan “Sana Seslenmek İstedim”i yayımlattın. İlk şiir kitapları hep özeldir hem şairler hem de okuyucular için, senin için bunun yani ilk kitabın daha genel sorarsak kitabın anlamı nedir?
Fatih Memiş: İlk kitabımın benim için özel bir anlamı var ve daha yayımlanmadan önce ona çok fazla değer yüklemiştim. Çünkü beni temsil edecek ve varoluşumu daha anlamlı kılacaktı. Nitekim öyle de oldu. Her şeyiyle benden bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Eksikleri elbet vardır fakat ben onları da yadırgamıyorum. İçini açıp baktığımda, sayfaları çevirdiğimde ben buradayım diyorum. Genel itibariyle kitap ile sahici bir bağ kurabiliyorsak kitabın anlamı adına da asıl gayeye ulaşabilmişizdir bana göre.
Bayram Zıvalı: Bilmiyorum bu kuşak ayrımları gerçekten kesin bir şekilde belirginleştirmek, ayırmak mümkün mü? Ama sen genç kuşak sayılan bizim kuşağın bir şairisin. Büyük Türk Şiiri içinde ve hatta dünya şiiri içinde kendini nerede görüyorsun veya nerede görmeyi istiyorsun? Ya da şöyle diyelim çok genel ve soyut olarak “sen şair olarak neredesin”?
Fatih Memiş: Türk Şiiri içinde kendimi bir yerde görmüyorum. Kendini bir yerde görebilmek gerektiğini de düşünmüyorum. Zaten şairin kendisine yer atfetme gibi bir amacı olabilir mi o da tartışılır. Benim yerim şiirdir. Ben sadece kendi şiirimi, benden olan bir şiiri yazma çabası içerisindeyim ve bunu da sürdürmekte kararlıyım. Bana göre önemli olan okurun hatta Türk Şiiri’nin beni nereye koyduğudur. Ben bir şair olarak yoldayım ve bu yolun beni götürdüğü yerin benim için en doğru yer olmasını umut ediyorum.
Bayram Zıvalı: Genel olarak şiirin ve edebiyatın ne olduğunu düşünüyorsun?
Fatih Memiş: Edebiyatın ne olduğu sorusu ciddi bir konu ve üzerine çok söz söylenebilir. Benim sadece kısa bir sözüm olacak bu konuda. Bana göre edebiyat ve şiir öncelikle yazar veya şairin kendi meselesidir, kendisiyle olan iç hesaplaşmasıdır, dünya ile olan kavgasıdır. İnsanın kendisi bir dünyadır ve kendi dünyasını onarabilmeyi başarabilen yazar ve şairler toplumdaki diğer insanlara sirayet etmeyi ve onların da dünyasını onarabilmeyi başarabilir.
Bayram Zıvalı: Yedi İklim Dergisi’nden yetişen birisin. Bize Yedi İklim Dergisi ve ortamı hakkında neler söyleyebilirsin?
Fatih Memiş: Yedi İklim, benim şiir konusunda ufkumu genişleten ve bu alanda kendime bir yol açmama vesile olan bir dergi oldu. Yani Yedi İklim benim için bir derginin ötesinde bir okul vazifesi gördü ve öyle olmaya da devam ediyor. Bu açıdan derginin Türk edebiyatına katkısını da anmak gerek. Çıktığı günden bu yana edebiyatımıza çok sayıda usta isim kazandırmıştır ve işlevini bugün de sürdürmektedir. Yedi İklim’i takip etmeye ve oraya şiirler göndermeye başlamam bana bir yazma disiplini kazandırdı. Yedi İklim’in kütüphanesine gittiğiniz zaman oradaki ortamın sıcaklığını fark eder ve her zaman samimiyetle karşılanırsınız. Ben daha öncesinde Ali Haydar Haksal hocam ile yaptığımız yazışmalar vesilesiyle bunun farkına vardım. Her dergi size böyle bir ortam sunmaz. İlişkiniz yazı ve şiirden öteye gitmez. Ancak Yedi İklim, bir aile ve burada işler sevgi, saygı ve insani değerler etrafında yürüyor. Niyetinde bu derginin otuz yılı aşkın bir zamandan beri yolcuğunu sürdürmesini başka ihtimallere dayandırmak bana göre zor. Yedi İklim’e dair söylenecek çok söz var. Onun bir parçası olarak anılabilmeyi kıymetli buluyorum.
Bayram Zıvalı: Bildiğim üzere kitabın bakanlık destekli bir proje sayesinde çıktı. O süreci bize anlatabilir misin?
Fatih Memiş: Sen de bilirsin ki şairlerin ilk kitaplarının basılması süreci genellikle sıkıntılı geçer. Şiir kitapları hele ki ilk kitaplar yayıncılar tarafından basılmak istenmez ve şairler bin bir zahmetle kitaplarını bastırmaya çalışır. Kendi kitabımın da acaba ne tür zahmetlerle karşılaşacağını düşünürdüm ancak “Sana Seslenmek İstedim”in hikâyesi hayal ettiğimden çok farklı oldu. Yedi İklim’de dosyamın durumu hakkında konuşurken Ali Haydar Haksal hocam bana bu projeden bahsetti ve başvuruda bulunmanın iyi olacağını düşündük. Projeden haberdar olduktan sonra her şey çok hızlı gelişti. Dosyamın yayına hazır hâle getirilip resmi birtakım evraklar ile bakanlığa göndermemiz birkaç hafta sürdü. Daha sonra heyecanla beklemeye başladım ve iki ay içerisinde güzel haber geldi. Dosyam yayım desteği alacak dosyalar arasına girmişti. Aşağı yukarı bir ay içerisinde ise kitabım baskıya girdi. Baskıdan çıktığının haberini almak bile bende büyük bir sevinç ve şaşkınlık yaratmıştı.
Bayram Zıvalı: Günümüz Türk Şiiri hakkında genel olarak ne düşünüyorsun? Güncel yazar ve şairleri takip etme ihtiyacı duyuyor musun? Senin için hem bizden önceki kuşakta hem de bizim kuşakta öne çıkan yazar ve şairler kimlerdir?
Fatih Memiş: Gerek geçmişi ile gerekse günümüzde Türk Şiiri güçlü bir şiir olarak anılmaktadır. Günümüz Türk Şiiri’ne baktığımızda ben de aynı düşünceyi taşıyorum. Çok farklı anlayış ve tarzda şiirler yazılıyor ve bu bence şiirimiz için bir zenginlik. Köklü bir şiir geçmişimiz var ve oradan beslendiğimiz, geleneği, yeni olanla birleştirdiğimiz zaman Türk Şiiri gelişimini umuyorum ki sürdürecektir.
Elbette günümüz edebiyatını yakından izlemeye çalışıyorum ve bunu hem edebiyat serüvenim hem de akademik kariyerim adına gerekli buluyorum. Bugün yine çok iyi şiirler yazılıyor ve bana göre Türk Şiiri daha da ileri bir seviyeye ulaşıyor. Genç kuşak şairlere baktığımızda şiir üzerine düşünen hep daha iyisini hedefleyen isimlerle karşılaşmamız mümkün. Ben de bir şair olarak şiir üzerine düşünmenin önemli bir eylem olduğu kanaatindeyim.
Son soruna gelecek olursam önceki kuşaklardan yahut son dönem genç kuşak şairlerden öne çıkan isimleri sıralama gibi bir eylemi kendi açımdan doğru bulmuyorum. Benim sıralayacaklarım sadece ilgi duyduğum, takip ettiğim isimler olabilir.
Bayram Zıvalı: Hem akademik alanda hem de sanat alanında edebiyata devam ediyorsun. Öncelikle şunu sorayım akademisyen şair mi olmak istersin yoksa şair akademisyen mi? Ya da senin başka tanımda bir isteğin var mı bu bahsettiğim iki alanda? Hangisi ön plandadır yani?
Fatih Memiş: Düşündüğümde net olarak bir cevap veremiyorum bu soruya. Çünkü aslında ikisi de hayatımda benim için aynı seviyede duruyor. İkisini de ihmal etsem de hem şairliği hem de akademisyenliği en iyi şekilde yapmak istiyorum. Bu durum biraz da benim elimi attığım her alanda iyisi olmak için çabalamamdan geliyor. Bu yüzden de hayatımı bir şeyleri tam yapmak adına böldükçe bölüyorum ve nihayetinde bir şeyler hep eksik kalıyor. Yapmak isteyip de hevesle başladığım fakat yarım kalan işlerimi de bu huyuma dahil edebilirim sanırım.
Bayram Zıvalı: Biraz değişik bir soru olacak ama sorayım: kitabın okunuyor mu?
Fatih Memiş: Takibini yapabildiğim kadarıyla ya da aldığım geri dönüşlerden yola çıkarak okunuyor diyebilirim. En azından kitabımın ulaştığı kişiler tarafından okunduğunu düşünüyorum. Sen de tahmin edersin ki bu çok yoğun bir okur kitlesi değil ancak beni memnun eden ve edecek olan kitabımın nitelikli okura ulaşmasıdır.
Bayram Zıvalı: Yabancı şair ve yazarlardan özellikle takip ettiğin oluyor mu?
Fatih Memiş: Günümüzde özellikle takip ettiğim yabancı bir şair veya yazar yok. Bunun dışında dünya edebiyatından birçok farklı ismi sık sık okuma listeme dahil ediyorum. Çeviri roman ve hikâye ile aramın iyi olmasına karşın çeviri şiir ile çok yakın bir eser-okur ilişkisine girdiğim söylenemez. Çok nadir olarak bir şiirin ruhuna temas edebiliyorum. Bunda hem şiirin edebi bir tür olarak başka bir dile tam olarak aktarmanın güçlüğü hem de şiir çevirisine kalkışan kişinin şiir bilgisi etkili olsa gerek. Yine de çeviri şiirle arama bir mesafe koymuyorum. Fırsat buldukça dergilerden ya da müstakil eserlerden bu şiirleri takip ediyorum.
Bayram Zıvalı: Dergiler hakkında düşüncelerin neler? Mesela bazı dergilerin gereksiz olduğunu düşündüğün oluyor mu senin de? Zira taklitten ve aynı şeyleri yinelemekten öteye gidemeyen yapıları var çoğunun. Ayrıca dergilerin çok fazla olması ile şiir, öykü, deneme gibi dergi formatına uygun türlerin kolayca ve sıradan, özverisiz, emeksiz bir şekilde yayımlandığını ve bunun da sanata, edebiyata zarar verdiğini düşünüyor musun?
Fatih Memiş: Bu soruya iki açıdan bakmak istiyorum. Birincisi edebiyat ve kültür dünyamıza artı bir değer kazandırmayan dergilerin ve hatta diğer yayınların basılmasını doğru bulmuyorum. Sorun sadece bu yayınların birbirinin taklidi olmaları, özverisiz yayınlanmaları değil. Elbette bu sanat ve edebiyat açısından değersiz bir yığın oluşturmakta ve doğru eseri seçmemizi güçleştirmektedir. Ancak nihayetinde biz o esere bir şekilde ulaşıyoruz ve son sözü zaman söylüyor. Toplumu yozlaşmaya sürükleyen, insani değerlerimizi hiçe sayan pek çok yayının çıkmaya devam etmesi ise edebiyata vurulan zarardan daha temel bir sorun bence.
İkincisi ise söz konusu yayınlar, yazarlık ve şairliğe adım atmış kişiler açısından faydalı bir nitelik taşıyabilir. Edebiyat ortamımıza elle tutulur bir değer katmasalar da bu dergilerin, etrafında bir araya gelenlerin kendilerini geliştirebilecekleri, kendilerini bulacakları bir ortam olma vasfı da var. Sonuçta birçoğumuz benzer yollardan geçtik ve eleştirdiğimiz bu dergilerin bir dönem birer parçası olduk. Başka bir açıdan dergilerin çokluğu aslında edebiyatımızın canlılığını göstermektedir. Onları iyi veya kötü olarak değerlendirmeyi ise içerisinden yetişen nitelikli isimlerle ölçebiliriz.
Bayram Zıvalı: Günümüzde özellikle şiirde usta-çırak ilişkisinin olması gerektiğine inanıyor musun?
Fatih Memiş: Çevremizde okuduğumuz, değer verdiğimiz, usta saydığımız birçok isim olabilir fakat, günümüz şiiri için böyle bir ilişkiyi gerekli bulmuyorum. Sözlü gelenekte usta-çırak ilişkisi önemliydi ve şair adayının bir ustanın yanında yetişerek ondan el alması gerekiyordu. Bugünse şairler birçok şiir alanındaki birçok usta ismin eserlerini okuyarak şiir konusunda belli bir bilgi birikimine ulaşsa da bu durumu usta-çırak ilişkisine dahil edemeyiz. Usta-çırak ilişkisi belli bir şiir anlayışının devamını da beraberinde getirmektedir. Ben şiirde geleneği önemsiyorum fakat şiirin kabulü noktasında ki farklılıkların bir şairin gelişiminde önemli bir unsur olduğunu düşünüyorum.
Bayram Zıvalı: Son olarak; okuyucularına bir şeyler demek istesen –şiirlerinde diyorsun elbette ama- ne demek istersin?
Fatih Memiş: Hepsine selam ve iyi dileklerimi sunuyorum.
Benim için ilginç olmadıkça söyleşi okumasam da Türk edebiyatında yapılmış olan en gerçekçi söyleşilerden biri olduğuna eminim. Fatih Memiş’i şiir kitabı; Bayram Zıvalı’yı ise söyleşiyi canlı kılan gerçekçi sorularından dolayı tebrik ediyorum !
2 idiot