İstanbul sokaklarının karmaşasından hamamın külhanına sığınan, sonra da 2010’lu yıllara koşar adım geri dönen mimarlık fakültesi dekanı, şimdilerde ise rektör Mustafa Ayas Ofyaz, merakla beklenen ikinci macerada Şam çeliği usturanın sırrına vakıf olabilecek mi?
İlk kitap Ustura ile 2010 yılının İstanbul’undan Haseki’de bir hamama uzanan Mimarlık Fakültesi Dekanı Mustafa Ayas Ofyaz’ın yolculuğu bu kez, 1820’li yıllarda, II. Mahmut’un payitaht olduğu dönemde devam ediyor.
Açılış sekansımızda 2010’lu yıllarda İstanbul’dayız, ilk maceranın üzerinden 3-4 ay geçmiş, kendisi rektör olarak seçilmiştir. İşi, eşi, çocukları arasında mekik dokurken aklı halen 1800’lü yıllardadır elbet, altınları gömdüğü yere kapı kadar bir AVM dikilmiştir, oraya ulaşması mümkün değildir. Özel bir ilgi alanı olarak paralara merak saldığı için özellikle Darphane’ye ulaşma ve oradaki Ermeni cemaatten bilgi alma peşindedir. Ustura geçmiş yıllarda kalmıştır ve öncelikle giriş bölümünde kendi zamanından bir ustura bulmaya-edinmeye çalışır.
Gel vakit git vakit, bir şekilde geri dönmeye başarır, bu kez tam da 1820’li yıllara. II. Mahmut payitahttadır, yeniçeriler ayaklanmak üzeredir, özellikle Yunan Ayaklanması’nın eli kulağındadır. Yani ortalık fena karışıktır. Mustafa ilk kitapta kurduğu bazı ilişkileri kullanarak Ermeni cemaatinin etkin olduğu baruthanede işe başlar, burada bilgisi ile sivrilerek darphaneye gönderilir. Payitahttaki II. Mahmut’un yavaş yavaş tezahür eden ıslahatlarıyla Osmanlı düzeninin değiştiği dönemde Mustafa bu kez kendini Ermeni camianın etkin olduğu Baruthane ve sonrasında Darhane’de bulur. Hamamcı Garip Mustafa, zamanın ötesinde vakıf olduğu bilgiyle Ehil Mustafa’ya dönüşse de yeniçeri ayaklanması ile tam bir kaosa dönen Şehri İstanbul’da planlarını hale yola koyması çok da kolay olmayacaktır. Gerek ilk maceradan gerekse yeni yeni girdiği ortamlardan dolayı başı beladan kurtulmaz. Özellikle etkin teknolojik bilgisiyle üst düzeylerin dikkatini çekse de çok da sivrilemez.
Bu arada 2010’lu yıllarda bu zaman yolculuğundan kimsenin haberi olduğunu düşünse de aslında iş hiç de öyle değildir. Ne 1820’li ne de 2010’lu İstanbul’unda bu zekâ oyununda tek başınadır. Onun durumunu bilen, hatta kendisi de şu an 1800’lü yıllarda seyahat eden insanlarla karşılaşır. Zamanla türlü türlü işlerin içinden geçen Mustafa bu kez CAMTAŞI ile buluşur.
Geri planda ise İstanbul karmakarışıktır. Yeniçeriler kılıçtan geçirilmiş, Vaka-i Hayriye gerçekleştirilmiş, Nizam-ı Cedit kurulmak üzeredir. Sokaklar kan revan, azınlık kesim tüm ekonomiyi elinde tutarken memleketin değişen dünya düzeninde teknolojinin ithali ve de kurulumundan da onlar sorumludur. Lakin öfkeli padişahın zulmünden zaman zaman onlar da kaçamamaktadır. Ehil Mustafa yine tam bir canpazarındadır.
Yine de olaylara bakış açısı, tatlı dili ve yerinde mizah anlayışıyla bu kanlı dönem, Ahmet Turan Köksal’ın kaleminden tatlı tatlı okunur, insan bazen kahkahalarını tutamaz…
Yazar Hakkında:
Ahmet Turan Köksal
Mimar çıkana kadar üniversiteden, kayda değer bir şey yaptığı da yok. Sonra “Yarışmacı Mimar” olmayı kafaya takmış. Sonra da öğretim görevlisi… Ayrıca gerçekten bir mimarlık fakültesinde idarecilik yaptığı de vardır.
İnternet Sizden Korksun ve Kim Korkar İnternet’ten isimli iki kitap yazmış, sonra da SketchUp kitabı… Ustura isimli bu kitabın ilk iki cildinden sonra Tuhafiyedeki Hafiye isimli bir romanı daha var. Bilakis isimli Bir Zamanlar Anadolu’da filminin Muhtar sahnesini irdelediği ve ücretsiz sunulan bir e-kitabı yayınlanmıştır. Yine hep kitap’tan kızıyla beraber çevirdiği Mimarlığın Kısa Öyküsü isimli bir yayını bulunmaktadır.
Gazeteler elektronik yayıncılığa geçmeden önce 10-15 günde bir ulusal gazetelere mimari konulu yazılar yazmıştır. Camiler için www.camigor.com ve merdivenler için www.merdivengor.com isimli sitelerin sahibi ve 9 yıldır her ikisi de faal vaziyettedir. www.atkoksal.com adresinde ise blog yazıları vardır. Arkitera ve K24’e yazılar yazar. Sinema filmi, bazı dizi filmler, saat, kitap, defter ve kalem sever. Tabii güzel yazı da… Eh bunları sergilediği bir de YouTube kanalı olması gerek. Ayrıca ATK Kafası adını verdiği güncel felsefe konuştuğu bir Podcast kanalını dinleyenler de bulunur.
Güzeller güzeli iki kızı ve eşiyle Fenerbahçe’de, Kalamış Koyu’nda 60 yıllık bir apartmanda yaşarken, “İstanbul’u sevmezse gönül aşkı ne anlar” diskurunu test etmek için şu anda ailesiyle birlikte San Fransisko’da, Silikon Vadisi’nde genelde startup ve bilişim firmalarına tasarımlar yapan bir firmanın sahibi olarak yaşamını sürdürüyor. Yeniden İstanbul’a kavuşmak umuduyla…
www.ayasofya.com
