İnsansın; düşünen, duyan, sorgulayan insan… Şu hayatta, insanlar arasında bazen haklı çıkar, bazen de yanılırsın.
Bir ön yargı seline kapıldığın da olur. Seni yakından ilgilendiren, sarsan, inciten bir gelişme söz konusu olduğunda özellikle. Her şeyi, ama her şeyi gördüğünden ibaret sanırsın. Boşa kürek çektiğini düşünürsün. Nereye, kime bütün bir yürekle bağlanmışsan koparsın oradan, ondan parça parça…
Kim bilir, belki de sandığın gibi değildir asıl gerçek, fotoğrafın öteki yüzü. Bunu da söyler sana içindeki iyimser bir ses. Ama öyle zamanlarda işe yaramaz, hiç yaramaz!.. Gördüğün şey, olumsuz bir duyguya kapılman için yeterli gelir. Saplanır içine bir şüphe, iri harfli bir yalnızlık ve ince bir acı…
Birebir ilişkilerde eşinle, dostunla, arkadaşınla yaşanır böyle şeyler, bireysel bir ön yargı hali. İşin tuzu, biberi bunlar. Olsa olsa, bir seni götürür ardında, bir seni yakar…
Ama toplumsal durumlar öyle mi? Çok şeye mal olur kitlesel yanılgılar, işin içinden çıkılmaz bir bedel ödetir koca bir topluma. Çok yönlü özgürlüklerini kısıtlar… İçinde bulunduğumuz günler buna iyi örnektir. Dolayısıyla da politik alanda gördüğün, duyduğun her şeye hemen inanma.
Sapla samanın birbirine iyice karıştırıldığı, sadece etin değil tuzun da koktuğu, hatta çok koktuğu, insani değerlerin hiçe sayılıp örselendiği zamanlardayız. Doğal olanın, yüce olanın, canın kıymetinin olmadığı, kalbi, beyni yoran, yıpratan zamanlarda…
Dilin kemiği yok nasılsa, bu evrede her yöne döndürüyor onu kişi ya da kişiler. Üstün bir performans sergileyebiliyorlar bu uğurda. Adına da politika diyorlar.
İnanmak için yeterli ya da etkili gözükebilir sana, o alanda görüp duydukların. Bir aralık kapı bırakmayabilir belki bir yerde, bir acaba sorusu… Sen yine de ağzı iyi laf yapan herkese kanma. Bize abartılı bir çabayla gösterilen her şey sahici olmayabilir. Belki er geç bize de dokunacaktır sivri ucu.
Belki değil, kesin!.. Farkında olarak ya da olmayarak katkı sunma bu karışık, bu tuhaf zamana. Gözlerini aç, hatta zulme, haksızlığa, yozluğa karşı dört aç…
Her şey senin içindir, halk içindir, sözü işin bahanesi. Kendileri için çabalıyor bazıları, kendi başarı çıtasını yükseltmek için. Senin yüzeysel yaklaşımın, her şeye rağmen inanmak isteğin ve güçlüye olan hayranlığın sayesinde oluyor ne oluyorsa. Yaşadığın çaresizlik, zorluk da yine senin sayende!.. Kendi gerçeğin ya da şartların üzerine kafa yor en azından. Bir iki gazete karıştır, toplumsal duyarlığa sahip kişilere, sözlere kulak ver, kitap oku…
Gerçeği, doğruyu, yalansızı, insani olanı bulmak için çabala. Yaşanılır bir ülke yaratmak adına… Toplumsal barış adına, sevgi adına, dostluk adına…
Mümkünse fotoğrafın arka yüzüne de bak!.. Gözlerini kör etmesin birilerine duyduğun hayranlık. Düşüncende özgür ol, özgün ol. Ne yapıp edip kendi bakışını devreye koy… Gördüğüne, duyduğuna karşı öz eleştirini, itirazını… Ufak ufak sorularla en azından… Bi zahmet!..