Kabuğunu kırmadan içindeki cevherin varlığını bilemeyeceğimiz gibi verdiği mesajı gönül defterimize not düşmeden kalemin derdini okuyamayız. Denizin yakamozuna kıyıya vuran dalgalarında, insanın hikayesine diline vuran kelimelerde tanık oluruz. Seksek oynayan küçük kızların taşı çizgiye değdirmemek için gösterdikleri özeni, hayatın her anına serpiştirilmiş nüveleri bulup çıkarmada mahir olan yazarların eserlerinin ayinesinde seyrederiz.
Akıcı bir üslup ve sükunetli bir gönlün bakış açısının bir araya getirdiği hikayeleriyle edebiyat dünyamızda estirdiği rüzgar, kalıcı olmaya aday görünüyor. Satırların arasında gezinirken yükselip alçalan sesleri, kıvrılıp bükülen yolları, açılıp kapanan düşünce ufuklarını karakterlerinin gözünden, birbirinden farklı tarzda söylemleriyle buluşturan yazar, oldukça başarılı ve özverili bir çalışmaya imza atmış.
Metni betimleme ve kelime oyunlarına boğmadan aktardığı, ayrıca doğallığın peşinde dizginleri elinde tutarak iz sürme becerisiyle donandığı, bu itibarla adından söz ettirdiği söylenebilir. Geleneksel hikayenin yapıtaşlarını postmodern öyküyü bina ederken kullanarak, geleneğin dışına çıkmadan yakaladığı nüanslar düşünsel dönüşümünü tamamlıyor.
“Birazdan içeri gireceğim. Yatağını salona taşıdık. Böylesi ona daha iyi geldi. Kendi istedi zaten, balkonun kapısından esince iyi geliyormuş. Ama doktor tam tersini söylüyor. Günden güne eriyor gözümün önünde. Kötü düşünmeyeceğim desem de olmuyor; insanın aklına geliyor, sonra tutulmuyor iki damla yaş, düşüveriyor önüm sıra. Düştüklerinde de işin yoksa tepsiyi bırak, peçeteyi al, gözlerini kurula.
Derin nefes al. Belli etme. Kızarıklık geçene kadar bekle. Tekrar tepsiyi al, içeri yürü. Yürürken yüzüne koca bir gülümseme yerleştirmeye çalış. Ağız dolusu gülmelisin; doktor öyle söylüyor. Tabi bunu parantez içinde söyledi. Fısıltıyla. Hep arasında olduğumuz korku ve ümit yok mu; işte o ümit için moral çok önemliymiş. Gülersem, neşelenirsem, sevindirirsem, güldürürsem, yedirirsem, içirirsem, iyi bakarsam, ümit varmış. Ben de ümitvarım. Şimdilik havadisler bunlar.”