Tüm Dünyada olduğu gibi, ülkemizde de insanlık tarihinin en kanlı savaşı olan 2. Dünya Savaşı’nı irdeleyen eserlere duyulan ilgi, o savaşa katılmadığımız gerçeği göz önüne alınırsa, çoktur.
Bunların içinde de “otobiyografiler” ve biyografilerin” yeri başkadır. Konuya ilgi duyan hemen herkes Guderian, Manstein, de Gaulle, Jukov, Montgomery gibi ünlü komutanların eserlerini bilir.
Bu yazıda, Kronik Kitap tarafından 2023 yılı Nisan ayında basılan ve Ali Kaan Cerit tarafından tercüme edilen 64 sayfalık “Montgomery” eserini incelemeye çalışacağız.
Osprey’in standart formatında, bir çizginin altına düşmeyen kalitesi ile okuyucuya sunulan kitap içerik bakımından, standart bir bölümlendirme ile “Giriş, Gençlik Yılları, Askerlik Yaşamı, Kader Saati, Rakip Komutanlar, Komutanın Zihninde, Kelimelerde Bir Hayat, Bibliyografya, Sözlük ve Dizin” bölümlerine ayrılmış. Yayınevinin “Rommel” ile başlayan ve Dünya askeri tarihine damgasını vurmuş komutanları tüm yönleriyle tanıtmaya çalışan “Büyük Komutanlar Serisi”’nin ondördüncü kitabına konu olan Bernard Montgomery’nin hayatı ve girdiği savaşlar 5 harita, 3 resim ve çok sayıda fotoğraf ile anlatılmış.
Osprey Yayınevi askeri tarih literatürüne yaptığı katkıları nedeniyle ayrı bir tanıtım yazısı hakedeceğinden, burada değinmeyip, sadece 1969 yılından beri Londra’da faaliyet gösteren, günümüzde 25 ayrı seride, toplamda bugüne kadar 3.500 civarında eser vermiş bir yayınevi olduğunu belirtmek isterim.
Bu eserde, bölümler arasından bence ön plana çıkanlara kısaca değinmek gerekirse: “Kader Anları” başlıklı bölüm, aslında bu serinin kitaplarının en uzun kısmını oluşturur. Doğal olarak, Montgomery’yi de “ünlü komutanlar arasına sokan kader anı” Afrika cephesi olduğundan 8. Ordu komutanlığına atanması ile başlayan ve 12 sayfa süren bu bölüm Türkçe literatürde ağırlıklı olarak Rommel üzerinden yani Almanların gözüyle okunduğundan önemli bir katkı sağlıyor. Tam bu noktada yazarın Müttefikler ve Montgomery hakkında yaptığı eleştirilerde kitaba bizim açımızdan ayrı bir değer katıyor. Afrika Cephesi sonrasında Montgomery’nin komuta ettiği harekâtlar farklı bölümler halinde ele alınmış; harekâtların gelişimi ve Montgomery’nin katkıları ile yaptığı hatalar bence gayet objektif bir biçimde analiz edilmiş.
Bunlar, tarihsel bütünlük içinde Haziran – Ağustos 1944 arasında gerçekleştirilen -Overlord Harekâtı ve -Normandiya Muharebesi (Bu ikisi birbirinden ayrıdır ve genelde ya karıştırılır ya da bir arada anlatılır ki bence ayrı ayrı ele alınması farklı nitelikleri açısından daha doğrudur. (Birisi amfibi bir harekât iken, diğeri deniz lojistiğiyle beslenen bir kara harekâtıdır.) Yanlış anlaşılmasın, bu kitapta ikisi aynı bölüm içinde fakat ayrı iki harekât olarak ele alınmış. ve Eylül 1944 – Ocak 1945 tarihleri arasında vuku bulan -Market Garden harekâtı ve -Bulge Muharebesi başlıkları ile sunulmuş.
Ön plana çıkan diğer bir bölüm olan “Zihninin Derinliklerinde” neredeyse psikolojik bir değerlenme niteliğinde ve bence onun hem başarılarının hem de başarısızlıklarının temel nedenleri çok iyi analiz etmiş ve kağıda dökmüş. Kitabın son iki bölümünden birini oluşturan “Silahlar Sustuğunda” bölümünü okuyunca Montgomery için biraz üzüldüm desem, pek yanlış olmaz. Zor karakterinin yarattığı sorunların ceremesini kelimenin tam anlamıyla savaş sonrasında adeta unutularak ödemiş. 1958 yılında yayınlanan “Anılar” kitabı umarım bir gün dilimize de kazandırılır.
Özetlemek gerekirse, bu serinin tüm kitaplarında karşımıza çıkan “Düşman Komutanlar” ve “Zihninin Derinliklerinde” bölümleri benim her zaman favorilerim. Bu bölüm, özellikle Rommel hayranları için ayrı bir anlam taşıyor. Diğer bir deyişle, sürekli vurguladığım “çapraz okuma” açısından bu eser, Rommel hayranları içinde iyi bir kaynak.
Askeri Tarih Dünya literatüründe kendisine ayrı bir yer edinmiş olan Osprey Yayınevi’nin bu serisini Kronik kitap çok güzel tercümelerle ve aynı kalitede dilimize kazandırıyor. Her askeri tarih meraklısının kütüphanesinde bulunması gereken bir eser…