ağlıyor karşı evin avlusunda eşikte bekliyorsun babanı
“baba” diye sesleniyorsun “baba” için kıpır kıpır okula yazılacağın
gün geliyor işte heyecanlısın kalemlerin kalemtıraşların silgilerin
defterlerin kitapların olacak “çocuğun kimliği” diyor masadaki adam
hızla elini ceketinin iç cebine ardından diğer ceplerine uzatıyor
baban kimlik kartını bulamıyor
kimlik, kimlik kartı olmadan kaydın yapılamayacağını anlatıyor
masadaki adam gözlerin doluyor birden kayıt işlemleri yarına kalıyor
güneş tepenizde caddenin karşı tarafına geçiyorsunuz
acı bir fren sesi yankılanıyor birden dönüp bakıyorsunuz okulun
önünden geçen caddeye “n’olcak bu yolun hali böyle” diyor baban
sinemaya doğru yöneliyorsunuz oradan da lunapark ve lokanta
zaman akıp gidiyor hızla ağır ağır koyulaşan alacakaranlıkta zar zor
seçiliyor parke taşları yanı başınızdan geçiyor sanki küçük küçük taş
evler ve daracık sokak araları babanla yan yana ve döne döne
yürüyorsunuz sokağı sessizlik fısıltıya fısıltı sessizliğe dönüşüyor
durmadan avlunuzda ne olduğunu bilemediğiniz bir kalabalıkla
karşılaşıyorsunuz gözler bir şeyler anlatabiliyor elbet mahalle
muhtarı kalabalığın arasından sıyrılarak yanınıza geliyor
“başınız sağolsun” diyor ve elindeki kimlik kartını uzatarak babana
veriyor“ çocuğunuzun kimliği” merhumenin elindeydi