James Joyce, yirminci yüzyıl Dünya edebiyatının önemli isimlerindendir. Yazdığı kitaplarla kendi kuşağını, ondan sonraki kuşakları etkileyen biridir. Günümüze kadar da Joyce’nin etkisi devam eder.
Bu harika kitapta on beş öykü yer alır. Öykülerin kimi çocukluk üzerinden verilir. Gençlik ve yaşlılık içeren öyküler takip eder. Sonlara doğru toplum hayatıyla ilgili öyküler harmanlanır. Son öykü ise ‘Ölüler’ başlığını alır. Elli sayfalık ve kitabın en uzun öyküsü ‘Ölmek’ ile gerek Dublin, gerekse de İrlanda’nın tamamında olan ekonomik, sosyal, ruhsal, zayıflık vurgulanır.
“Ölüler öyküsünde ‘Büyük Kıtlık’tan açıkça söz edilmez. Ne var ki İrlandalı okurların hiç biri görkemli son paragrafı okurken aklından kıtlığı geçirmeden edememiş olsa gerektir.” (Andrew Gibson, James Joyce Biyografi, Çeviri: Orhan Düz, S., 76)
Öykülerde yer alan mekân ve karakterlerin, çok net bir fotoğrafını yansıtsa da arka planda saklı olanı bulmak kolay değil. Öykü mekanlarının neredeyse tamamında kilitli kapılarla karşılaşmak çok olasıdır. Anahtarlar bildik yerde – saksı ya da paspasın altında- değildir ama kapıya çok yakın yerdedir. Sezgi gücü yüksek iyi bir öykü okurunun anahtarı bulması güç olamasa gerek.
Joyce’nin öyküleri açık ya da kapalı tanımlarına uymasa da zor öyküler demek daha akılcı olur. Dublinliler’de modern öykünün en yalın hali sunulur. Kimi öykü metnin derinliğinde saklı bir mesajla anlaşılır. Kimi öykü satır aralarında bırakılan boşluk ve ipuçlarıyla, kimi öykü sayfalar dolusu okunduktan sonra kısacık bir diyalogla kendini ele verir.
“Baudelaire’den Iain Sinclair’e kadar diğer modern yazarlar gibi Joyce’da iflah olmaz bir şehir gezginiydi. Dublin’de, özellikle de ‘Gecesemti’nde saatlerce yürüyüp dururdu.” (Andres Gibson, James Joyce Biyografi, Çeviri : Orhan Düz S.,68)
Dublin ile Dublin insanını içeren öyküler olması bakımından akraba öyküler de denebilir bu kitabındaki öykülerin tamamına.
“Bu hikaye kitabının, başka bir çok hikaye kitabından farkı, değişik esinlemelerle yazılmış hikayelerin bir araya getirilmesinden oluşmasıdır. Bütün hikayeler arasında tematik bir ortaklık vardır.” (Murat Belge)
Bütünsel olarak da roman gibi okunur ve ayrı ayrı her bir öykünün atmosferi oluşur.
Bir çok yazar ve eleştirmenlerin saptamalarını göz önünde bulundurarak, James Joyce’u özellikle yazar ve yazar adaylarının mutlak okunması gerekliliği konusunda hemfikirim.
Kilise’nin ağırlığını, ergen ve imkansız aşkların zorluğunu, sorumluluğu, sorumsuzluğu, hüznü, bohemliği, tekdüzeliği içeren kelimelerle yoğrulan öyküler…
Dublin’de Dublinlilerin hayatlarının izdüşümünde olan öyküler ustaca harmanlanarak okura sunulur.