Hayattayken sevdiğin insanların kıymetini bilmek, onları oldukları gibi kabul etmek ve öyle sevmek, geç kalmadan “Seni seviyorum.” diyebilmek. Belki de hayattaki en önemli mesele bu. Anne Frank’ın dediği gibi: “Ölüler yaşayanlardan daha çok çiçek alır; çünkü pişmanlık minnetten daha güçlüdür.”
Pervin Ünalp’ın kaleme aldığı Geç Kalanlar oyunu, Nihat Alpteki’nin rejisiyle bu sene de İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda seyircisiyle buluşmaya devam ediyor. Geç Kalanlar, daha önce Ankara Devlet Tiyatrosu ve Antalya Büyükşehir Belediye Tiyatrosu tarafından da sahnelenmiş. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda bu sezon 16, 17, 18, 19 Ekim tarihlerinde Gaziosmanpaşa Sahnesi’nde seyirciye merhaba diyecek oyunu, sezon boyunca diğer Şehir Tiyatroları sahnelerinde de izleyebileceksiniz.
Geç Kalanlar; insan ilişkilerini irdeleyen, akıcı bir öyküye sahip, çok boyutlu, duygusal yoğunluğu fazla, güzel bir oyun olmuş. Oyunda katılmadığım kısımlar olsa da genel olarak izlenilmesi gereken bir oyun olduğunu düşünüyorum.
Bu yazıda oyunun konusuna çok fazla girmek istemesem de (Bazı şeyler izleyip deneyimleyince daha güzel oluyor.) yine de sonunda kötü bir sürprizin izleyenleri beklediğini söylemeden geçemeyeceğim.
Oyunun dekoruna gelecek olursak, aslında oyunun konusuyla dekoru birbiriyle çok örtüşüyor. Dağınık bir salon ve bir mutfaktan ibaret. Sağda solda bir zamanlar güzel günlerin de yaşandığını ispat etmeye çalışan mutlu fotoğraflar var. Tabi oyunu izledikçe bu mutlu günlerin epey geride kaldığını öğreniyoruz.
Oyun boyunca hiç müzik yok. Müziği oyunun sonlarına doğru duyuyoruz. Piyano eşliğinde Deniz Noyan’ın bestelediği şarkı, aslında oyunu başka bir noktaya taşıyor ve seyircinin oyuna daha çok bağlanmasını sağlıyor.
Geç Kalanlar oyununda, hepimizin duyması ve kabullenmesi gereken şeyler var. Zaten Elçin Atamgüç’ün canlandırdığı karakterin de söylediği gibi: “Huzura kavuşmak için gerçekleri görmeli ve kabullenmelisin.” cümlesi sanırım bir şekilde oyunun ana fikri olarak kabul edilebilir.
Elçin Atamgüç’ün güçlü enerjisi ve o enerjinin oyunun ritmine yansıması muazzamdı. İzlemeye doyamadığım bir diğer isim ise Zafer Kırşan. Zaten oyunun ilk perdesi de bu ikilinin diyaloglarıyla ilerliyor. Seyirci hikayeyi biraz da erkek bakış açısıyla anlamaya ve dinlemeye çalıştıkça artan merak unsuru, ikinci perde de bu sefer kadın bakış açısıyla en üst seviyeye çıkıyor ve gerçekten vurucu bir sonla oyun final yapıyor.
Oyunu izlemek isteyenlere naçizane tavsiyem, bu oyunu sevdiğiniz insanları düşünerek izleyin. Belki de oyunda kendinizden de bir parça bulabilirsiniz.
Eğer isterseniz Geç Kalanlar oyunu, size de kendisinden bir parça hediye edecektir. Bunun için kendinizi oyunun akışına bırakıp izlemeniz yeterli.
Başta oyunun yazarı Pervin Ünalp’e ve yönetmeni Nihat Alpteki’ye, oyuncuları Defne Gürmen, Elçin Atamgüç, Vildan Gürelman, Zafer Kırşan’a olmak üzere emeği geçen herkese, bu oyun için teşekkür ederim. İzlediğim en güzel oyunlardan biriydi.
İyi seyirler dilerim.
Yöneten: Nihat ALPTEKİ
Dramaturg: Özge ÖKTEN
Sahne ve Kostüm Tasarımı: Emra ALBAYRAK ŞAHİN
Müzik: Deniz NOYAN
Işık Tasarımı: Murat SELÇUK
Efekt Tasarımı: Metin KÜÇÜKYILMAZ
Video Tasarımı: Emre TURGAYLI
Yönetmen yardımcıları: Hazal UPRAK, Pelin ABAY, Seda ÇAVDAR, Direnç DEDEOĞLU
Süre:105 dk. / İki Perde
Oyuncular: DEFNE GÜRMEN, ELÇİN ATAMGÜÇ, VİLDAN GÜRELMAN, ZAFER KIRŞAN
KONUSU
Yaşadığımız her günü güzel bir güne dönüştürmek varken, “Güzel Bir Gün”ün bize çıkıp gelmesi için öylece oturup bekleriz. Çoğu zaman yaşamak yerine erteleriz. Tüketmenin bencilliğini, paylaşmanın samimiyetine yeğleriz. Oysa ihtiyacımız olan tek şey, biraz farkındalıktır. Geç Kalanlar, sordukları ve sordurduklarıyla seyircisine derinlikli bir yüzleşmenin resmini gösteriyor.