Tomris Uyar, İkinci Yeni şairlerinden dördüne -Ülkü Tamer, Cemal Süreya, Turgut Uyar, Edip Cansever- esin kaynaklığı yapmıştır. Bu demektir ki her birinin kalplerinde ya da akıllarında ona ait özel bir köşe vardı. Tomris Uyar uçarı ve aykırı bir kadındır. Aynı zamanda zeki ve yetenekli. Belki de onlarca neden sıralayabiliriz böylesine sevilmesine, adına onlarca şiir yazılmasına gerekçe olarak.
“Tomris uyar için bir şiir kurma çalışması” (395) Turgut Uyar’ın Tomris Uyar’a yazılmış şiirlerinden sadece birisi. Bu şiir şairin 1970 yılında basılan kitabı Divan’da yer alıyor. Yazıldığında ikili evlenmişlerdi ve oğulları dünyaya gelmişti. Sevgili adına, sevgili için şiir kurma çalışması; bir hayal, bir ülke ya da bir yuva kurar gibi. Büyük bir Saati gün gelip duracağını bilerek kurarcasına… Uyar, şiirin adını büyük olasılıkla bitirdikten sonra vermiş olmalı. Ki “kurma çalışması” ifadesini kullanmış. Şairin Tomris Uyar’a ilişkin yazdıkları içinde en etkililerinden biri sayılmayacak olan “Tomris uyar için bir şiir kurma çalışması” kapalı bir üsluba sahip. Şair sanki çoğu şeyi söylememiş de sadece imlemiş. Bu nedenle olsa gerek ilk bakışta sarsmıyor okuru. Fakat ayrıntıya girdikçe yoğunlaşıyor.
“Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım / Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum / Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi / Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor” (135) Darmadağınık ve istilacı insan yığınlarının içinde kendisini yalnız hisseden şair sevdiği kadının ellerini tuttuğunda kendisinin içsel gücüne inanabilir. Yalnızlıktan kurtulur, artık o da kalabalık olur. Toplumcu bir şair olarak bilinir Turgut Uyar, kent insanının bireysel acılarına odaklanır aynı zamanda. Oysa öte yandan şiirimizde yazılmış en yetkin aşk şiirlerinin şairidir de. Yazdığı yüzlerce dizede aşk temasını derinlemesine irdelemiştir. Bazı şiirlerinde yalnızca aşkı ele alırken bazı şiirlerinde de bambaşka bir temanın içinden göz kırpar: “Aramızdaki sevgilim sevgilim / kuzey sanrısı gibidir / geceyi beşe filan böler” (636) “ey gözleri maden / ey ilk güneş saatinin çubuğu / de ki aşk pusudadır ve bir dükkanda / ölümsüzlüğün mührünü kazır” (553) “aşk için söylediğim her şeyi bir daha söylerim / sakin mutsuz ve yırtıcı / herkesin ağzındaki o sonsuz acı / belki de bundandır” (639) “ey en güzel görüntüsü çiçeklere dökülen bir çavlanın / aşkım, sonsuzum, bu dünyada ne var ne yok senindir” (396) “yanarım üşürüm berbat olurum / hiçbir şeye yaramam / ama yine seni severim / o zaman sen de beni sev / evet.” (407)
İki iyi edebiyatçı arasındaki aşk yirmi yıla yakın süre devam etmiştir. Böylesine uzun süren bir duygu yoğunluğu, içerisinde sayısız neşe ve kederi yan yana barındırır. Çok sevilen ve asla tam olarak sahip olunamayacak uçarı tabiatlı, durduğu yerde duramayan bir kadın ve içe kapanık, neredeyse hiç konuşmayan, kendi halinde bir adam. Aralarındaki ruhsal çekim birçok şiire kaynaklık etmişse de yaşadıkları aşkın onları çok mutlu ettiği söylenemez. Turgut Uyar, daktilo metninin başında “Tomris’e” diye seslenişin yer aldığı “Sibernetik” adlı şiirinde “mutlu aşk yoktur” / bilirsin // ama baharda ya da dışarda / sonsuz göğün altında / aşkın aşkla çarpımı / nedendir bilinmez / garip bir biçimde / hep sonsuzdur” der. (540)
Hâlâ duruyor bende. Genellikle onun şiir üzerine düşünceleri, benim onun şiirleri üzerine düşüncelerim… Ve anladığım kadarıyla çok sıkışık bir dönem geçiriyordu. Yani evlilik hayatında bir süredir yaşadığı tedirginlik ve uyumsuzluk şiirini de etkilemişti, yedi yıldır şiir yazmıyordu. Esin periliği olarak ifade etmek istemiyorum ama herhalde çok konuştuğum, çok dürttüğüm, yazmasını çok rica ettiğim için diyeyim, yavaş yavaş şiir yazma isteği yeniden doğdu” https://listelist.com/dort-sair-bir-kadin-tomris-uyar/
Turgut Uyar’ın şiir kitaplarını Arz-ı Hal (1949), Türkiyem (1952-1963), Dünyanın En Güzel Arabistanı (1959), Tütünler Islak (1962), Her Pazartesi (1968), Divan (1970), Toplandılar (1974), Toplu Şiirler (1981, ilk dört kitaptaki şiirleri), Kayayı Delen İncir (1982), Dün Yok mu (1984), Büyük Saat (Son yazdıklarıyla birlikte bütün şiirleri 1984) şeklinde sıralayabiliriz. Tomris Uyar’ın ifadesine göre ikili 1966’da tanışırlar. “Asıl tanışmamız herhalde o” diyerek Turgut Uyar’la önceden de tanıştıklarını işaret etse de Turgut Uyar’ın onun için yazdığı şiirleri tararken “Her Pazartesi” kitabının başlangıç noktası olarak alınması doğru olacaktır.
Turgut Uyar’a yedi yıl aradan sonra şiir yazdıran esin perisi her an uçuverecek bir kuş izlenimi uyandırmıştır uzun süren ilişkilerinde. Belki bu verimli aşkı diri tutan da yitirme korkusudur. Tomris Uyar ilişkilerine dair, “Turgut, her an elinden kaçıracakmış gibi gereksiz bir kaygıyla yıpranacak; ben de hiçbir rekabetin söz konusu olmadığı bir alanda, boyuna birinci seçilmekten yorulacaktım.” der. (https://www.edebiyathaber.net/tomris-uyar-anlatiyor-verdigim-ozgurlukten-kendime-de-isterim/) Aynı konuşmada Turgut Uyar hakkında “1967’de evlendik, kaç oluyor? 18 sene! Çok yakışıklı, çok zeki, çok duyarlı bir insandı. Belki bana göre aşırı ciddiydi. Tipik edebiyatçı özelliği taşıyan, kendi içine kapalı, dışarısıyla fazla alışverişi olmayan, şiiriyle mutlu biriydi. Ben öyle değilim. Denizi de severim, dolaşmayı da… Daha canlı, daha hareketli olmayı isterim. Belki bu bakımdan pek uyuşmuyoruz.” der. İki farklı karakter bir aşk öyküsünde yan yana geldiğinde şiir sanatı açısından son derece verimli sonuçlar ortaya çıkar.
Karamsar bir aşktır onlarınki; Turgut Uyar, iyimser ve etrafa neşe saçan bir adam değildir. “evet önümüz bahardır biliyorum / leylaklar açacak biliyorum / kiraz da çıkacak yakında / iyi şeyler söylemek de gerek biliyorum /sevgilim güzelim bir tanem biliyorum da / başka bir şey düşünemiyorum / şimdilik bağışla.” der. (713) “Bazan yaz ortasında gündüzün / sevgim acıyor / Kimi sevsem / Kim beni sevse” der. (549) Ve daha nice hüzünlü dize…
Divan şiiri İkinci Yenilerin beslendiği en önemli kaynaklardan birisidir. Elitizm, bireycilik ve soyut anlatım denince her iki yazınsal dönem birbirlerine iyice yaklaşır. “Tomris uyar için bir şiir kurma çalışması”, ikiliklerden oluşuyor. Gazel havası var, fakat uyak düzeni olarak gazelden ayrılıyor. Ölçü bakımından da ne aruz ne de hece ölçüsüne bağlı kalınmış. Dizeler oldukça uzun. Bu uzunluk şiirdeki duygusal ve düşünsel ağırlığın bir yansımasıymış izlenimi veriyor. Şiir yoğun bir hayranlık ve aşkla dokunmuş.
“seni sonsuz biçiminde buldum o biçimi almıştın / sandviçlerle, kötü şehirle, terle başbaşa kalmıştın” Ankara’da tanışırlar ilk defa. Turgut Uyar bu tanışıklığı anlatmak için bulmak eylemini kullanır. Belki de yıllardır aradığı bir hazine gibi görmektedir sevdiği kadını. Turgut Uyar onu bulduğunda kocaman bir şehirde yapayalnız bir kadındır Tomris, yalnız ve güçlü. Şehir çocuğudur, sandviçlerle büyümüş, sonsuza dek değişmeyecek biçimini almıştır. Karakteri oturmuştur. Aylardan haziran olmalı, terleten bir hava. Onu ilk kez gördüğü anı başka bir şiirinde şöyle anlatır Turgut Uyar: “seni ilk haziranda görmüştüm / şapka giymemiştin çünkü yazdı / zaten hiç giymezdin belki de / kimin dünyayı görecek hali vardı oysa” (s. 556)
“yürüdü üstüne herkesin neonu, herkesin babaannesi /herkesin en eski olan kökü, en eski hanesi” Aykırı bir kadın düşünün, cesur ve değişimden yana bir kadın. Sıradan insanlar onu anlayamazlar, bütün dikkatlerini farklı buldukları bu kadının üstüne çevirirler. Toplum denen saldırgan yapı aykırılıkları sevmez. Tıpkı evvel zaman mitlerindeki dev gibi farklı olanı ya kendisine benzetmeye çalışır ya da ortadan kaldırmak ister. Şair sevdiği kadının başkalarına benzemeyen her haline hayrandır.
“yeşili bozup suya çevirdin, akşamı sonsuz uzattın / ne buldunsa o akşama uygun, ne buldunsa ona kattın” Kapalı bir üslubu var Turgut Uyar’ın, açık seçik göstermeyen yalnızca belli belirsiz ima eden. Reel bir manzaradan çok suya yansımış bir akşamüzerinden söz ediyor. Sevdiği kadın maharetli elleri ile akşama müdahale eder. Baş başa kaldıkları bir akşamı öylesine uzatır ki sonsuzlukla bir eder. Turgut Uyar özellikle olgunluk dönemi şiirlerinde sonsuzluk, ölüm, zaman gibi varoluşsal konuları irdelemiştir. Ölüm ve aşk temalarını sık sık bir arada anmıştır. Aşk bir anlamda ölüme isyandır, zamanı uzatmaktır. Sevgilinin aklığını ölüme eşitler örneğin: “her şey kalbimdir diyorum / ve işte o zaman / ölüme eşitliyorum aklığını” (500)
“perdeler uzundu, rüzgar kısa, masalar üç bacaklı / masalar dört bacaklı, rüzgarlar uzun, perdeleri kısalttın” Tomris’le yaşadıkları eve bakar Turgut Uyar. Belki dağ, belki de deniz görmektedir bu ev. Perdelere, rüzgâra, masalara şaşırır. Perdeleri uzun, rüzgârı kısa, masaları üç bacaklı bulur. Aşk ve sevilenle birlikte olmak büyülü bir şeydir. Tıpkı iki kişilik mutluluğun ta kendisi gibi. Sevdiği kadın ufacık dokunuşlarla etrafındaki her şeyi değiştirmiştir. Aşk tılsımlı bir nesnedir; eğer, büker, azaltır, çoğaltır… bazen de yok ya da var eder!
“sen bir atmacanın en uzun çığlığısın her tür gökte / göğü büyüttün, otobüsleri aldın, şehirleri ufalttın” Tomris Uyar’ı atmacanın attığı en uzun çığlığa benzetir, böylelikle mecazın gücü sayesinde sevdiği kadının ruhunda bıraktığı izdüşümünü dile getirir. Bu çığlık bazen öfkenin, bazen umudun, bazen de son derece gerekli bir isyanın çığlığıdır. Tiz ve keskindir. Şaire göre sevdiği kadın varlığı ile göğün mavisini büyütmektedir, insanları boğan şehirleri ufaltmakta, önemsizleştirmektedir. “sevgilim sevgilim / bir orman gibi çoğal aramızda /şehirden bir çocuk olarak şurda burda / bir sabuntozu markasında köpürerek /çınarın tutsaklığını /ve menekşenin tutsaklığını / ve menekşenin sevincini yaşa
sevgilim sevgilim / hüzüne yer var hayatımızda” der başka bir şiirinde. (636)
“yıkılan bir kedi bir süre olarak doldurur sesini / seversin bir kanaryanın sesinden çok kendisini” Kedilere ilişkin olarak “Keşke bir şiir okumuş, bir kedi sevmiş olsaydınız. Belki bu kadar kirletmezdiniz dünyayı.” der Turgut Uyar. Onun iç dünyasında kedilerin yeri ayrıdır. Kedi sevgisi çoğu şair gibi Uyar’ı da kendisine çekmiştir. Kadınları, özellikle Tomris’i kedilere benzetir. Onun sesinin tınısında “yıkılan bir kedinin sesini” işitir gibi olur. Sevdiği kadın öylesine duyarlıdır ki acı çeken kedilerin hüznünü dahi içselleştirir ve bu içselleştirme ses tonuna yansır. Başka insanlar kanaryayı sesinden ötürü severlerken o, kanaryanın kendisini sevmektedir. Bakınız Tomris Uyar kediler hakkında ne diyor: “Kedi, kendi varoluşunun başlı başına bir mutluluk kaynağı olduğu inancındadır, ödün vermez. Nankör sayılması bu yüzdendir sanırım. Almaktan çok paylaşmayı sevenlerin hayvanıdır Kedi. Uyudu mu kinini de unutur.”
“denizi ve ormanı, açlığı ve başkaldırmayı ayırmadın / bırakılmış bir köşebaşının en güzel tanımıdır adın” Turgut Uyar, Tomris’in adını sever. Ve dünya görüşünü de… Sevdiği kadının dünyasında deniz, orman ne kadar önemli bir yer tutuyorsa başka insanların açlıkları ve tanık olduğu haksızlıklara başkaldırma da aynı oranda yer tutmaktadır. Tarih içinde güçlü bir kadının adı olan Tomris, ona da güç katmıştır. Bazen bu adı kullanır şair bazen de ona farklı biçimlerde seslenir. “Şimdi artık serinle mülküm / çıkar pabucunu ve gözyaşını” (462) “ey geçmişten gelen konuk, sonsuz düğmelerimi tut (392) “ey canımın güftesi, eylülün ikinci haftasıydı o sıra”(392) “ey gözleri maden / çünkü aşk bir suçlamadır / sonuna kadar yaşanmamışsa” (560)
“seversin diye söylerim her şeyi, sana uygun olsun / çünkü her şeyin birbirine uygununu sen bulursun” Sevgi dolu bir kadındır Tomris Uyar. Her şeyde uyuma dikkat eder ve birbirlerine uygun olan nesneleri, varlıkları seçer daima. Turgut Uyar bu yüzden söylediği sözlere ve yazdığı şiirleri özenle söyler ve yazar. Aralarında geçen duygular için, “Yemin ederim aşk değildir bu / dünyada, bir güneş yılının en soğuk akşamı /soğuğun bu kertesinde gözlerdeki bu buğu / yemin ederim aşk değildir, aşk değildir / daha başka bir şeydir ki, göz yumulur”(410) der.
“gel ellerini ver en güzel ellerini öyle / ruhum, ateş yüreğim, kokum, birlikte öyle” Şiirde son nokta ellerin. Sevgilinin elleri, şaire göre en güzeldir. Belki bütün eller içinde en güzeli onlardır, belki de sevgilinin en güzel yeri elleridir ki ruhu, ateşten yüreği ve kokusu sinmiştir onlara. Turgut Uyar, Tomris Uyar’ın elleri için başka dizeler de yazmıştır. “ellerin bir demet güvercin olarak / uçursun uzaklara yukarlara sevdamızı” (462) “ellerimiz yok ama senin ellerini bir tutsam” (367) “suyun yattığı yatakta / kuşun çaldığı ıslıkta / elin sevgilim / elin” (550) Sevgilinin elleri belki acımasızdır fakat bir o kadar da güzeldir: “işte ellerin birini öldürenin elleri / bir merdiven taşıyan birinin elleri / belki biçimli ama ağzın ilgilendirmiyor beni” (410)
Evet her öykü gibi onların da öyküsü biter. “Çılgın ve hüzünlü” bulduğu, “sen beni sevdikçe ey yar derdim artar daima / çünkü beni sevsen de / güvenmezsin bana bilirim” (515) dediği Tomris’i vardır şairin sona ilişkin kurgularında bile. Bu son; aşk dolu, tanıştıkları haziran ayından ılık esintiler taşıyan, dolunaylı ve hüzünlü bir sondur: “Biter öykü… tomris gelir ya da başka birisi / bir tabağa çorba koyar tencereden / ama kesinlikle üçler kepçeyi / dolunay gider / kesin kuşlar ve çiçekler hüzünlenir /yani gece olur bir bakıma / haziran iğdelerde koyu koyu demlenir / kiracılar ve ev sahipleri ve mobilyacılar uyurlar / gemi adamları suları kesip evlerine gider / ve öykü biter.” ( 515)
İşte şiir:
Tomris uyar için bir şiir kurma çalışması
seni sonsuz biçiminde buldum o biçimi almıştın
sandviçlerle, kötü şehirle, terle başbaşa kalmıştın
yürüdü üstüne herkesin neonu, herkesin babaannesi
herkesin en eski olan kökü, en eski hanesi
yeşili bozup suya çevirdin, akşamı sonsuz uzattın
ne buldunsa o akşama uygun, ne buldunsa ona kattın
perdeler uzundu, rüzgar kısa, masalar üç bacaklı
masalar dört bacaklı, rüzgarlar uzun, perdeleri kısalttın
sen bir atmacanın en uzun çığlığısın her tür gökte
göğü büyüttün, otobüsleri aldın, şehirleri ufalttın
yıkılan bir kedi bir süre olarak doldurur sesini
seversin bir kanaryanın sesinden çok kendisini
denizi ve ormanı, açlığı ve başkaldırmayı ayırmadın
bırakılmış bir köşebaşının en güzel tanımıdır adın
seversin diye söylerim her şeyi, sana uygun olsun
çünkü her şeyin birbirine uygununu sen bulursun
gel ellerini ver en güzel ellerini öyle
ruhum, ateş yüreğim, kokum, birlikte öyle”
Kaynak: Turgut Uyar, Büyük Saat, YKY, İstanbul, Şubat 2021.