Ben senin anlatımcı söyleyişine
şiir bile yazarım Cevat ağbi:
“Alevler içinde bir deniz düşlerdi
Takfor’un meyhanesinden
Adalar’a baktıkça;
bu yüzden bir gece benzin döküp
denizi tutuşturdukları söylenir
mahallenin yaşlıları arasında.” CEVAT ÇAPAN
______
Sen ki gürültülü bir iş içindesin,
doktor gömleğinle, bu sessizliği
nereden buluyorsun bilmem,
bu konudaki yeteneğin ne?
“Neredesin, bir bulutun en siyah yerinde mi?
Bir söğüdün dalında, suyun akışında mı?
Turnanın uçuşunda, bir gülün açışında
yine öyle düşler kurar mısın bilmem ki? ” YUSUF ALPER
_______________
Korkulur bazen sessiz duranlardan,
ne yapsan boş, yüzünü değiştiremezsin
gülmekle hüzün arasından.
“çıkar yüzünü ıssız odalardan
kaldır eteğini
bir suç al üstüne
dökülsün tenin” TOZAN ALKAN
____________
Bazen esmerin tadı derler bizimkiler.
bazen de sarışının adı. Bu bakışın adı
var yer üstünde. Kırışıklar arasından aydınlatır:
“Acı ışığında kanamalı bir hasta
Dur gelme! -Marmara’da yalnız bir eylülü bıçakladılar-
Ama hangi gecelerdi, cırnaklı öpüşmelerin
Oysam beni kızağa çektiğini, uçan kuşlardan öğrenmiştim”
ABA MÜSLİM ÇELİK
___________
Senin bir gürültü olduğunu biliyorum.
Sevimli bir çınlama. Zararın yok, sesin de duyulmaz,
gene de gürültüsün kendi duvarında:
“sessizce duruyorum kıyısında dünyanın
aklım balıkçı teknesine düşmüş bir kedi
kalbim bir derviş yollarda
arayan kendi göğüs kafesini” ÖZGE SÖNMEZ
___________
Acı çekmeye eğilimli. Kara’ya bürünmeye meyilli.
Kederden doğdu gülüşün. Aç pencereni de doğur güneşi.
“İnsan aklını tutsa suya, dökülse gölgeli yollara
öyle değil sözle anlatılmaz bu arasta
gözleri dolduran bunca efkar, bunca ölü
neredeyiz şimdi, yarın hafta sonu
derler ki herkes kendinin sekiz karışı imiş
elini hızara sokup da hoş geldin buraya” MUTLUCAN GÜVENDİR
________
Daha fazla uzun boy, daha fazla yeşil göz,
kendine güven, artık yalnız değilsin
bunca yıl sonra pişen yemeğin, uzatılan terlik
var sana kapının ucunda.
“Ben, bazı hurdalardan yapılmış bir zeplin
Bir peygamber kılıcı gibi suya çözülmüş
Benim yaşlılık, açık bir buharlaşma
Düzen içinde dolaplar
Ve hiçbir şey ile dolu kavanozlar
Boğulduk kimimiz kapalı havuzlarda
Göklerin karşısına çekerek kutsal tepesini” KORAY FEYİZ
_______
Labirentlerinden çıkamadığım hayat.
Bir o kadar da inandığım bir gösterici.
“yeraltı sularında büyüyen çiçek. özgür göçebe, mecburi tekil!
ayarı, diyar olan akıntıya denk. mağrur arı, ardan melek!
nisyanı yas olan kelebek.” ORHAN KAHYAOĞLU
___________
Ustamın her kelimesi bir ağırlıkla yüklü.
Bulutlar taş olur mu gözümüzde?
Benim ona inancım da her türlü.
“ben annemin hüznüyle büyüdüm;
ve onun mendilinde öldüm;
işte bak, oraya gömüldüm;
oraya, Ölüm’ün yanına
ve mendilin..” HİLMİ YAVUZ
_____________
Dalgalıdır ama denizi, kimse bilmez
ondaki parke taşlarının öyküsünü
basar üstüne her gün, çiğner sokağın geçmişini,
ama çığlığını örtbas eder, merhaba dediğine.
“sonra dedim ki kendime
korkuyorum aşkı keşfetmeye
içimdeki insan onu da talan edecek
arada perdeyi aralıyorum, kuşlara bakıyorum da
fazla şakaya alıyorlar şu uçmayı” ÖMER TURAN
_____
Dolu yaşadın, adımlar seyrek değildi senin.
Şimdi doğanın üstünde duman tüttüren,
sigarayı bırak istersen, menekşelerin selamı var sana.
“Yeni bitmiş çimenlerden kalktı
durgun sular boyunca yürüdü
Canı tazelendi” SÜREYYA BERFE
________
Seni hep hareket halinde bildik. Hiç durmadın.
Saate karşı geldi yaşamın. Koşturdun hep rüyadaki gibi.
“Şaşıyorum bazen yazdıklarıma
bunlar şiir değil sanki
Otobanda kaplumbağa
….
Kurt kuzudan çıkar bazen
Bunun tersi de doğrudur
İşte tam bu sıralarda
İki ben çarpışır bende
Ya acı bir fren sesi
Ya ayak gaz pedalına” ABDÜLKADİR BUDAK
_________
Aykırı değilsin. Ama içinde ters köşe bekleyen
biri duruyor. Emir halinde. korkulur
bu nöbetçilerden seyir halinde.
“İsteksiz girdiğim iç savaşımda
zırhımı bıraktım
kadeh h-kaldırıyoruz üçümüz.
yengeç, yarasa ve ben
-sabahlar olmasın-” LEYLA ÇAĞLI
_____________
Acılı öğretmen. Ders zilini kendi çalan,
tebeşiri cebinde kara yazılı. Öğrencisi
mendil niyetine birikmiş. Durmadan iade edilen.
“yolları geceye öyle sermişler ki
gidersin içindeki çocukla
yurt, ışık, yol, adam
tanımadığın bir düşün ellerinde büyür
ne zaman uyansam
vardığım yerde
yeni bir hayat kırılmıştır ya da bir hayal kırık
kapılar kilitli
sevinçler gitmediğin yollara dağılmış” MAZLUM ÇETİNKAYA
________
Bir zaman öncesi Adanalı bir oyuncu,
üstelik boyu uzun, yakışıklı. Sonrası gurbet
ve şiir dolu, akar gider hayatın ırmağı
“at üstünde elbisem zifiri
olsun ister yönetmen
sözcüklerim yövmiyemde kilit
diyemem at binmesini bilmem
saçlarım öf
briyantin yana” NİHAT ZİYALAN
__________
Kocaman bir gölgen var kapıda. Bir o kadar da
küçüktür yüreğin. Siyah güller yeşerir içinde.
Kötülüğün yok ki kapıda bekleyen zarfa:
Mektup unutulmuş sahibinin cebinde.
“dişardaki aydınlık ki geceyi siler süpürür
saksıdaki çiçekler vedaya yanaşır
giyinse ya üzüntülerin yamacında soyunan dün’üm
gelmez o vakit, ölüm gibi kapıma uyku” EYÜP EKİNCİ
____________
İnce, naif, limon kokulusun,
arada zeytin de bulundurursun sofranda, çökelek de…
“anlaşılma bir dille
konuşuyordun sevgilim
içimden o dili öpmek geldi
bilemediğim nedenleden” HALİM YAZICI
________________
Gülümseyen bir hüzün.
“Kıvrılıp giden raylarla ördüm bu sepeti
gecenin sabaha döndüğü vakitlerde” M. MAHZUN DOĞAN
__________
Yeşil çay, mor hüzün, varsa yoksa boş vakit,
yağmurun örtüsüyüm. beklediğim sıralar..
“Bir bahtsızlık kasabasına tayin olmuş gözlerin
birazdan öleceksin diye korkutuyor bizi kırlar
birazdan öleceksin diye az önceki halim yok
birazdan öleceksin ve babamın çatısı savrulacak” ŞEREF BİLSEL
_____________
Bir rüzgar ki, içinde hiç kirli bir şey katmamış,
toz yok, çöp yok, böcek de eklenmemiş..
ben bu rüzgarın nesiyim bilmem, peşisıra kanat çırparak
“bu ağaç ne kadar yakın bana
kökü köküme değse fırtınalar patlar
yağmuru söker bulutlardan yoksullar
her dua biraz yalnız işi
kimin sessizliği böyle kırmakta gönlümü
yoksun gün devirmekte kırkını” SERKAN TÜRK
______________
Bir zengin yürek, engin çağıltı
“kefenime büyük bir cep dik terzi
içine çerez niyetine şiir; diyez ve bemolü ile yedi nota;
bir de karanlık insan siluetinden bir liste koyayım
şikayet etmek için tanrı katında..” UĞUR OLGAR
_________
Hareket halinde bir ozan
“Gardiyan içinde anahtarın cebinde zindan kendinde” ERKUT TOKMAN
_____________
Adana’nın toprağı taştan…
“birileri sürekli bastığımız toprağı alıyor: ve götürüyor başka
yere. ne ayak izimiz kalıyor geride. ne tanıdık bir uzaklık” SALİH BOLAT
___________
Şiire inceden bir bakış:
“genç kızlarını yaslı göreceksiniz uykularda
surlara yükselen çıtalı uçurtmalara sevdalı
avlusu taştan o evler ne de çok çocuktur
Hisar’ın orta yerinde çırpınan serçeler olur” ERTUĞRUL ÖZÜAYDIN
__________
Darağacından Egekent’e. Genç kalan bir ömür
“Bir daha dönmedi yaban arısı!
Yazla yaralı balkonun belleğinde
dolaşır hala o buruk vızıltısı..!” AHMET GÜNBAŞ
___________
Şiirin iyi niyet, işçilik elçisiydi. şimdi anne, daha ne!
“usulca saçlarına dokundum
bir istasyondu yüzü
dedim;
geldik yollar yalan
sarıldım kendime ayrıldım kendimden..” CEVAHİR BEDEL
___
Silifke’ye ısmarladım….
“yumruğumda sıkılı ateş yontuyorken avcumu
göğsüme astım
kalemin girdabında son bulan kurşunu
tam şuramda duruyor artık yaşadıklarım” GÜLTEKİN TEZCAN