Gömleği Yalnız, çok güzel bir kitap ismi. Kitap isimleri modern edebiyatta çok önemli bir yer tutuyor. Sadece başlıktaki çekiciliği dikkate alarak satın almadım elbette, ama kitabı ayaküstü incelediğimde, birkaç cümle okuduktan sonra hemen kasaya koştuğumu hatırlıyorum. Yky etiketiyle çıkması ve editörünün Murat Yalçın olması zaten belli bir güven aşılıyor.
Gömleği Yalnız, son dönemlerde okuduğum en iyi öykü kitaplarından biri oldu. İlk öyküden son öyküye kadar kitabı elimden bırakamadım diyebilirim. Kelime seçimlerindeki ustalığı, metaforları yerli yerinde kullanma becerisi, sadeliği esas alışı ve öykünün tamamından yansıyan samimiyet duygusu, kitapla bağ kurmanızı kolaylaştırıyor.
Mustafa Şahin, sesini bulmuş bir yazar. Oturmuş bir üslubu var. Öykü diline istikrarlı bir gidişat hâkim. Hemen hemen tüm öykülerine sirayet eden kendine has tarzı dikkatlerden kaçmıyor. Yıllardır beklettiği öykülerinin fazlalıklardan arınmış olduğu anlaşılıyor. Duru bir dille karşı karşıyayız. Gömleği Yalnız kitabındaki kelimelerin cümle içindeki konumları, uzun tefekkürlerin mahsulü.
Öyküde en önemli hususlardan biri, şüphesiz yazarın öykü diline farklı bir soluk kazandırabilmesidir. Kimi öyküler, olayların albenisine kapılarak okunur, bazı öykülerde ise baş aktör dil ve üsluptur. Mustafa Şahin’in dille kurduğu ünsiyeti ilgiyle karşıladım. Öyküleri kendime çok yakın buldum. Bunda şüphesiz kendi kişisel hayatımın da etkisi büyük. Çünkü yazarın bahsini ettiği mevzuların bir kısmını bizatihi ben de yaşadım. Şahit olmadıklarımın da etkisini derinden hissettim. Çocukluğumun ve ilk gençlik yıllarımın geçtiği dönemin atmosferine götürdü beni kitap. Mustafa Şahin’le beslendiğimiz ana damar aynıydı çünkü. Ruhsal ve düşünsel olarak aynı merhalelerden geçtiğimizi, öykülerinde bahsini ettiği otobiyografik kısımlardan anladım. Kitabı okuyan bazı insanın dile getirdiği gibi Mustafa Şahin, ‘bizim öykümüz’ü anlatıyor. Horatiun’un dediği gibi Quid rides? De te fabula narratur. Ne gülüyorsun? Anlattığım senin hikâyen.
Kitabın arka kapağındaki tanıtımda zikredildiği gibi Gömleği Yalnız, yer yer öykü formatından sıyrılıp deneme ve anlatı türüne kayıyor. Başta söylediğim gibi öykücüleri birbirinden farklı kılan da bu husus olsa gerek. Her öykücü yeni bir öykü kalıbıyla var eder kendisini. Ben şahsen öykünün belli kalıplara sıkıştırılmaması taraftarıyım. Mustafa Şahin, tıpkı Samuel Beckett’in yaptığını deniyor. Olaylar kişisel tarihe, dekor zaman mefhumuna, karakter anlatıcıya, öykü anlatıya, kurmaca söyleşiye dönüşüyor. Hikâyeleri okuyunca olaylar bazen silinip gidiyor zihinde bütünsel bir bakış açısı kalıyor.
Mustafa Şahin öykülerinin ana fikrini özetler mahiyetteki bir bölümü paylaşmak istiyorum.
Sözcüklerin bittiği yerde yeniliyoruz.
Uyku diye bir şey yok haddizatında.
Rüyalardan daha uçurum yaşamaklar.
Bitmedi, gelmedi, yenilmedi.
Bir çift kelam edecek kimse yoktu.
Oysa ne gam… edecek bir çift kelam yoktu.
Önce yoldaş sonra yol demişler ya.
Yoldaş yok, yol da yok.