Yaşamanın Bir Anlamı Var mı?
Dil düşünceyi ifade etmeye yetmiyor. Yine de ondan daha kapsamlı bir ‘alet’ yok. Dil varsa düşünceler vücut bulabiliyor.
Düşünceler dile aktarılırken daha önceden kazandığı manaları da üstlendiği için, kavramlar işaret ettiği anlamları tam karşılamayabilir. Bu yönüyle dil, düşüncelerin tercüme edilmesidir. Bir dilin başka bir dile aktarılmasına benzer. Tercüme aslı gibi değildir. Birçok yönden farklıdır, ya eksiktir ya da fazladır. Osman Çakmakçı’nın mesele ettiği konuların temelindeki “anlamsızlık/imkansızlık” ifadeleri bu durumu sembolize ediyor olabilir.
Yaşamanın imkansızlığını düşünmek ironi barındırıyor. Yazar bunu bilerek yapıyor belli ki. Aksi taktirde böylesine bir söylemin nihai noktasının nihilizme varacağı aşikar. Yer yer nihilizmin duraklarında soluklansa da, esasen yazarın yaşama dair umutlarının daha kuvvetli olduğunu görebiliyoruz. Çakmakçı, imkansızlık söylemini; insanlar açısından mümkünlüklerin askıya alınmış olduğu, anlamların yitirilip onun yerine kaygıların ve belirsizliklerin insan
bilincine hakim olduğu düşüncesini ifade etmek için seçtiği kanaatindeyim. Metnin asıl başarısının yazarın böylesine çetin bir konuyu zor bir okuma denklemine tabi tutmadan okuyucuya aktarabilmesi olduğunu düşünüyorum.
Yaşama asıl anlamı veren unsurun, tıpkı Pavese’nin ifade ettiği gibi, “yaşama uğraşı” olduğunu savunuyor. Yaşamak eylemektir. Kişi eylediği sürece yaşıyordur. İnsanın hayatla kurduğu diyaloğun en önemli tezahürü yaşamaktır. Kişi ancak bu şekilde var olabilir. Eylemler soyut düşüncelerden somut gerçekliklere taşmalıdır. Acının, ıstırabın olmadığı, yalnızca hazzın peşinde çürüyen bir ömrün öncelendiği yaşam, hakiki anlamda bir yaşama değildir yazarın gözünde. Acı çekmeyenin bir yaşamı olabilir mi, sorusu bu savımı destekler mahiyette.
Yukarıda değindiğim gibi, yazar, iddiasını ortaya koyarken okuyucuyu boşluğa atmıyor. Tabiri caizse kendi açtığı kuyuları yine kendi eliyle kapatıyor. Bir tür okuycuyu yaşamanın imkansız olduğu firine davet ederek, okuru tekrardan yaşamaya davet ediyor. Bunu da kitabın son bölümüne düşüncelerini açık bir şekilde sunarak yapıyor.