A.F.Nujen: İçimden Hiçime ilk kitabın. Hızlıca bir kitap ismi gibi geliyor ilk anda kulağa. Öte yandan felsefi açıdan büyük bir kavganın çıkmasına neden olabilir bir isim. İnsanın içi dışında her şeyin, insanın içinde olduğu halde dışında şekillenen her şeyin, toplumsalın, varlığın, var oluş mücadelesinin bir eleştirisi de sayılabilir mi?
E.Alp: Şiirler yazılmış, sıralara konulmuştu. Uzun yılların çalışması artık çıkış tarihini beklemeye koyuldu. Çıkış tarihi kitabın ismini koyabildiğiniz andır, en azından benim için öyledir. Oluşturmaya çalıştığım şiirde ses ön plandadır, kitap ismi de böyle okunabilir. İçimden Hiçime; tasavvufi açıdan bakılarak da okunabilir -artık önemsemediğim o kişiye- anlamı ile de ele alınabilir. Bu ikilem kitabın içindeki hemen hemen tüm şiirlerde mevcut.
A.F.Nujen: Hani bir çiçek bir gecede filizlenir ya. Sen öyle bir şairsin. Burada bir gençlik vurgusu yaptığımı anlamışsındır. Fakat şiirin, senin toy bir şairden çok daha birikimli olduğunu gösteriyor. Birden patlaya patlaya değil, usul usul kendini dışarıya açan bir şiir. Hem haklı, hem tatlı dilli. İkinci kitabın elbette ki bunun kanıtı. Bununla birlikte genç şair tanımlaması hakkında senin aklına ne geliyor, böyle bir tanımlama seni de rahatsız ediyor mu? Bu tanımlamanın sence de edebiyat ortamında aşağılayıcı bir tavırla, üstten konum bildiren politik bir iticiliği var mı?
E.Alp: Ben şiir kısmı ile ilgileniyorum edebiyatın. Duyardık bir zaman sıklıkla, “Sait Faik şair mi, yazar mı?” sorusunu, bu gibi soruları da sevmem, bir çıkarım yapabileceğimiz güzel soru değildir çünkü. Genç şair de böyle. Genç şair- Orta yaşlı şair – Yaşlı şair hepsi şiir yazmıyor mu? O zaman önemli olan şiirdir. Şiire bakarız, okuyabileceğimiz kadar iyi mi- kötü mü, hepsi bu. Yine de ben bunun art niyetle söylendiğini düşünmüyorum. Ülkemiz tanımların yanlış kullanıldığı bir ülke. Ben “sevdiğim için karımı bıçakladım” diyen, adamın röportajını dinledim, cinayet haberlerinde. Sevmenin böyle bir özelliği olduğunu sanmam, ama o adamın sevme tanımında problem olduğunu söyleyebilirim.
A.F.Nujen: Kekeme Kırıntı ikinci şiir kitabın. Bu kitabındaki şiirlerin toplumsal kısır yapının seni daha üretmiş, daha üretecek bir şair yaptığını gördüm. Romantik bir toplumcu şair olduğunu söyleyebilir miyiz?
E.Alp: Söylerseniz gülerim. Daha neler söyleyeceksiniz diye, beklerim ya da ıslıklı şair demenizi beklerdim. Şairsek, beklediğimizden şairiz.
A.F.Nujen: Şiir kaynağını elbette yine şiirden alır. Yalnızca geçmişin şiirinden de değil. Bana çağdaşların arasında şiirinden etkilenmekten korktuğun bir şair söyleyebilir misin? Ve bu şairin şiirinde seni bu denli etkileyen hususun senin yazın hayatındaki derinliğinden söz edebilir misin? Seni tutuyor mu, tetikliyor mu?
E.Alp: Ben bir okuyucuyum, güzel şiir bulunca önce kıskanmak değil, sevinmek geliyor aklıma. Güzel bir şey bulmanın sevinci… Çağdaşlarımın arasında şiirini çok beğendiğim isimler var Devrim Horlu, İhsan Baran, Cenk Kolçak, İdris Sezgin… Fakat bir şiir yazıcısı etkilenmek için yalnızca şiiri seçmez. Beni şu aralar etkileyen şeyi sorabilirsiniz, çünkü sürekli değişir insanı etkileyen olgu. İnsan zamanın içindeki yapraktır; tomurcuklanacak, yeşerecek, solacak ve düşecektir. Beni etkileyen de rüzgârdır.
A.F.Nujen: Sen de bilirsin ki, şiir yazmak kendi içini kazmasıdır şairin. Bir çukur kazar, içine çiçek eker. Bir çukur kazar, içine birini gömer. Bir çukur kazar, iner içine bir başına oturur, kendi kendini yaralar. Senin şiirin bunlardan hangisi daha çok, hem niçin?
E.Alp: Ne güzel bir soru, ne güzel bir tanım, ne güzel bir şiir. Ben çukuru çoktan açılmış dünyanın içinde kendimize ait bir çukur açıyorum. Seni, beni, onu, bizi, yan yana getirecek bir çukur arıyorum. Bir’e dair sorunlarım var, bir’i kabullenemiyorum. En sevdiğim şarkı, en sevdiğim kitap denildiğinde, aklıma hiçbir şey gelmez, birkaç isim gelir. Mutluluğumun bir’de olmadığını düşünüyorum. Bize ihtiyacım var.
A.F.Nujen: Ben şahsen kötü şiir yazanlardanım. Çirkin birinde bütünlüğünün dışında bir başka kusur bulunmayacağından faydalanırım. Fakat iyi şiirin sesini ne kadar uzakta olsa duyanlardanım. Çok iyi eleştiriler almadığım gibi beni şiire küstürecek eleştiriler de almadım hiç. Eleştiri yapmayı bilmediğimiz gerçeğine dayanarak söylüyorum bunu, kötü eleştiri linçtir biraz. Bu yüzden bu konuda acı bir hatıra, tatlı bir hatıradan çok daha fazla yer kaplar yazan birinin hayatında. Senin yazın hayatında seni şiire küstürecek kadar kötü bir hatıran oldu mu hiç ya da sen öylesi bir eleştiri yaptın mı? İyi ya da kötü eleştirilmenin, eleştirilmenin senin için, senin şiirin için kayda değer bir önemi var mı?
E.Alp: Aile bireylerimin arasında en muhalif kimlikli bendim. Annem korkardı üniversitedeyken, askerdeyken, işteyken. Hep endişelenirdi benim için. İçimden Hiçime yeni çıkmıştı. Koştum okuma yazma bilmeyen anneme verdim kitabımı.
“Oğlum bunun içinde bir şey yok değil mi?” demişti.
Ben annemi anlamıştım, umarım siz de beni anlarsınız.
A.F.Nujen: Tarih boyunca şiir diğer tüm türlerden her zaman çok daha hassas, aynı zamanda çok daha hırçın olmuştur. Senin şiirin kavga eden bir şairin şiiri değil. Senin şiirinden durmadan barışa dair, yerinden çok da memnun bir coğrafya işçisinin sesi geliyor. Türkü söylemeyi, türkü dinlemekten çok daha fazla seven bir şehirli gibi… Senin şiirin hem toplumsal, hem bireysel açıdan bir mücadele şiiri üstelik! Senin şiirin senden bağımsız ne söylüyor? Sen memnun musun şiirinin başkalarına fısıldadıklarından?
E.Alp: Şiirimin eksikleri doldurmasını isterim. Bir yerde güçlü mü çoğunlukta, ezilenden yana olsun isterim. Kadın mı vurulmuş ortasında sokağın, sokağı alıp yere çalamıyorsa ve insanlığa dair eksiliyorsa umut, onu çoğaltsın isterim. Mülteciler boğulurken insanların gözünün denizinde eksilen oksijen olsun mesela. Ya da annesinin söylediklerini almak için bakkala giren çocuğun canının istediklerini de almasını sağlayacak elindeki o eksik para olsun isterim. İsterim, istemektir benim şiirim.
A.F.Nujen: Beni yanıtladığın için teşekkür ederim ve bilmende fayda var, Kekeme Kırıntı hiç takılmadan türkü söylüyor.
E.Alp: Bunu duymanın mutluluğu ile selamlıyor ve teşekkür ediyorum.