Norveç edebiyatının yaşayan en önemli yazarlarından biri olan Dag Solstad, Mahcubiyet ve Haysiyet[1] adlı eserinde, kendini gerçekleştirememiş, toplumla ve yaşadığı modern çağla bağlarını “olması gerektiği gibi” kuramamış bir edebiyat öğretmeninin elli yaşına geldiğinde kendiyle ve yaşadıklarıyla yüzleşmesini anlatır. Kuzey Avrupa ülkeleri, dünyada refah seviyesi en yüksek ülkeler arasındadır. Buna rağmen Norveçli bir öğretmenin yaşadığı mutsuzluk ve buhran, geri kalmış ya da gelişmekte olan bir ülkedeki bir öğretmenin yaşadığından pek farklı değildir. İnsanın kendi varoluşuyla ilgili muhasebesi, koşullar ne olursa olsun hep sürecek belli ki.
Edebiyat öğretmeni Rukla, sıradan bir okul gününde İbsen’in Yaban Ördeği adlı eserini yukarıda alıntıladığım cümle ekseninde değerlendirirken onu heyecanlandıran bir ayrıntıyı fark eder. Sonrasında öğrencisiyle yaşadığı tatsızlık küçük bir sinir krizi geçirmesine neden olur. Okul bahçesinde şemsiyesini duvarlara vura vura, ellerini kanata kanata parçalar ve bu buhran sorgulamanın fitilini ateşler, kahramanımızı ilk gençlik yıllarına götürür.
Elias Rukla, ilk gençliğinden beri içe dönük, sakin hatta silik bir karakterdir sosyal hayatında. Hep bir yoksunluk duygusu içindedir, özgüven eksikliği daha öğrencilik yıllarında onu esir alır ve hayatı boyunca tüm ilişkilerinde belirleyici olur: “… başkalarının, diğer öğrencilerin kendisini Johan’ın gölgesi olarak gördüğünü bilse de bu durum Elias’ın gururunu okşuyordu… Elias’ta bir şeyler var demek ki, izlenimini yaratıyor olmalıydı bu.” (s.45)
Elias Rukla, aslında mahcup ve haysiyetli bir insandır. Johan ve Eva ile ilişkilerindeki mahcubiyeti, üvey kızı Camilla ile ilişkisindeki saygılı ve onurlu duruşu, onun, tüm silikliğine rağmen romanın adına yaraşır bir karaktere sahip olduğunu gösteriyor.
Elias Rukla’nın hayatında karşılıksız bir aşkla sevdiği karısı, aslında severek seçtiği mesleği, gönülden bağlı olduğu dostu Johan vardır ve aslında onları önemsemektedir. Ancak modern hayatın dayattığı yaşama ayak uyduramamanın ve karakterinin de etkisiyle içine kapanmış, derin bir yalnızlığa sürüklenmiştir. Yıllar içinde oluşan zihinsel birikimi bu derin yalnızlıkla birleşince okunması çok keyifli bir sorgulama süreci çıkıyor ortaya. Kahramanımızın içtenliği ve kendine karşı dürüstlüğü karşısında empati ve duygu birliği kaçınılmaz hale geliyor, roman okuru etkisi altına alıyor.
Dag Solstad, yalnızca bir benlik arayışına sürüklemez kahramanını. Roman; eğitim sistemine, evliliğe, tüm dünyaya egemen olan sisteme ve bunun dayattığı yaşam biçimine ince bir eleştiridir de aynı zamanda.
“Yoksul kitleler, yoksul ve renksiz günleri köylerinde bırakarak metropolün kenarına ilişmiş umarsız bir gecekondu dünyasına göç ediyor ve ömür boyu oradan ayrılamıyorlardı. Neden?.. Kapitalizm aynı zamanda buydu çünkü; parlak, ışıl ışıl ve kıvılcım saçan…” (s.65)
Şemsiye metaforu, Elias Rukla’nın elli yıllık yaşamını sembolize eder. İlk sayfalarda, yağmurlu sıradan bir günde çantadaki yerini alan sıradan bir şemsiyedir. Ancak Elias şemsiyeyi parçalayıp bir kenara attığı anda o güne kadarki yaşamını da artık terk etmiştir. Romanın sonunda Elias’ ın eski yaşamını tümüyle değiştirdiği söylenmez ama hayatı aynı şekilde yaşamaya devam etse bile hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı açıktır.
Romanda, özellikle ilk sayfalarda sıkça tekrarlanan ifadeler ve dolambaçlı cümleler var. Bunlar sürükleyiciliği engelleyerek kitaba tutunmayı zorlaştırıyor. Kitabın bana göre tek olumsuz yönü bu diyebilirim. Bunu çeviriye mi bağlasam, diye baktığımda çevirmen Banu Gürsaler Syvertsen’in Norveç edebiyatına ait birçok eseri dilimize başarıyla çevirdiğini gördüm. Sabit Fikir dergisinde Ocak 2019 tarihinde yayımlanan bir söyleşide, çevirmen, Norveç dilinin ve yazarın üslubunun zorluklarına değinmiştir. Hatta Dag Solstad’ın bu tekrarları özellikle tercih ettiğini, böylece yaşamın tekrar eden sıradanlığını daha iyi yansıtmayı amaçladığını söyler.
Mahcubiyet ve Haysiyet, 106 sayfalık, hacmi küçük etkisi büyük bir roman. Bildik meselelere farklı açılardan bakan, edebi ve felsefi içeriği ile okunmaya değer bir eserdir.
İyi okumalar.
[1] Dag Solstad, Mahcubiyet ve Haysiyet, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2019