İSMAİL CEM DOĞRU’YLA “ÇİÇEK KOKUSU İLLEGAL” ÜZERİNE…
Rabia Çelik Çadırcı: Yedi yıl “Ara”dan sonra Mühür Yayınlarından çıkan ikinci şiir kitabınız “Çiçek Kokusu İllegal” için kutlarım öncelikle. Bu kitap adı seçiminiz muktedirlerin güzel olanı yasakladığına, sürekli baskıladığına dair bir gönderme midir? “ağır metal kokusu” şiirinde de şöyle yer alıyor: “gününü gün etme kaygısı için karamsar, güne/gözyaşıyla başlamanın faydası bizi anlatmak/için iki sınav arası açıyor çiçek kokusu illegal” Niçin “Çiçek Kokusu İllegal” olduğuyla ilgili neler söylemek istersiniz?
Rabia Çelik Çadırcı: “en çok boşluklar aradı…” “harfler nasıl kısılır…” “ölüleri ayıplıyor zaman…” “alkış bir yeni hayaliydi” “çünkü kime götürür” başlıklarıyla ve naif olduğu kadar sorgulayıcı, düşündürücü epigrafların da yer aldığı beş bölüm karşılıyor okuru kitabınızda: “Tek umudumuz tanrıya giden yolları kapsayan sayı yığınaklarından bizi sakınacak bir gelecek hayali… Bu umudu bağışla İsmail…””Çiçek Kokusu İllegal” içerisinde yer alan şiirlerinizin yaratım süreci ve poetikasıyla ilgili neler söylemek istersiniz?
Rabia Çelik Çadırcı: Şiirin tarihsel gerçekliği geleceğe taşıdığına şüphe yok sanıyorum. “her bir yapraklı yonca gelin bu ülkeyi/avm yapalım diyor tüm alışveriş akımları,/her odaya üç şerit yol bir de minare gölgesi” Şiir toplumun belleği midir? Siz bu konuda neler paylaşmak istersiniz?
İsmail Cem Doğru: Sanki birbirinin rol değişkeniymiş gibi görünen ortak egemen şiir yelpazesi şiirin içinden toplumsal belleği küçük ve sevimli izler serpiştirerek söküp aldı. Modernizmle birlikte değişen insanı tanımlama biçimine ayak direyen, onu kirleten ve bu konuda tüketici işlevi yerine getiren unsurların, şiirde kazanılan mevzileri yok etmeye çalışmasında anlaşılmayacak bir şey yok. Yola çıkarken insanın daha mutlu yaşaması için kurgulanan sistemi, sistemin mutluluğu için adanan insan şablonuna eviren süreç en çok duyargayı örselemek zorundaydı, öyle de yaptı. Toplumsal duyargayı onarıp yeniden harekete geçirmeden verilen mücadele birbirini suçlama sürecini ortaya çıkarıyor. Buna şiir de dahil. Çiçek Kokusu İllegal, bir ‘toplumsal duyargayı onarma girişimidir’ aynı zamanda.
Rabia Çelik Çadırcı: “Çiçek Kokusu İllegal” bireysel ve toplumsal hafızayı canlandırmaya yönelik ya da bunu arzulayan şiirler bütünü olarak okunabilir. Diğer sanatlara göre belki de şiir, en çok sorumluluk taşıyan ve dolayısıyla şair de acının şeceresini bir bir tutandır denebilir. Neden böyledir? Şairin bireysel ve toplumsal sesi duyurma sorumluluğunu kim vermiştir? Ya da böyle bir sorumluluğu olmalı mıdır?
İsmail Cem Doğru: Şiirin bir sorumluluğu yoktur. Kimsenin de ona böyle görev yüklemek gibi bir gücü olabileceğini düşünmüyorum. Ancak unutmamak gereken en önemli ayrıntı doğada her şeyin bir işlevi olduğudur. Siz isteseniz de istemeseniz de etkin ya da edilgen bir işlevi var her ayrıntının. Bütün mesele şiire edilgen bir kimlik kazandırma arzu ve motivasyonunun nereden geldiğidir. Çünkü şiir de hayatın doğası gereği varlığını sürdürmenin etkin olmakla mümkün olabileceği bir alan. Yani, şiir bir biçim içerik bütünlüğü içinde diyalektik bütünlükle inşa edilmiş kimliğine erişebilir. Bu diğer sanat dalları için de geçerli bir önermedir. İçerik parametresini biçimin önüne taşımak ya da biçimi başat öge haline dönüştürüp içerik olgusunu önemsememek şairlerin kişisel tercihleriyle ilgili bir konu. Yine de her tercihin bir gerekçesi var. Bunu bazı şairler yetenek eksikliğinden kaynaklı bir tepkeyle ortaya koydu bugüne kadar. Yeteneğine olan inancında bir sorunu olan, o alanda kendine bir yer açmak arzusuyla donandığında şiiri kendi yeteneğine indirgemek gibi bir tavrın içine girebilir. Ya da edebiyattan farklı bir alana hizmet ediyorsa da bunu yapması bir zorunluluk haline gelebilir. Dünyayı algılama şeklimiz, hayatı okuma biçimimiz, sınıfsal farklılıklar, aidiyet olgusu ve daha pek çok ayrıntı şiiri nasıl algılayıp biçimlendirdiğimizi belirliyor. Oysa şiir için biçim ve içerik ilişkisinde denklemi doğru kurmamak eksik bir yapı ortaya çıkaracaktır. Depremde yıkılmasın diye tamamı metal bir yapı tercih ettiğinizde iklim koşullarının yaşanamaz hale getirdiği bir yapı inşa etmiş olursunuz. Eviniz soğukta ısınsın, sıcakta serinlesin diye ahşap tercih ederseniz mekanik anlamda istediğiniz sonucu alamayabilirsiniz. Şairin yeteneğiyle biçimlenecek bir işbirliği gerekiyor. Toplumsal duyarlılığı olan içeriği şiirin dışında tutmak, dilin dolaşıma soktuğu olanakları en yüksek seviyeye taşımaya odaklanmış bir biçim yönelimiyle de çelişiyor. Bunlardan birini önemseyip diğerini dışarıda bırakmak, şiiri de eksik kurmaktan başka bir anlama gelmez.