Kazuo Ishiguro, İsveç Akademisinin “büyük bir duygusal güce sahip romanlarında, dünyayla bir bağlantımız olduğu yanılsamasının altında yatan dipsiz uçurumu açığa çıkaran” bir yazar olduğu gerekçesiyle 2017 yılında dünyanın en prestijli ödüllerinden biri olan Nobel Edebiyat Ödülü’nü aldı. Bu sayede ülkemizde de yazara ilgi daha da arttı.
Yayımlandığı yıl Time tarafından İngilizce yazılmış en iyi 100 roman listesine giren, Alex Ödülü’nü alan, Beni Asla Bırakma[1] Türk ve dünya yazınında son dönemlerde daha da rağbet gören distopya türünde bir eserdir. Distopyalarda yazarlar, toplumun hâlihazır gidişatına ve bazı teknolojik ilerlemelere bakarak, huzursuzluk yaratan mevzu ile ilgili gereken tedbirlerin alınmadığı takdirde hem o toplumun hem de insanlığın felakete sürükleneceği konusunda okurları uyarmak isterler. [2] Günümüzde genetik bilimi sayesinde başta insan olmak üzere canlıların sağlığı konusunda büyük gelişmeler kaydedilmiştir. Ayrıca embriyoların veya herhangi bir organizmanın kopyalanması ile aynı anlamda kullanılan klonlama[3] ve özellikle insan klonlanması ile ilgili haberler medyada zaman zaman yer almaktadır. Yazar, klonlama ile ilgili gelinebilecek nokta konusunda okuru adeta düşünmeye yöneltir.
Romanda görevlerini tamamlamalarına kadar olan süreçte çocukluk dönemleri Hailsham’da geçmiş üç yakın arkadaş Katy, Ruth ve Tomy’nin yaşadıkları anlatılmış. İngiltere’nin birçok yerinde klonlar yetiştiriliyor olmasına rağmen Hailshamlılara ayrı bir önem veriliyor. Çünkü onlar birer denek. Özel bir şekilde Hailsham’da sanatla ve sporla iç içe büyütülüyorlar. Sağlıksız her şeyden uzak tutulan, hatta sigara kullanımı ile ilgili gözetmenlerince “Sizler öğrencisiniz. Siz… özelsiniz. Bu yüzden kendinize iyi bakmanız, bedeninizi sağlıklı tutmanız çok önemli. Sizin sağlığınıza dikkat etmeniz, benim sağlığımı korumamdan çok daha önemli.(s.72)”sözleriyle uyarılan çocuklar onlar. “Hayatlarınız sizin için önceden kararlaştırıldı. Yetişkin olacaksınız ve sizler yaşlanmadan, hatta orta yaşa bile gelmeden, hayati organlarınızı bağışlamaya başlayacaksınız. Her biriniz bu nedenle yaratıldınız. Filmlerini seyrettiğiniz aktörler gibi değilsiniz, benim gibi bile değilsiniz. Bu dünyaya belli bir amaçla getirildiniz ve geleceğiniz, hepinizin geleceği önceden belirlendi. Bu yüzden, artık bu şekilde konuşmamalısınız. Yakında Hailsham’dan ayrılacaksınız, çok zaman geçmeden organlarınızı bağışlamaya hazırlanacaksınız. Bunu unutmayın.(s.83)” sözlerini de idrak edecek kadar da olgunlar. Hailsham’da özenli bir yaşam sürmelerinden sonra ülkenin farklı yerlerine yerleştiriliyor onlar da diğerleri gibi. Katy, Ruth ve Tomy aynı kulübede bakıcılık için olgunlaşmayı bekliyorlar. Birbirini seven çiftlerin şiir, resim gibi sanatsal çalışmaları sayesinde bağışlarının erteleyebileceği ile ilgili söylentiye inanıyorlar. Katy, bakıcılık için ayrılmak durumunda kalıyor. Aradan birkaç yıl geçtikten sonra ikinci bağışını yapmış Ruth’un, sonra da üçüncü bağışını yapmış Tomy’nin bakıcılığını üstleniyor. Ruth’un tavsiyesiyle sevgili olan Katy ve Tomy’nin erteleme ile ilgili gerçeği tam olarak idrak etmeleri eserin dramatik yönünü oluşturmuş. Madam’ı Ruth aracılığı ile bulan Katy ve Tomy, kendilerinin bir klonların da bir ruhu olduğunu vicdan muhasebesi yapmaktan kaçınan insanlığa ispatlamak için denek olarak kullanıldıklarını öğrendiklerinde büyük bir hüsrana uğrarlar.
Nobel Ödülü haberini aldıktan sonra “Bu, şaşırtıcı ve tamamen beklenmedik bir haber. Dünyanın değerlerinin, liderlerinin ve güvenliğinin belirsiz olduğu bir dönemde geldi. Umarım sahip olduğum bu büyük şeref, yaşadığımız dönemde iyi niyetin ve barışın gücünün artmasına küçük de olsa bir katkıda bulunur.[5]” diyen yazarın ürettiği ve üreteceği eserlerle dileğini gerçekleştirmesini diliyorum.
[1] Kazuo Ishiguro, Beni Asla Bırakma, Çev. Mine Haydaroğlu, YKY, İstanbul 2017,
[2] Bkz. Ö. Faruk Huyugüzel, Eleştiri Terimleri Sözlüğü, Dergâh Yayınları, İstanbul 2018, s.115. ; Konu ile ilgili Bkz Tülay Akkoyun, Ütopya/ Distopya, Kurgu Kültür Merkezi Yayınları, “Distopyanın Bugün ile İlişkisi”, Ankara 2016, s. 53-57
[3] http://www.biyologlar.com
[4] “O gün senin dansını izlediğimde başka bir şey daha gördüm. Yepyeni bir dünyanın hızla yaklaştığını gördüm. Daha bilimsel, daha verimli bir dünya, evet. Eskiden beri var olan hastalıklara çareler bulunan bir dünya. Çok iyi. Ama aynı zamanda katı, zalim bir dünya. Sonra gözlerini sıkıca kapatmış, küçük bir kız gördüm, eski iyi yürekli dünyayı göğsüne yaslamış, artık kalamayacağını yüreğinde hissettiği bu dünyayı tutuyor ve ona yalvarıyor, onu asla bırakmasın istiyordu. Ben bunu gördüm. Karşımdaki sen değildin aslında, senin dansın değildi, bunu biliyorum. Ama seni gördüm ve yüreğim sızladı. Bunu asla unutmadım.”age. s.256-257
[5] http://www.kitaptansanattan.com