Bir derecik varmış
küçük küçük
köpük köpük akarmış…
Bir gözeden
gözyaşı gibi çıkmış önce
Kara-yeşil
Yeşil-kara
okşayıp çimenleri
başını taşlara vura vura
Akarmış derecik…
Derecik bir incecik su
Uykusu gelince uyanır
Uyanınca uyurmuş…
Bir türkü tutturmuş kendine :
Ben bir ufak derecik
Gezdim dağcık tepecik
Habu yalağuzluğa
Dayanır mı yürecik…
Öyle içli söylermiş ki
akkavaklar ürperir
söğütler ağlarmış…
……..
Bir dere daha varmış
berikinden habersiz
Dağlardan tarlalardan
Kederli ovalardan
akmış yıllarca
Kara buğdaylara
Sağrısı yaralı hayvanlara su vermiş
çıplak götlü
yanık çocuklar yüzmüş sularında…
Çok zaman bulanık
az zaman duru akmış
Ama su olduğu
hiç aklından çıkmamış…
Bir başka suya hasret
şehir şehir
memleket memleket
Hep bir gurbete akmış…
…………
İki dere
Yazgının buyruğunca
Uzunca bir zaman akmışlar
yaklaşmışlar
uzaklaşmışlar
Habersiz birbirinden…
Bazan soğuk bir yıldız gibi
ıssızlaşmışlar
Bazan iki yalnız gibi
yıldızlaşmışlar…
………..
Derken
Varoluşun ilk günü
Ayşafaklı bir vakitte
ne olduğunu anlamadan
tanyerinde buluşmuşlar…
dökülmüşler uçuruma
bir çağlayan olmuşlar…
Gülmüşler ağlamışlar
burgaç burgaç olup
döne döne
sarılıp ayrılmışlar
ayrılıp sarılmışlar…
İçmişler birbirinin suyundan
kanarak kanayarak
İki can bir olmuşlar…
Bu iki su
Her gün her gece
birbirine uyanmış
birbirinin uykusu olmuşlar
Sonsuza dek…
………
Gökgözlü bilge der ki:
İnsan da suya benzer
Aksın yeter ki…
Kenan Sarıalioğlu