Mahmut Yıldırım: Edebiyat Burada okurlarına kendinizden ve “Bir Garip Mavi” adlı romanınızdan bahseder misiniz? Okuru neler bekliyor?
Koray Horasan: Ben Koray Horasan, yüksek mühendis ve yazarım. Yıldız Teknik Üniversitesinde lisansımı tamamladım, ardından Boğaziçi Üniversitesinde yüksek lisans yaptım. Ama gönlüm hep sanata kaydı. Bunda üniversite yıllarımda tiyatroyla uğraşmamın büyük önemi olduğunu düşünüyorum. Zaten ilk olarak da bir tiyatro oyunu yazdım, ardından diğer oyunlarımı ve romanları kaleme aldım. 2018 yılında yazmış olduğum “Estralanya” oyunu Ekin Yazın Dostları tarafından en iyi küçük salon oyunu ödülünü aldı, aynı yıl Velespit Yayınlarından “Yıldız Gözlü Çocuklar” adlı gençlik romanım çıktı. Şimdi de “Bir Garip Mavi” adlı romanım yayında. “Bir Garip Mavi” nasıl diye sorarsanız: İlk önce okuru sıcak bir hikâye ve gerçekliğe indirilmiş bir masal bekliyor. Kitap, bir çocuğun gözünden aşkı ve yetişkinlerin gözünden ölümü anlatıyor.
Mahmut Yıldırım: “Bir Garip Mavi” ne zaman kurgu süzgecinizden geçti? Ortaya çıkış hikâyesinden konuşalım isterim.
Koray Horasan: Aslında yıllanmış bir hikâye. “Bir Garip Mavi”yi bir film senaryosu olarak düşünmüştüm. Taslaklarını, resimlerini ona göre tamamladım zihnimde. Sonra notlar almaya başladım, diyaloglar yazdım, düşünürken yer yer hüzünlendim yer yer neşelendim. Olur mu, olmaz mı, diye düşünürken sonunda da böyle bir roman çıktı ortaya. Ben okurken zevk alıyorum. Umarım okuyucular da hoşlanır, çünkü arada özlediğim karakterler oluyor, onların sayfalarını açıp tekrar okuyorum.
Mahmut Yıldırım: Victor Hugo, “Sadece bedenleri, şekilleri, görüntüleri sevenlere ne yazık! Ölüm her şeyi yok edecek. Ruhları sevmeyi deneyin, onlara yeniden kavuşursunuz,” der.
Eseriniz, ölüm ve aşk izleği etrafında şekilleniyor. Bu kırılmalar beraberinde neleri getirdi, götürdü?
Koray Horasan: Zor bir denge… Tam aşk filizleniyor, derken birden karşılarına ölüm çıkıyor. Bazı okurlarım içlerinin karardığından ama sonra aşkın mutluluk getirdiğini ve tekrar olaya kendilerini kaptırdıklarını söylüyorlar. Hayatın gerçeği de bu değil mi? Birileri ölürken, birileri evlenecek, birileri doğacak, birileri acı çekecek… Doğal akış… Böyle de olmak zorunda…
Mahmut Yıldırım: Karanlıktan aydınlığa giden yolda, Mavi ile Siyah karakterlerinin aşkını ilan ediyorsunuz. Birbirine zıt bu iki renk seçimi sizin için ne anlam ifade ediyor?
Koray Horasan: Mavi yaşamı, Siyah ise ölümü simgeliyor bende ama ikisi de döngünün birer parçası… Yin ve Yang gibi… Karşılıklı zıtlık bir denge içerisinde ve dolayısıyla da iç içeler, yaşam ve ölüm gibi… Ama buradan Siyah’ı sevmediğim anlaşılmasın, Mavi’yi sevdiğim gibi Siyah’ı da seviyorum. Ben ölümü doğal akışın bir parçası olarak görüyorum.
Mahmut Yıldırım: Daha ilk bölümde şu cümleler geçiyor: “Sadece on saniye düşündüm kendimi, sonra acıdım bütün ölen çocuklara… Ben bu kadar korkarken, o çocuk yürekleriyle ne düşünüyorlardı ölmeden on saniye önce?”
Eserinizin bir derdi var. Ziya Gökalp der ki: “Bugün siz yazarlar, elinizdeki kuvveti biraz bilseydiniz, az zamanda memleketin ahlâkını değiştirebilirdiniz.”
Derdi olan her türdeki yazılarımızla okura düşüncelerimizi aşılamak istiyoruz. Sizce insanlara ne derece ulaşıp onları değiştirebiliyoruz?
Mahmut Yıldırım: Roman, “Cılız güneş titreyerek batarken, dört kafadar mutluluk içinde Kaf Dağı’na doğru yola çıktı,” sözleriyle bitmekte.
Kaf Dağı, Anka Kuşu gibi masalsı, fantastik metaforları romana taşımanız hakkında neler söylersiniz? İlk romanınızda da fantastik öğeler vardı.
Koray Horasan: Evet, seviyorum fantastiği… Ama buradaki fanatiklik “Yıldız Gözlü Çocuklar” kitabımdan farklı… Aslında iki roman da bir şekilde somut ama “Yıldız Gözlü Çocuklar”ın gençlik kitabı olması dolayısıyla soyutluğu daha fazla… Gençlerin henüz gerçeklik algısı neşter yemedi, taze ve değerli… Bizler Peter Pan gibiyiz… Büyüdükçe düşlerimizden sıyrılıyoruz… Dolayısıyla da başta da dediğim gibi “Bir Garip Mavi” gerçekliğe indirgenmiş bir kitap, belki de Don Kişot gerçekçiliğinde…
Mahmut Yıldırım: Biraz da günümüz roman dünyasından konuşalım isterim. Yeni formlar, teknikler, biçemler, kurgular… Sizin roman evreninizde neler var?
Koray Horasan: Ben okumaya aç biriyim. Çok okumaya ve gözlemlemeye çalışıyorum. Şu an neden hoşlandığımı biliyorum ve okurlarıma hoşlandığım formatı yazmaya çalışıyorum. Ama yıl geçtikçe işler değişiyor hem dış dünyada hem de kendi dünyamda… Zevklerim de değişiyor… Ya da oturuyor… Yıllar önce sevmediğim müzikleri sevmeye başladım. Haz etmediğim konuları takip eder oldum… Dolayısıyla zaman her şeyi değiştiriyor. Şimdi yeni romanıma başladım ve diğerlerinden daha farklı olduğunu düşünüyorum. Yani kısaca benim evrenimde ne var, diye sorarsan; zaman ve ben varım.