Metinlerimde karakter, genellikle hikâyenin ta kendisidir.
Bay Y, soluk soluğa izlenen özgün bir film gibi art arda patlayan kısa ve uzun sekanslar biçiminde yazılmış, dolayısıyla yüksek temposuyla baş döndüren bir metin.
Korkut Kabapalamut, bizleri Bay Y’nin bazen güneşli, kimi kez loş, çoğunlukla zifiri karanlık, zaman zaman da eğlenceli olarak tanımlanabilecek dünyasına gönüllü bir mahkûm gibi ustaca zincirliyor; dil dikkati, kendine has yazınsal tutumu, şaşırtıcı yoğunluktaki anlatma tutkusunu bu ikinci kitabında da kıskançlıkla koruyor hatta giderek yer yer el yükseltiyor.
Korkut Kabapalamut ile ilk romanı Bay Y üzerine söyleştik.
Korkut Kabapalamut: Hayır. Amacım okuyucunun karakterle bağ kurmasını sağlamak değil. Yazarların böylesi amaçları olacağını da düşünmüyorum. En azından yaptıkları işi ciddiye alan, onu başka her şeye önceleyen yazarlarsa bunlar. Bir karakter yaratırken amaç, o karakter sayesinde ya da aracılığıyla insanı ve hayatı araştırmak, yorumlamak, kâğıt üzerinde onları yeniden yaratmak, bir anlamda Tanrı ya da evrimi olabildiğince ustaca taklit etmektir. Karakter olmadan da edebiyat olur gerçi ama dediğim gibi karakter edebiyatta en büyük olanak ve çerçevedir yazar yönünden. Kitap birdenbire, odamda sakince otururken kendi yazılmak istedi, bana kendini süratle, aceleyle yazdırdı. Dahil olmaktan çok, tanık olduğum bir süreçti. Yani önce bulup sonra aradım, Jean Cocteau’nun dediği gibi.
Mahmut Yıldırım: Karakter gelişimi, hikâye akışı ve tempo gibi unsurları dengelemek kolay olmayabilir. Bu dengeyi sağlamak için yazım sürecinde neler yaptınız?
Korkut Kabapalamut: Zihnime, parmaklarımın ucuna akan, üşüşen ya da oralarda ışık hızıyla bedenlenen cümleleri dikkatle, kelime, noktalama imi atlamamaya çalışarak, geldikleri biçimiyle kaleme aldım. Yani zihnimi eli mecbur dinledim, tümüyle onun buyruğuna girdim. İmgelem ya da hayal gücümün bana dikte ettirdiği metni yazarken aynı anda da onu heyecan, telâş ve sevinçle okudum, metinde neler olacağını merakla beklerken neredeyse eş zamanlı olarak ya da birkaç saniye geriden gelerek de yazılanlara şaşkınlıkla tanık oldum. Yani soru ve yanıtlar aynı anda tezahür etti. Sorunuzda bahsettiğiniz unsurların kendilerini dayattıklarını, yazarın aklına hiç söz hakkı tanımadıklarını, onunla muhatap olmaya bile tenezzül etmediklerini söyleyebiliriz bu anlamda.
Mahmut Yıldırım: Novella, karakterin ve hikâyenin ilerlemesi için zorlayıcı bir kısıtlama olarak görülebilir. Bu kısıtlamaları nasıl avantaja çevirdiniz?
Mahmut Yıldırım: Romandaki gözlemci bakış açısı ve hızlı sahne geçişleri, Bay Y’nin dünyasında âdeta bir çizgi romanın sayfaları arasında dolaşıyormuşuz gibi hissettiriyor bizi. Bir sahneden diğerine geçerken hız kesmeden ilerliyoruz. Basit gibi görünen ama aslında yazılması ciddi bir dil hâkimiyeti isteyen bir eseri kaleme almanın boyutlarını açar mısınız?
Korkut Kabapalamut: Otuz yıldır sürekli olarak titizlik ve dikkatle seçilmiş romanlar, öyküler, şiirler okuyan, iyi metinler okumaya asla doymayan biriyim. Başka bir şey yapmam gerekmiyorsa, okuyor olurum genellikle. Hiç durmadan okumak bazen işkencedir ama disiplinli, adanmış okur bundan pek sık şikâyet etmez. Mesleğimden, yani artık aktif olarak yapmadığım avukatlıktan kaynaklanan bir hızlı yazma alışkanlığım da var. Çok uzun zamandır, yirmi yıldan fazladır öykü, günlük, şiir, deneme yazıp dergilerde yayınladığımı da ekleyeyim. Tüm bunlar yazmayı kolaylaştırıyor, en azından zaman zaman hızla gerçekleştirilebilir içgüdüsel bir eylem hâline getiriyor ya da mümkün kılıyor diyebiliriz.
Mahmut Yıldırım: Sizi, yazarlığınızın dışında özel bir okur olarak da tanıyoruz. Titizlikle seçilmiş romanlar, öyküler, şiirler okuyan birisiniz. Kendi yazı evreninizi oluştururken Bay Y özelinde size etki eden hangi yazarlar veya kitaplar var? Kafka, Yusuf Atılgan gibi ustaların izlerini görmemek mümkün değil zira.
Korkut Kabapalamut: Yukarıda bundan bahsetmiştik. Sanırım yeterince aydınlanmıştır konu. Beni hangi yazar ya da yazarların, hangi oranda etkilediğini bilmem, söylemem olanaklı değil. İnsanın en sevdiği yazar ve şairler, ona edebiyatı sevdiren, başka deyişle okuduğu ilk özgün, yetkin yazar ve şairlerdir. Melih Cevdet Anday, Hermann Hesse, Kafka, Dostoyevski, Gogol, Çehov, Yaşar Kemal, Aziz Nesin, küçük İskender, Yannis Ritsos, Oğuz Atay, Yusuf Atılgan, Balzac, Stendhal, Dickens, Ionesco, Istrati ve daha onlarcası benim için yaşamsal önemde, her daim hayranlıkla, saygıyla andığım soy yazarlarla ozanlardır.
Mahmut Yıldırım: Son olarak, daha geniş hikâye anlatımına sahip bir romana geçme düşünceniz var mı?
Korkut Kabapalamut: Bu doğrultuda çok talep alıyorum. Bazen epey bir köşeye sıkıştırıldığım da oluyor. Ben çok istemesem de maruz kaldığım bu periyodik ve şiddetli baskılar belki de böyle bir kitap yazmaya kalkışmak durumunda bırakacak beni. Ama sonuç ne olur, yayınlanmaya değer bir şey çıkar mı ortaya, onu öğrenmek için sabretmemiz gerek.