“Bilgi her zaman tazelenir ama iş aşkını kaybetmek tekrar kazanılması zor bir durumdur.”
Romanoku Yayınları’nın “Cumhuriyet 100 Yaşında” serisinden çıkan “Gönlüm Göğe Dayalı – Nazmiye Göyük – Türkiye’nin İlk Kadın Hava Trafik Kontrolörü” kitabı, öykü ve röportajlarıyla tanıdığımız Ümit Yaban’ın ilk kitabı. Anı-biyografi türüne ait eserde hangi konular mesele edilmiş, Nazmiye Göyük kimdir ve kitabın salt anı-biyografi kitabı olması dışında ekstra bir anlam ve önemi var mıdır, tüm bunlara dilim döndüğünce değinmek arzusundayım.
“Bu kitabı değerlendirirken bir edebi eseri değil de vefa için kaleme alınmış bir anı derlemesi olduğunu anımsarsanız bana karşı daha merhametli olacağınızdan eminim.”
Bense tam aksini düşünmekteyim. Bu cümle, alçak gönüllülükle yazılmış bir iç döküş olarak yorumlanmalı zira kitaptaki edebi dil, günümüz metinlerindeki edebi düzeyden hiç de aşağıda değil.
“5 Mayıs 1934’te, Adana’da, çok güzel bir ilkbahar sabahında dünyaya gelmişim. Ağaçların üstünde çiçekler varmış. Annem bütün kardeşlerim gibi beni de evde doğurmuş.” Romanoku Yayınları, Sayfa 21
Eserde, ilk kadın Hava Trafik Kontrolörümüz Nazmiye Göyük’ün, Türkiye’nin yokluk yıllarında, taşradan metropole uzanan ilham verici yolculuğuna ve 82 yıllık yaşamından ilginç kesitlere yer verilmiş. Yapısal olarak ele aldığımızda, kitabın üç ana bölüm ve otuz iki alt bölümden oluştuğunu görüyoruz. Her alt bölüme de, o bölümde işlenen “anı-olay”a uygun isimler verilmiş. Bu yönüyle kitabın öykü kitabı deneyimi vadettiğini rahatlıkla söyleyebilirim. Birinci ağızdan anlatılan, tamamı yaşanmış, gerçek öyküler…
Önsöz (Başlamadan ismiyle geçmekte) ve sonsöz bölümlerini, kitabın yazılış hikâyesini ortaya koyması bakımından oldukça değerli buldum. Yazar, kitabıyla ilgili düşüncelerini, metni kaleme alırken ki süreçte nasıl bir yol ve yöntem izlediğini, okurları ayrıntıya boğmadan pek tadında izah etmiş. Ayrıca bu kısımlarda yazarın doğallığından etkilenmemek de mümkün değil. Hem öğretmeni hem de meslekte ustası olan Nazmiye Göyük’e beslediği katıksız sevgisini öyle doğal öyle samimi ifade ediyor ki, sanırım bu kitap, bu temiz düşüncelerinin mükâfatı olmuş. Erdemden, güzellikten ve soylu hasletlerden sınıfta kaldığımız şu günlerde, vefanın çok şık bir numunesini ortaya koymuş Sevgili Ümit Yaban.
Eserin son sayfalarında ise, fotoğraf bölümü selamlıyor okuru. Nazmiye Göyük’ün yaşamından siyah beyaz kareler eşliğinde son buluyor kitabımız. Bendeniz, Nazmiye Göyük Hanımefendi’nin anılarını okumaktan aldığım keyifle, sık sık fotoğraf bölümüne göz gezdirmiştim.
Belli ki, yazdığı ilk kitapla zor bir işe soyunmuş Ümit Yaban ama soyunduğu işin üstesinden gelmeyi de fazlasıyla bilmiş. Okurlar, bir anı-biyografi kitabını değil de adeta bir öykü kitabını, hatta romanı okur gibi ilerleyeceklerdir metinde. En azından ben, Nazmiye Göyük’ün gerçek bir kişi olduğunu, elimdeki kitabın da bir anı-biyografi kitabı olduğunu sık sık kendime hatırlatmak ihtiyacı duydum. Sanıyorum, yaşarken hayatına değdiği insanları nasıl derinden etkilediyse Nazmiye Göyük, şimdi de bu kitap vesilesiyle biz okurları etkilemeyi başarıyor.
“Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün annesine yazdığı mektuplar her zaman, uzun süredir vaziyetinden haber veremediği için özürle başlar; sonrasında memleket meseleleriyle devam eder. Memleket sevgisi, aile sevgisi ve kendi sıhhatinden önce gelir Atatürk için. Gerçek bir vatan evladı olarak annesini bile vatan sevgisinin ardına koymuştur.” Romanoku Yayınları, Sayfa 53
İlkin kitaba ön yargıyla yaklaşarak, bir hava trafik kontrolörünün hayatını okumak ne kadar ilginç olabilir ki, diye düşünmüştüm. Fakat gerek yazarın dili gerekse de derlediği anılar, daha ilk beş, on sayfayı okumamla beraber kitaba tutunmamı sağladı. Nazmiye Hanım’ın annesinin ufkunu ve kızını okutmak adına gösterdiği çabayı takdire şayan buldum. Keza Nazmiye Göyük’ün de iyi noktalara gelmek için sarf ettiği efor ve bu yolda yaşadığı acı tatlı tecrübeler, kesinlikle okunmayı hak eden cinsten.
Kitabı okurken, Hava Trafik Kontrolörlüğü mesleğiyle duygudaşlık kuracaktır okurlar. Mutlaka her iş, o işin icracılarından dikkat ve özveri ister lakin Hava Trafik Kontrolörlüğü mesleğindeki en ufak bir dalgınlığın, en ufak bir aksaklığın, onlarca hatta yüzlerce cana mal olabileceği kitapta çok net bir şekilde vurgulanmış. Nazmiye Hanım’ın anılarında bu tip örneklere epeyce yer verilmiş. Bunlardan birine çok kısa değinmek isterim: Nöbet devir teslimi esnasında, vahim bir faciaya neden olabilecek bir yanlış anlamadan bahsediliyor kitapta. Nazmiye Göyük, takip edilmesi gereken uçaklarla ilgili bilgiyi çalışma arkadaşına anlatıp istirahate çekiliyor ve fakat konforsuz uykusundan, rüyasına giren babasının uyarısıyla, dehşetle kalkıyor. Bu kısmı oldukça ilginç, fantastik ve etkileyici bulmuştum. Özetle, iki uçak havada çarpışacakken, Nazmiye Hanım’ın rahmetli babası, kızının düşüne girerek; uçakların durumunu acilen kontrol etmesini tembihliyor… Anlatının devamında görüyoruz ki, Nazmiye Göyük, hakikaten de faciaya ramak kalınmışken, nöbetteki arkadaşına gerekli yönlendirmelerde bulunuyor ve böylece büyük bir kazanın önüne geçiliyor…
Kariyerinin son döneminde Nazmiye Göyük’ün kendini gençleri yetiştirmeye adadığını görüyoruz. Artık o, bilgi ve tecrübesini yeni kuşaklara aktarmak gibi ulvi bir amaca sahiptir. Bu amacını gerçekleştirdiğinin en büyük kanıtlarından biri de elimizdeki bu kitabı kültür dünyamıza kazandıran öğrencisi Ümit Yaban olsa gerek. Aslında Nazmiye Göyük’ün hayatına bakıldığında, evlilik, kariyer yapma; çocuk sahibi olma, gençlere öğretmenlik yapma gibi kritik yol ayrımlarında ciddi sorgulamalarda bulunduğunu görmekteyiz.
“Derin bir hüzün vardı dünya ile aramda. Öyle belli bir sebepten ötürü değil de doğuştan sanırım.” Romanoku Yayınları, Sayfa 35
Ben kendi adıma, bu kitap vesilesiyle ilham verici bir hayat hikâyesiyle karşılaştığımı söyleyebilirim. Ülkesine, özellikle de gençlere büyük emekler vermiş güzel bir insanı, Nazmiye Göyük’ü tanımak, onun o temiz yüreğinde biriktirdiklerini okumak bana çok iyi geldi. Hayal ve hedeflerine tanıklık ettim, sevinç ve kederlerini kendi yüreğimde duyumsadım.
Ayrıca bu kitap, istediğinde insanımızın neleri başarabileceğini de gösteriyor bizlere. Ve elbette cumhuriyetin anlam ve önemini düşünmek adına da çok güzel bir tefekkür kitabı Gönlüm Göğe Dayalı.
Her kütüphaneye ve her gönle girmesi, çokça okunup sevilmesi dileklerimle…