Kalandar Çörekleri adlı romanımla ilgili olarak merak eden okuyuculara birkaç şey söylemek gerikirse;
Aslında bu roman benim koca bir evrenimin üstü küllenmiş bir parçasından doğdu diyebilirim.
O evrenin içinde ilk mektebin 4. sınıfında okurken İş Bankası’nın çocuk dergisinde yayınlanmış naif bir şiirim, Rize’nin yaylalarında, Trabzon’un Romeyika konuşulan köylerinde, Of çarşısında Çingenelerin kurduğu sirklerin içinde geçmiş suskun bir çocukluk, pek bir anlamı olmasa da lisede edebiyat bölümü birinciliği, ardından üniversitede gönülsüzce okunmuş bir ekonomi bölümü, 15 yıllık İngilizce öğretmenliği tecrübesi, çeşitli dergilerde gazetelerde yazılmış edebi ve politik yazılar ve öncesinde Karadeniz kültürü üzerinden yazılmış dört kitap var.
İlk olarak iki yıl boyunca 400 sayfadan uzun bir metin ürettim ve bunun muhteşem bir eser olduğuna ikna oldum. Ama Kalandar Çörekleri’ni gönderdiğim yayınevleri bana tek kelime olumlu cevap vermeyince kendimden kuşkuya düştüm. Sonraki iki yıl boyunca metnin edebiyat adına bir abartı mı, yoksa yayınevi editörlerinin anlayamadığı bir şey mi olduğu üzerinde kafa yordum.
Ve iki yıl sonra bu romana döndüğümde bu metnin edebiyatın nazlı dilini aşan bir sürü külüstür ayrıntı ile dolu olduğunu ve evreninin çökmüş olduğunu gördüm. Metnin yazılı çıktısını aldıktan sonra her cümlesinin, her karakterin, her diyaloğun, her betimlemenin üzerinde bir kez daha düşündüm. Sonuçta Kalandar Çörekleri’nin bir sürü hikâyeden oluşmuş ama esas hikâyeyi besleyen ciddi bir kurguya ve de yeni bir düzenlemeye ihtiyacı olduğuna karar verdim.
Sonraki iki yıl boyunca romanın örgüsünde, ana kurgudan sapan vakıalarda marangoz titizliğiyle bir dizi restorasyon yaptım. Bu uğraş romanı yeniden yazmaktan çok daha çetrefildi. 400 küsur sayfalık bir metni 320 sayfaya indirmek, hikâyelerin aynı evreni besleyecek şekilde daha kompakt bir şekilde yeniden düzenlemek benim açımdan hayli yorucu olduğu kadar bu roman için de ayrı bir hikâyeydi. Ve nihayet Kalandar Çörekleri adlı romanımı gelgitlerle dolu sekiz koca yılın sonunda nihayet bitti.
Kalandar Çörekleri Karadeniz’in kadim kültüründe unutulmuş bir adetin halk partisinin hayatı kuşatan çekilmez politik ikliminde, insanın karşı konulamaz hayallerinin, ihtiraslarının toplumsal bir alt dalga olarak demlenip otoriteye başkaldırarak gün yüzüne çıktığı, ezanın aslına döndüğü, demokrat partinin iktidar olmasıyla hayatın akıl almaz bir çılgınlığa dönüştüğü iç içe geçmiş gerçek bir taşra şölenini içeriyor. Bu romanda insanın kaderinde var olanla, olması en muhtemel olan şeyler dışında hiçbir şey yazmadım.