“O olmak” İthaki’nin poetik serisinden çıkmış bir şiir kitabı. 2 kısım ve yirmi dört şiirden oluşuyor. İlk kısımda ağız(lehçe) bozukluklarıyla karakterize bir deyiş var. İkinci kısımda ise ağız (küfür) bozuklukları ile karakterize bir deyiş. Evet bir deyiş var. Kendine özgü. okurken birilerini anımsatmayan şunun devamı demeyeceğiniz bir deyiş. Özgün yani. Yani Şiir. yani evet okunur. Yani almanız sizi pişman etmez.
Şair Mazlum Mengüç, doksanüçlü. Diyarbakır- İzmir arasında yaşıyor. Kitabın biyografi kısmından öğrenebileceğimiz ancak bu kadar şair hakkında. Ketum. Ama şiirinde aynı ketumluk yok. Söz dizimi akışkan. Şiirlerin bir melodisi var. Bazı örnekler vereyim:
“bir bilinmeze denklem olmakla geçmiyor ömür bilmiyorsun.”
“aklımız çünkü garip bir kimsedir
kalbimiz tarafından aptaldır”
“beni bir yaşamakla dağladılar ki sorma”
“insan,
ne yapabilir senden tüfenk değilde”
Haydar Ergülen, Mazlum Mengüç’ün şiirini modüler bulmuş. Şöyle söylüyor:
“Mazlum’u okurken de bu dönemin ve onun şiirinin iyi yanlarından birinin, hani ‘bir sözcüğün yeri değişse’ ya da ‘bir sözcük çıkarılsa’ o şiirin hiçbir şeye benzemeyeceği fikrinin aksine, dizelerin ‘modüler’ bir yapı taşıması. Açıkça şu: O dizeyi çıkar, yerine başka dize koy, belki daha iyi olur duygusunu vermesi. Böylesi modern şiire de daha uygun değil mi? Klasik dizecilik anlayışına da karşı çıkmak öte yandan.
Hızlı bir şiir, zamanın sosyal medya araçlarıyla yarışmak kolay değil elbette, ama gümrah oluşuyla da ‘Bir Gün Mutlaka’nın, 50 yıl sonra daha da hızlanmış, çoğalmış, daha çok şey söyleyen hali Mazlum’un şiiri.”
Enver Topaloğlu’nunda okuduğunda üzerine düşünmek durumunda kaldığı bir ‘ilk kitap’ “O olmak”. Kitabı bizim için şematize bile etmiş şöyle ki:
“Bazı şiirlerde şairler söylenirler, bazı şiirlerde anlatırlar. Mazlum Mengüç, sözü ve dili, söylenmekle anlatmak arasında gidip gelen bir sarkaç gibi kullanıyor. Peki şair söylenirken ya da anlatırken neyi, niçin ve nasıl dile getiriyor? Aynı zamanda, her metin için geçerliliği olan sorular bunlar. Okurun merakını kışkırtan ve karşılığını bulamadan yakasını kurtaramayacağı sorular… Mengüç söylenirken de, anlatırken de sokak diline başvuruyor. Sokağın dilinin iki alanından yararlanıyor. Kısaca şematize edecek olursak; sokak dilinin kastettiğimiz iki alanını dil bozukluğu ve ağız bozukluğu olarak tanımlayabiliriz. Dil bozukluğu dediğimiz kullanımda daha çok yerel söyleyişten kaynaklanan fonetik sapmalar vb. söz konusuyken ağız bozukluğunda argo, bilhassa eril cinsellik ve şiddet içeren argo anlatımda ve ifadede ön plana çıkıyor.”
Şiirinin ne yöne evrileceğini merak ediyorum. Şimdilik önümüzdeki şiiri başa alalım:
“beklemeyi başa alalım, dünyayı başa vaktiniz varsa kalbi başa alalım
bizi fena benzettiler çünkü, kırılmış şeyin sesine benzettiler
güzel, dediler öyle olur, o’nla olur, o olmaya benzettiler”
Ve inanalım şaire bu defa:
“ölebiliriz, inan buna
dedem mesela alelacele öldü radyolu bahçesiyle”
Ölüm bahsi açıldıysa, diğer bahisler kapanabilir. Bitti.