Muhit, Dağlar Dosyasıyla Raflarda
Şair ve yazar İbrahim Tenekeci yönetiminde okurla buluşan Muhit dergi, yürüyüşüne devam ediyor. Eylül sayısında İsmail Heniyye ve D. Mehmet Doğan dosyalarıyla çıkan dergi, Ekim sayısında Dağlar dosyasıyla okura sunuluyor.
Daima Şiir
Dağlar Dosyası
“Aşan bilir karlı dağın ardını” sözüyle açılan dağlar dosyasında pek çok kıymetli ismin yazıları bulunuyor. Bekir Salih Yaman “Türkülerimizin Yüce Tanıkları: Dağlar” başlıklı yazısında millî hafızamızın temel taşlarından biri olan türkülerimizde geçen dağ imgesini incelerken Zeki Bulduk “Bu Dağları Aşamadım” diyor. Dursun Çiçek “Dağlarda Dağlanmadan Dağlaşamaz İnsan” başlıklı yazısında insanın yüklendiği emanetin ilk muhatabının dağlar olmasına ve bu kutsiyetin ikisi arasında oluşturduğu bağa dikkat çekerken İbrahim Altay “Ilgaz Anadolu’nun” başlıklı yazısında doğup büyüdüğü yerle ilgili anılarına yer veriyor. Halil İbrahim İzgi “Dağa Doğru” başlıklı yazısında kutsal topraklardaki dağları yazarken Müslim Coşkun “Şu Dağların Yükseğine Erseler” başlıklı yazısında insanın özüne yaklaşmasının dağlarda vakit geçirmekle ilgili olduğunu anlatıyor. İbrahim Tenekeci “Aşan Bilir Karlı Dağın Ardını” başlıklı yazısında “Dağlarda mesafe ve zaman kavramı yoktur. Hesap asla tutmaz” diyor.
Söyleşi
Hüseyin Ahmet Çelik soruyor, Güray Süngü cevaplıyor: “Yazmanın kendisini su gibi seviyorum.”
Söyleşinin ardından Rüya Nar, Güray Süngü’nün Pencereden isimli eserine aynı isimli yazısıyla değiniyor.
Öykü, Deneme
Cihan Aktaş “Biricik Kiraz Ağacı” isimli öyküsüyle Mustafa Çiftci “Erkek Kısmı Ayağından Üşür” ve Muhsin Macit “Dar Alanda İktidar Oyunu” başlıklı anılarıyla Ekim sayısına katkı sunuyor.
Erol Göka “İnsanın Mükerremliği” başlıklı yazısında insanın kıymetli oluşunu Kant’ın felsefesi üzerinden aktarırken Selim Cerrah “Düşünce, Aklın İbadetidir” diyor. Zeynep Merdan “Senin Yüzünden” başlıklı yazısında her insanın kendine has oluşunu yüzler imgesinden hareketle anlatırken Saadettin Acar “Dilin Hâli ve Hâlin Dili” başlıklı yazısında insanın sözünün dış görünüşe yansımasını “hâl dili” kavramıyla açıklıyor. Kemal Sayar “Nasıl Bir Eğitim?” başlıklı yazısında günümüz eğitim politikasını tartışırken Mehmet Dinç “Hafıza Terbiyesi” başlıklı yazısında “Hayatta aslolan, ne yaşadığımızdan ziyade hatırlamak için ne yaşadığımızdır” diyor. Hüsrev Hatemi “Evrak Arasında” yazı dizisine devam ederken Harun Yakarer “Üzülmek Sanatı” başlıklı yazısında modern insanın duyarsızlığı üzerine yazıyor. Muhammet Enes Kala “Tüketimi Faziletin Konusu Kılmak” başlıklı yazısında tüketim alışkanlıklarının ve ihtiyaçlarımızın yeniden tanımlanması gerektiğini ifade ediyor.
Mustafa Özel “Kanuni Sultan Süleyman’dan Mektup Var” başlıklı yazısında Kanuni Dönemi’nde Kudüs’e yapılan hizmetleri onun dilinden aktarırken Süleyman Ceran “Gazze İçin Kelimeler Ordusu” başlıklı yazısında boykot kültürünün öneminden bahsediyor. Hasan Mert Kaya “Unutmak, Alışmak, Kanıksamak” başlıklı yazısında 7 Ekim’den bu yana yaşanan olaylara alışmamamız gerektiğini yazıyor. Aziz Kağan Güneş, Mustafa Özçelik, Mehmet Tepe ve Mustafa Uçurum kitap inceleme ve değerlendirme yazılarıyla bu sayıya omuz veren isimler oluyor. Soner Karakuş “Umudu Üzmek” başlıklı yazısıyla arka kapağı süsleyen isim oluyor: “Her şeyin kötüye gideceğini düşünmenin rahatlığı yerine, iyiye gideceğini umut etmek, şayet kötüye giderse de buna katlanmak. Sabretmek. Zor ama mümkün.”