Günlük yaşamımızda hepimizin yaşamımızı sürdürmemiz için bir uğraşımız vardır. Kimileri buna iş der, kimileri tutku, kimileri mücadele, kimileri de zorunluluk. Belki de hepsidir, belki de hiçbiri değildir. Adını ne koyarsak koyalım bu yaşamımızı sürdürebilme çabasından başka bir şey değildir. İrfan Erdoğan da yaşamı için bir yol seçmiş o da işçilik. Yani dünyadaki mesleklerin en kutsalı bana göre. Fakat o, o kutsal mesleğinin yanında bir kutsal işe daha soyunmuş. O da yazmak. Ama onun yazması da yaşamı kadar yalın ve duru. Yakın çevresinden başlayan gözlemlerini bize aktarıyor kısa anısal öykülerle ama o bu kısa öykülerle gözlemlerini bizim görmediğimiz ya da dikkatimizi çekmeyen gözlemler üzerine yoğunlaştırıp satirik ironilerle süsleyerek okuyucusuna sunuyor.
Ben İrfan Erdoğan’ı Bir Emekçinin Günlüğü ve Korona Günlüğü yapıtlarıyla tanıdım. Birisinde dilini, dinini, kültürünü bilmediği bir ülkeye gidiş ve o ülkenin emekçileriyle omuz omuza ekmek parasını kazanırken, hem kendi insanının, hem de o bilinmeyen kültürde yetişen emekçilerin yaşamındaki ayrıntılı gözlemlerini, birinde de dünyamızı kasıp kavuran son iki yılımızı bizlerden adeta çalan korona günlerinde çevresindeki insan davranışlarını gözlemlerine katmıştı. İlgiyle okuduğum bu iki kitaptaki öykülerde dikkatimi çeken çoğu insanın görmediği ayrıntıları İrfan Erdoğan’ın kolayca görmesiydi. Yeni öykülerini de bu bilinçle okudum ve her öyküde ne yakalayacağımın peşine düştüm. Eminim ki sizlerde her öykü bittiğinde bir sonraki öyküde “ne” bulacağınızın peşine düşeceksiniz.
İrfan Erdoğan’ın Kıskançlık adını verdiği bu yapıtında yetmiş iki öykü var. Sayısını okuyunca “bu kadar öykü bir öykü kitabına nasıl sığar?” diye düşünebilirsiniz ama yazarı İrfan Erdoğan ise ben “sığar” diye de düşünmenizden tarafım. Evet İrfan Erdoğan bir dil uzmanı değil, ama daha ilk girişteki “bu kitabı neden yazdım” başlığının altından başlayarak onun kendine özgü söylemini de, anlatışındaki karakteristtik özelliği de, yalın kaleminin yazdığı cümleleri de kolayca okuyup anlayacaksınız. Okurken de hem düşünecek, hem gülecek ve hem de eğleneceksiniz. Unutmayınız ki; kısa öykü yazmak belli beceri ister, hele böylesi anılara batırılmış kısa öykü yazmak daha başka bir beceri ister. İrfan Erdoğan bunu becermiş, ben de onun yazdığı kısa öykülere özenerek bu tanıtım yazımı kısa tutuyor, sizleri bu güzel öyküleri okumaktan daha fazla alıkoymak istemiyorum. Umuyorum ki, Kıskançlık sizi de kıskandıracaktır.
İnternet sitemizden en verimli şekilde faydalanabilmeniz ve kullanıcı deneyiminizi geliştirebilmek için Cookie kullanıyoruz. Cookie kullanılmasını tercih etmezseniz tarayıcınızın ayarlarından Cookie’leri silebilir ya da engelleyebilirsiniz. Gizlilik politikamızı okumak için buraya tıklayabilirsiniz.