Yirmi bir delilik hikayesi. Yirmi bir deliren / delirtilen kadının hikayesi. Kocaları, babaları tarafından hayatı yıkılmış kadınlar. Tanımadıklar erkeklerin beş dakikalık keyifleri için gelecekleri ve düşünceleri bulanıklaşmış kadınlar. Deli Kadın Hikayeleri Mine Söğüt’ün derin cümlelerinden oluşan, hayatın acımasızlığına haykıran hikayelerinden yaşam ümidi sönmüş, bir kenarda unutulmuş, toplumun değer yargılarından kurtulmuş kadın kahramanlarından oluşuyor. Şartlar kötü olunca sonda ölüm kaçınılmaz oluyor.
“Yoksulluk mutlak ölüm kokacak.” syf. 169 ( Kendimi Neden Bu Şehirde Öldürdüm )
Bir duruma takılıp kalan insanın soluk almaksızın mırıldanmaları işittirilir bazı yerlerde. Bunu kelimeler arasına boşluk bırakmayarak gösterir.
“Ah baba, ah baba ağzından çıkan o incecik, incecik alevle anneminkaşlarınıkirpiklerinisaç-larınıyanaklarındakiayvatüylerini yakıp kavururken hiç mi üzülmedin?” syf. 75 ( Madam Arthur Bey )
Bazen de bir noktaya takılıp kalma durumunu kelime tekrarlarıyla gösterir.
“Parmağında altın gümüş altın gümüş ve altın gümüş yüzüklerle gezmezdi.” syf. 76 ( Madam Arthur Bey )
Söyleşilerinde de hayata farklı pencerelerden baktığını belli eden Mine Söğüt, “Deli Kadın Hikayeleri”nde bu yönünü gözler önüne sermiştir.
“Sizler bilmezsiniz ama kızlar babalarını çok severler. Her halleriyle severler. ” syf. 35 ( Hatmi Çayı )
“Tanrı bugüne kadar kimin sözünü dinledi ki seninkini dinlesin bre kâfir! Her şey istediğimiz gibi olsaydı Tanrı’ya ne gerek kalırdı. Yalvarmalarla kendini var hisseden Tanrınız sizi yalvartmayacaksa, eteklerine kapatmayacaksa neden yaratmış olsun.” syf. 77 ( Madam Arthur Bey )
“Kadınlar sevişirken mutlu olmaz. Acı çekerler. Sadece acı çekmeyi seven kadınlar sevişirler.” syf. 77 ( Madam Arthur Bey )
“Deli kadınlar gecelerden korkarlar.” syf. 95 ( Pencereler Kelebek Delileri Severler )
“Yılanların doyacağını sananlar, yanılırlar.” syf. 136 ( Yılan )
“Bu şehir yüzyıllardır erkektir ve kadınları sevmeyi bilmez.” syf. 171 ( Kendimi Neden Bu Şehirde Öldürdüm )