“kalbidir insanın
en büyük not defteri”
Ömer Turan’ın “Dünyanın İlk Sabahı” iki ana bölümden oluşuyor. “yazısız tarih” bölümünde 26 şiir var. “onlara önsöz” bölümünde 9 şiir yer almış.
Birinci bölüm “anneme, eşime” ithafıyla başlasa da birçok kişiye ithafen şiirlerden oluşur. Atilla Aşut, Mesut Aşkın birinci bölümde ithafta bulunulan kişilerdir. İkinci bölüm “gezinin çocuklarına” adanmış ve Ömür’e, İrem’e şeklinde başlıyor. Ahmet Erhan, Birhan Keskin, Arzu Peker, Engin Turgut isimleri de başlık altında yer alanlar.
“onlara önsöz” bölümünde Cemal Süreya, Frida, Nazım Hikmet ve Màrquez isimlerine şiirler yazar.
Şiirler şekil yönünden tamamen serbest tarzda yazılmış. Şiirlerdeki birimler arası boşluklar durak özelliği taşıyor. Yaşanılan çağa isyanın yansıması olarak büyük harf kuralına uyulmamış. Kitabın hiçbir yerinde büyük harfe rastlanılmıyor. Şair harfler arasında eşitlik ilkesine uymuş.
Bir cümle birden fazla mısraya yayılmış. Mısranın tam ortasında cümle bitse nokta konulup yeni cümleye aynı mısradan devam ediliyor:
“taşrada hayat. ajanslar ölü sayısının azlığına
üzülürdü. gerçeği sadece istanbul’u görüp
gelenler söylemişti. o vakitler yüksek kaldırım’da
çapaklı yosmanın biri demiş
benimle seviş, gerisine karışma
bir gün tarihe karışacağız nasıl olsa”
( herkes ne ölüsü, s. 23 )
“çocuklara günleri öğretiyoruz
ekmek, kurşun, acı, acıertesi” s. 10
ölü çocuklar ağıtı şiirinde “her anne devletten bir oğul alacaklı” dizesi isyanın zirvesi diyebiliriz. “çocuklar dağlara baktığı zaman” şiirinde
“çocuklar
dağa baktığı zaman
babaların suçu uzuyor” ( s. 20 ) dizelerinde isyanın yanına sitemi de ekliyor şair.
“yüz yüze riya” şiirinde riya kelimesi üzerinde durulmuş toplumun iki yüzlülüğü bütünüyle sergilenmiş. Ayrıca “resimli atlar tarihi” şiirinde
“aslında aşk diye bir şey yok
bizi buna kadınlar inandırıyor” ( s. 30 ) diyerek aldatılmışlığı dillendiriyor.
Kitapta en çok vurgulanan kelime “ölüm” olmuş. Birinci bölümde sekiz şiirde ölüm kelimesi göze çarpıyor.
“makaslar kırıldı
boyuma ve huyuma göre
bir hayat biçemiyor terziler
sokağa çıksam karşıdan karşıya ölüm” s. 11 ( kent bildirisi )
ölü çocuklar ağıtı, eski tabletler, bütün kuşlar uzağa, herkes ne ölüsü, ben berkin, soma’nın üstü duman şiirlerinde ölüm kelimesi geçiyor.
“armutlu’da silah sesleri
ve fazladan bir devlet
ölüm kipinde” s. 29 ( armutlu’da kuşlar )
Birinci bölümde Berkin Elvan’a ve Soma kömür madeni faciasına dikkat çeken şiirler vardır.
“sorma
soma’nın üstü duman altı insan kokusu
. . .
sorma!
soma’nın üstü duman, altı can kuyusu
. . .
sorma
soma’nın üstü duman, altı gülkurusu”
İkinci bölüm başlıksız bir üç dize ile başlıyor:
“belleği ne ki!
kalbidir insanın
en büyük not defteri” s. 58
İkinci bölümde Cemal Süreya ile dertleşir:
“ve yollar diyorum usta
bu upuzun yollar
sadece gelmek için yapsalardı” s. 61
Cesare Pavese ile söyleşir. Arzu Peker için arzuhal yazıp tevriye yapar. Lougis Aragon, Elsa’nın gözlerine şiir yazar da Ömer Turan Frida’nın ellerine şiir yazmaz mı, yazar elbette. Nazım Hikmet ile gece yürüyüşüne çıkar. Sylvia Plath dalgınlığına kapılır bir şiirinde. Màrquez için lirik bir ön söz yazar. Ön sözünde
“soyunup giyinen her fahişe bir kitap ömrümüze
ev içleri, hayal Kahveleri
ve dönüp dönüp kapandığımız eşikler
hepsi yüzyıllık işkence”
diyerek Yüzyıllık Yalnızlık‘a,
“öyle şanssız bir kuşağız ki usta elinizdeki hüznü yüzümüze bulaştırıyoruz” dizeleriyle Benim Hüzünlü Orospularım eserine telmihte bulunur.
Eserin son şiiri ” yakup’u ben çağırdım”da
“kimse kimseyi kırmayacak edip ağbi
bir meleğin ağzından su içer gibi şiirler okuyacağız”
diyerek güzel dileklerle bitirilmiş.
Eserdeki özgün kullanımlardan bazıları:
“hayatın arasına üç beş ölüm ayracı koysak
kim kimin hüznüne açıp bakar” s. 27 ( uzun zamanların yalanı )
“avucumuzdaki dilsiz evler” s. 36 ( gökyüzüne mektup )
“ve inan ki usta, çok çektim
kırlangıç nefesi solumaktan” s. 62 ( cemal süreya ile dertleşi )
“Bir kısrağın lehçesiyle konuşuyor bulutlar
. . .
. . . bizi lekeli harflerin koynuna sokan
şiirlerden tanıyoruz hayatı. . . .
. . .
öğrendik ki bütün ölü şairler birer sus örgütü aslında” ( sylvia plath dalgınlığı )