Fatma Nuran Avcı: Sevgili Nargül Delice, “Unutmak için Yaşadı”, “Saçımda Limon Çekirdekleri” adlı öykü kitaplarınızın ardından, 2022 Mart ayında Yusuf ile Iseul isimli romanınız Edebiyatist etiketiyle yayımlandı. Hemşire olarak uzun yıllar görev yaptıktan sonra yazma fikri nasıl doğdu, süreç nasıl gelişti?
Nargül Delice: Yaptığınız her iş bir bakıma sizden öncekiler tarafından uygulanmış kurala dönüştürülmüştür, sizi farklı kılan doğaçlama gelişen kısmıdır işin. Hepimiz harfleri yan yana dizerek cümleler oluşturuyoruz, bunu yaparken var olan dilbilgisi ve yazın kurallarına uyuyoruz. Fark yaratan kişisel birikimlerimiz, tercihlerimiz, çabalarımız, yaşamdan çıkarımlarımız. Klasik bir söz olacak ama okumadan yazılmaz, çok okudum çocukluğumdan itibaren. Ellili yaşlara geldiğimde ölümlü olduğumun ve birikimlerimin benimle birlikte toprağa gömüleceğinin ayrımına vardım. Torunlarıma benden bir iz kalsın istedim. Yazma isteği böylece doğmuş oldu.
Nargül Delice: Edebi bir türün gerçekliğinden söz ederken asıl gerçeğin kurguladığımız şey olduğuna inanıyorum. Okurda gerçeklik algısı oluşturabilmek kurgu ve anlatım gücüne bağlı sanırım. Ben daha çok klasik anlatımdan yanayım. Ama örneğin Fantastik filmleri izlerken gerçekliğini sorguluyor muyuz? İnsanın uçamayacağını fizik kurallarıyla biliyoruz ama Superman uçuyor, dünya hayranlıkla onu izliyor.
Fatma Nuran Avcı: “Yusuf ile Iseul” okuru 1965 yılına, ülkemizden yaklaşık 7500 km. uzağa Güney Kore’nin Pusan şehrine götürüyor. Kaynaklar: “Bir dönemde meydana gelmiş olayları günümüze taşıyan tarih bilimidir fakat o olayların duygusal yönünü tamamlayan ise edebiyat sanatıdır.” Bu tanıma uygun şekilde tarihsel olayları ara ara vermişsiniz. Örneğin: “Büyük güçlerin gövde gösterisine ev sahipliği yapan Kore toprakları hızla bir savaşın içine çekilmiş, olaylar kardeşin kardeşi boğazladığı acımasız bir hal almıştı,” diyorsunuz. Konuyla ilgili araştırmalar yaptınız şüphesiz. Bu bilgileri romanda nasıl kullandınız?
Nargül Delice: Çok iyi bildiğimiz bir yer bile kurgulanırken değişime uğrar. Öte yandan uzayda bir yeri kurguluyor olsak, bildiğimiz dünyadan sahneler yaratırız orada. Kore hakkında en ufak bir bilgim yoktu yazmaya başlarken, önce coğrafya, sonra tarih çalıştım uzun zaman, gezi yazılarını okudum. Tanıtım videolarını, Kore’de çekilmiş filmleri izledim. İklimiyle, gelenekleriyle, yemekleriyle ilgili ipuçları aradım internet ortamında. Zihnimde kalanlarla bir dünya yaratıp yazıya döktüm. Kişiler o dünyayı anlatmak için varlar.
Fatma Nuran Avcı: Yusuf ve Iseul’un aşkları tıpkı bindikleri kayık gibi fırtınalı, tutkulu. Uçsuz bucaksız bir denizde geçirilen saatler, kaybolmaları, kurtulmaları… Bilmediğiniz, yaşamadığınız toprakların sahneleri çok etkileyici. Bu kurgu çalışması nasıl gerçekleşti?
Nargül Delice: Bir deniz varsa içinde ada da vardır dedim. Söz konusu Kore yarımadası olunca irili ufaklı üç binin üstünde adadan söz etmek mümkün. Beni en çok etkileyen Jeju Adası oldu. Tarih kitaplarına Jeju Ayaklanması olarak geçen olaylarda, korkunç insanlık dramları yaşanmış. Mekân olarak orayı hayal ederek kendi adamı kurguladım.
Fatma Nuran Avcı: Roman karakterleriniz arasında, kahramanlarınızın ormanda karşılaştıkları insanlık dramının en acı yüzü Min Sung isimli bir ihtiyar var. “Min Sung’ın son gördüğü çocuklarının üstünü örten kırkyama sedir örtüsü, son hissettiği omzuna saplanan mermiydi,” sözleriniz ne çok şeyi anlatıyor. Bu karakterin hikâyesini anlatır mısınız?
Fatma Nuran Avcı: Pirinç keki, kimchi gibi yiyecek isimlerinden çok “Haenyolar”ı merak ettim. Nasıl ortaya çıktı bu ilginç denizkızları?”
Nargül Delice: Tanıtım videolarından birinde görüp araştırdım, isimleri sizi yanıltmasın. Geçmişten bugüne bu işi meslek edinen yaşlı dalgıç kadınlar Haenyolar. Dalış ekipmanının olmadığı yıllarda nefeslerini uzun süre tutarak dalıp avcılık yapmak üzere eğitilmişler çocuk yaştan itibaren.
Fatma Nuran Avcı: “Demir kanatlı kuş, buluşmaları için gökyüzünde köprü kuruyordu sonunda.” Bu cümleye yaslanarak Yusuf ile Iseul kavuştu mu? Romanın sonu neden belirsiz, bu açık ucu neden bıraktınız?”
Nargül Delice: Saçımda Limon Çekirdekleri isimli öykü kitabındaki Yusuf isimli öykü de Iseul ve Yusuf’un hikâyesi. Oradaki son çok hazin olmuştu. Romanı aynı şekilde bitirmeye içim elvermedi. Iseul kapıdan içeri girdi. Okur isterse Yusuf içerde onu bekliyordur. İstemezse çoktan ölmüştür.
Fatma Nuran Avcı: Anlatım diliniz yalındı. Uzun süslü cümlelerden çok, kısa ve öz yazma yolunu seçmişsiniz. Bu bilinçli bir tercih miydi?
Nargül Delice: Kuşkusuz bilinçli bir seçimdi. Konuşurken de uzun cümleler yorar beni. Sohbet ortamında da sadede çabuk gelen cümleleri tercih ederim. Az sözcükle çok sey anlatabilmek için sanıldığının aksine daha çok yazıp silmek ve daha çok zaman harcamak gerektiğini de belirtmek isterim.
Fatma Nuran Avcı: Öykü ve roman türünde eser vermiş bir yazar olarak, iki türü kıyaslar mısınız? Hangisini yazmak daha zor?
Nargül Delice: Her iki türün de kendine göre zorlukları var. Öykünün kafada yazılış süreci neredeyse romanla aynı zamanı alıyor. Klavyenin başında geçireceğiniz zaman romanda daha uzun elbette. Hem öyküde hem de romanda sarkmaların okuru sıkacağını düşünüyorum. Sırf bu endişeden belki hacim olarak novella gibi oldu Yusuf ile Iseul.
Fatma Nuran Avcı: Size rehberlik eden, yazma eyleminize katkı sağlayan kitaplar ve yazarlardan birkaçını söyleyebilir misiniz?
Nargül Delice: İlk öykülerim tamamen duyduğum çok etkilendiğim olayların yazıya dökümüydü. Unutmak İçin Yaşadı böyle bir serüvenin ürünü. Edebiyat atölyeleri ve oradan önerilen kitaplarla tanıştıktan sonra hem okuma hem de yazma alışkanlıklarım değişti. Raymond Carver, David Van, Ralf Rothman’la tanıştım. Daha çok yerli yabancı romanlarla dolu olan kitaplığım öykü kitaplarını ağırlamaya başladı. Atölye sürecinde yazılan öykülerim Saçımda Limon Çekirdekleri adıyla cıktı. Yerli yabancı pek çok yazardan etkilendim, özellikle son dönemde çıkan öykü kitaplarına ağırlık verdim okumalarımda. Yusuf ile Iseul ‘ü yazarken Ernest Hemingway’ın Yaşlı Adam ve Deniz isimli kitabı hep yanımdaydı.
Bu güzel söyleşi için teşekkürler. Nokta atışı sorular ve birbirinden güzel cevaplarla harika olmuş.